Ciddi kafa karışıklığına neden olan KTFF’nin KOP ve FİFA ilişkisini Detay Gazetesi olarak mercek altına aldık. Taner Ulutaş, Kıbrıs Türk Futbolu’nda yaşanan süreci ve ülke futbolunu değerlendirdi.
BİLİNMEZLİKLER VE SPEKÜLASYON: Ülkemizde son dönemde ana gündem konusu olan Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun (KTFF) Kıbrıs Rum Futbol Federasyonu (KOP) ile üyelik sürecini resmen başlatması çok tartışılmaya devam ederken birçok bilinmezlik ve spekülasyonda süreçle birlikte konuşuluyor.
NEDİR? NE DEĞİLDİR?: Detay Gazetesi olarak Kıbrıs’ta futbolu mercek altına aldık ve yaşanan süreçte, Kıbrıs Türk Futbolu’nun ne aşamada olduğu, futbolcularımızın içinde bulunduğu psikoloji, KOP’un ne olduğu ve yaşanacak yeni süreçteki fırsatlar ve tehditleri değerlendirdik.
Hanife LEFKARALI
Ülke futbolu önemli bir eşikten geçerken kimi kesimlerin ciddi destek verdiği ve kimi kesimlerin ise çok sert şekilde eleştirdiği Güney Kıbrıs’ta bulunan Kıbrıs Rum Futbol Federasyonu ile üyelik sürecinin resmen başlaması farklı polemikleri de beraberinde getirdi. Yaşanan süreçte KOP’a üyelik ve Kıbrıs’ta futbolun durumunu Detay Medya Grubu Genel Müdürü, deneyimli spor adamı, ülkemizde bir zamanların yenilmez armadası olarak tanımlanan ve futbolculuk hayatının yanı sıra birçok takımda teknik adam olarak görev yapan Taner Ulutaş, Hanife Lefkaralı’nın sorularını yanıtladı.
Taner Ulutaş “10 soruda Kıbrıs’ta futbol”u değerlendirdi.
DETAY: KIBRIS TÜRK FUTBOLU NE AŞAMADADIR?
TANER ULUTAŞ (T.S): Bugün Kıbrıs Türk Futbolunu dün ile kıyaslayacak olursak, sanırım arada uçurum olduğunu görürüz. Dünün futbolunda bireysel yetenekler oldukça fazlaydı. Takımlarının galip gelmesinde de önemli rol oynuyorlardı. Örneğin Yenicami’de Fevzi, Enver, Zihni, Pele, MTG’de Galliga, Necat Onat, Mehmet Bulli, BÜY’de Derviş, Gönyeli’de Erbay, Aliçetin, İlker, Mustafa Şenel ve tree five Yusuf, TOL’da Minci, Şahsin, Ayhan ve Orhan, DTB’de Tanışık Kardeşler gibi hem göz zevkini okşayan hemde skorda değişikliği sağlayan oyuncular varken, bugün onların yeteneklerinde çok az futbolcu var. Dünün futbolunda bireysel yetenekler skoru değişirken, bugün kolektif futbol biraz daha ön plana çıkmış gibi görünüyor. Ama bugün KKTC’de Türkiye’nin 70’li -80’li yıllarda Türkiye’nin al gülüm ver gülüm misali oynadığı çok yavan bir futbol oynanıyor. Tabi bu da tribündeki izleyici sayısını etkiliyor. Bu nedenle Süper Ligde Lefke hariç takımlar 50-60 kişiye oynuyor. Kısacası Kıbrıs Türk Futbolu kısır bir döngü içerisindedir. Şampiyon olan takımın bir başka hedefi kalmadığı için her şey şampiyonluk…
DETAY: FUTBOLCULAR NASIL BİR PSİKOLOJİDE SPOR YAPIYOR?
(T.S): Dünün futbolunda takımı sahiplenme vardı. Bir futbolcu kendisine iş bulan takımına kadirşinaslık duygusu içerisinde amatörce ölümüne yıllarca hizmet vermekteydi. Bugün maddi çıkarlar ön plana çıkmış durumda. Ne amatör ne profesyonel ikisi ortası bir durum mevcut... Her yıl takım değiştiren futbolcu sayısı oldukça kabarık. Buda paralı başkana sahip kulüplerin, o yıl başa oynamasına başkan gidince de küme düşmeme mücadelesi vermesine neden oluyor. Sonuçta lig öncesi belirlenen hedef sonrasında bir dış temas olmayacağı için Şampiyon olan takım bir gece yemeği yedikten sonra evli evine köylü köyüne gideceği için bu futbolcular üzerinde çok olumsuz bir psikolojik sorun yaşanmasına neden oluyor. Futbolcuların maalesef ülke şartlarından dolayı ciddi bir tatminsizlik yaşadığını da görüyoruz. Neticede çok limitli bir alanda karşılaşmalar yapılıyor.
DETAY: FUTBOLUMUZUN ÖNÜNDEKİ ENGELLER NELERDİR?
(T.S): Özelde futbol genelde spor evrensellik içerir. Tabi ki en büyük engel spor ambargosudur. Ancak spor ambargosuna neden olan siyasiler de bugün için futbolumuzun önündeki en büyük engellerden birisi konumundadır. KKTC kurulduktan sonra ABAD kararları ile KKTC’nin ekonomisine 1984 yılında da Türkiye Futbol Federasyonu tarafından gereksiz bir şekilde ve biraz da işgüzarlık tüten bir yazı ile FİFA’dan “KKTC takımlarının diğer ülkeler ile maç yapabilir mi?” şeklindeki yazısı bana göre spora vurulan bir darbe oldu. Böylece Kıbrıs Türk Futbolunun önüne de kendi elimizle büyük bir engel koyduk. Hal böyle olunca futbolcularımız KKTC sınırları içerisine sıkışık kaldı ve KTFF’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde yapabilecekleri de kısıtlanmış oldu.
DETAY: KTFF’NİN ÜLKEMİZDEKİ İŞLEVİ VE GÖRVİ NEDİR?
(T.S): KTFF’nin ne olduğunu anlamak için futbol tarihimize de bakmamız gerek. 1933-34 yılında kurulan ve Kıbrıs liglerinde yer alan 7 takımdan birisi olan Türk Spor daha sonra Çetin Spor ile birleşerek Çetinkaya adını aldı. Bu futbol tarihimizin miladı ve ‘Efsane’ olarak nitelendirilen Çetinkaya’nın kuruluşudur. Çetinkaya farklı nedenler ile KOP’dan dışlanınca, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu 29 Ekim 1955 yılında kuruldu. 6’sı birinci küme, 34’ü ikinci küme olmak üzere toplam 40 takım Bu Federasyona üye oldu. KTFF ‘nin ilk adı Kıbrıs Türk Spor Teşkilatıdır. 5 Nisan 1959’da ismi Larnaka’da toplanan komite tarafından değiştirilerek Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu oldu. Uluslararası Futbol Federasyonu’na (FIFA) üye olabilmek için müracaatlar, görüşmeler yapıldı, ancak bundan sonuç alınamadı.
DETAY: KTFF’NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ NE BOYUTTA?
(T.S): KTFF, 1955 yılında kurulduktan sonra kuruluşundan itibaren Türkiye Futbol Federasyonu ile iyi ilişkiler içerisine girildi. Anavatan’dan birçok kulüp takımı ve milli takım gelerek takımlarımızla maç yaptı, Türkiye’den gelen Naci Özkaya (Çetinkaya) Bulent Giz (G.G) gibi antrenörler, Lefke, G.Gücü gibi takımlarımızda görev aldı. Takımlarımız da Türkiye’de özel maçlar oynadı ve turnuvalara katıldı. 1975 yılında dış temaslar için Kıbrıs Türk Futbol Federasyonuna özel izin veren FIFA, 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanından sonra bu izni 1984 yılından sonra iptal etti. O tarihten sonra da Türkiye ile futbol maçları yapılmayarak araya büyük bir uçurumun girmesine neden olundu.
DETAY: KOP İLE KTFF’NİN İLİŞKİSİ NEYDİ?
(T.S): 6 Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu kurulmazdan önce Çetinkaya, G.Gücü, İskele Gençler Birliği ve hafızam beni yanıltmazsa Doğan Türk Birliği KOP’un üyesiydi. KOP’un ilk kurucuları arasında da Çetinkaya vardır. 1934 yılında Çetinkaya 7 Rum takımı ile Kıbrıs Ligi kurucularından oldu. KOP’un ilk kurucuları AEL Limasol, Trast AC, Olympiakos Nicosia, Aris Limasol, APOEL Nicosia, Anorthosis Famagusta ve EPA Larnaka) dır. ÇEtinkaya daha sonra KOP’tan dışlandı ve o günden sonra Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu ile KOP arasında bir uçurum oluştu. Ömer Adal’ın Federasyon başkanı olduğu yıllar KOP ile uzun görüşmeler ve yakınlaşmalar oldu. Ancak bir arpa boyu yol siyasiler nedeniyle aşılamadı.
DETAY: KOP İLE NASIL BİR SÜRECE GİRİLDİ? NEDEN?
(T.S): Dünya Futbolunu FİFA Avrupa Futbolunu UEFA yönetiyor. FİFA’nın tüzüğünün sanırım 3-4 maddesinde futbolun en ücra köşelere kadar yayılması amaçlanır der. Ancak Kıbrıs’ta siyasi bir durum olduğu için bu FİFA Kıbrıs Türk Futboluna pek sıcak bakmaz. Birçok kez FİFA üyeleri Kıbrıs’a gelerek sahalarımızı gezdi. Ahmet Sami Topcan ve Yenicami Başkanı Münür Ünsal ile sahalarımız gezildi ancak siyasi baskı FİFA’nın izin vermesinin önüne geçti. Birde FİFA her ülkede bir federasyon tanır. Bu nedenle Kıbrıs’ta ikinci bir federasyonu tanımadığını açıkça dile getirir.
DETAY: KIBRIS’IN KUZEYİNDE FIFA KAYNAKLI NE SORUNLAR YAŞANIYOR?
(T.S): Futbolun önündeki süreç sanırım pek parlak değil. KOP’a üyelik gibi yanlış bir deyim kullanılıyor. İlerleyen süreçte bunun böyle olmadığı görülecek. Çünkü zaten bizler KOP’un da kurucusuyuz. Birçok takımımız halen KOP’un üyesi gözükmektedir. UEFA Başkanı Micahel Platini 3-4 yıl evvel Çetinkaya’ya Hilton’da bu nedenle plaket vermek istemiştir. PAKOS şildi ise halen Çetinkaya’nın müzesindedir. Bu nedenle kurucusu olduğunuz bir federasyona üye olacaksınız demeleri bence saçmalıktır.
DETAY: ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE TEHDİTLER VE FIRSATLAR NELERDİR?
(T.S): Bence en büyük tehlike futbolumuzun, sporumuzun, gençlik kamplarımızın ve öğrenci yurtlarının Türkiye tarafından kurulması düşünülen komite tarafından yönetilmesidir. Çünkü o zaman siz istediğiniz gibi kararlar üretemeyip birilerinin ürettiği kararları yapmak zorunda kalacaksınız. KOP üzerinden FİFA’dan alınacak izin futbolumuz için çok büyük bir fırsat olacağı kanaatindeyim. Bunun yanı sıra Türkiye’nin 72 tane Uluslar arası Federasyonlarda görev yapan spor adamı var. Bunlardan birisi UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik’tir. Bunun yanı sıra TC MOK eski Başkanı ve yine eski AIPS (Dünya Spor Yazarları Birliği ) Başkanı Togay Bayatlı, Dünya Boks Federasyonu AS Başkanı Avrupa Boks Federasyonu ve Türkiye Boks Federasyonu Başkanı Caner Doğaneli gibi uluslar arası federasyonlarda etkinliği olan spor adamları Kıbrıs Türk’üne uygulanan spor ambargosu için bir girişim başlatabilir ve ambargonun kısmen de olsa hafifletilmesine neden olabilirler.
DETAY: GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI, KOP SÜRECİNE GİRMEDEN YENİ ÇÖZÜM BULABİLİR Mİ?
(T.S): Spor Bakanlığı KOP sürecine girmeden bir çözüm süreci kesinlikle başlatamaz. Çünkü unutmayalım ki bu durum Türkiye’de de yaşandı. Bir takım yasaların Türkiye Spor Bakanlığı tarafından değiştirilmeye kalkışması FİFA’yı ayağa kaldırmış ve FİFA seni uluslar arası maçlardan men ederim demişti. FİFA’nın en çok dikkat ettiği şey siyasetin futbolun içerisine girmemesidir. Spor Bakanlığımızın siyasi nedenlerle futbolun içerisine girmesi demek, FİFA’nın tamamen bizlerden uzaklaşması demektir. Bu nedenle Spor Bakanlığı KOP sürecine girilmeden kesinlikle yeni bir çözüm şekli bulamaz. Bulsa da karşısında siyaseti futbolun içerisine sokmak istemeyen FİFA’yı bulur.
TANER ULUTAŞ KİMDİR?
Bir zamanların yenilmez armadası Yenicami Ağdelen Kulübünün 20 yılı aşkın bir süre kalesini koruyan bir futbolcu olan Taner Ulutaş, futbolun yanı sıra kulüplerin yan kuruluş olarak nitelediği Voleybol ve Basketbol sporları ile de uzun süre iç içe bulundu. Yenicami’nin son şampiyonluğu hariç tüm lig ve kupa şampiyonluğunda imzası bulunan ve Milli Kaleci de olan Ulutaş, Türkiye Genç, Türkiye Amatör ve Türkiye A Milli Takımları dışında İngiliz Ordu Milli Takımına karşı Kıbrıs Türk Milli Takımının kalesini korudu. Önce Karma denilen ve daha sonra Milli Takım olarak nitelendirilen Kıbrıs Türk Milli Takımına Milli denildiği yılda kalesini koruyan ilk kalecidir.
17 yaşında girdiği Yenicami’nin kalesinde ilk sezon en az gol yiyen ikinci kaleci daha sonraki sezonda da en az gol yiyen kaleci unvanını kazandı. Süper Ligde 10 Maç üst üste gol yememe rekorunun yanı sıra 6-7 sezon ligin en az gol yiyen kaleci ünvanına da sahiptir.
İngiltere ve Türkiye’deki birçok takımdan transfer teklifi aldı. Yenicami’de başladığı futbol hayatını Yenicami’de tamamladı. KKTC’nin kurulduğu yıl, 1983 -1984 sezonunda şampiyon olan ve KKTC’nin ilk şampiyonu unvanını alan Yenicami’nin kalesini korudu ve o sezon ligi en az gol yiyen kaleci unvanı ile kapattı.
Futbolculuk hayatının yanı sıra birçok takımda teknik adam olarak görev yaptı.
Yenicami’de yöneticilik, Yenicami, K.Kaymaklı, Türk Ocağı, Yeniboğaziçi, Hamitköy, Ortaköy, Binatlı ve kısa süreli Esentepe’de teknik adam olarak görev aldı.
K.Kaymaklı’da görev yaptığı sırada Başbakanlık Kupası, Lig ikinciliği,kısmen de olsa Dr. Fazıl Küçük Kupası ve çeşitli turnuva şampiyonluğu, Yenicami’de de Kıbrıs Kupası Şampiyonluğuna imza attı.
Küme düşmeme mücadelesi veren takımların ligde kalmasını sağlayarak ayrı bir ekole imza attı.
Futbolun yanı sıra Hentbol Federasyonunda da görev alarak federasyonun kuruluşuna katkı koydu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.