• BIST 8885
  • Altın 3018.131
  • Dolar 34.3001
  • Euro 37.1624
  • Lefkoşa 20 °C
  • Mağusa 20 °C
  • Girne 21 °C
  • Güzelyurt 18 °C
  • İskele 20 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 13 °C

11 Eylül saldırıları hafızalardaki yerini koruyor

11 Eylül saldırıları hafızalardaki yerini koruyor

NEW YORK - Selçuk Acar Bugün 11 Eylül 2013, Amerika Birleşik Devletleri tarihindeki en büyük terör saldırılarının yıldönümü. Bundan tam 12 yıl önce, 11 Eylül 2001 Salı günü, Amerikan Airlines’a ait Boeing 767 ve Boeing 757 tipi iki uçak arka arkaya Dünya Ticaret Merkezi’nin en büyük binaları olan "ikiz kulelere", bir başka 767 tipi uçak Pentagon’a çarpmış ve yıkıma neden olmuştu. Boing tipi 757 dördüncü bir uçak ise Pennsylvania’da düşmüştü. Saldırıların 12. yıldönümünde her yıl olduğu gibi geniş katılımlı anma programlarına hazırlanılırken, dünya dengeleri açısından "milat" kabul edilen dört uçaklı saldırının detaylarından, faillerine kadar bugüne dek sayısız komplo teorileri üretildi.  19 hava korsanı 4 yolcu uçağıyla dünyayı sarstı Boston Logan Havalimanı'ndan havalanıp Los Angeles kentine giden Amerikan Havayolları'na ait 11 sefer sayılı uçak, sabah saat 08.46'da, 5 hava korsanı, 11 mürettebat ve 76 yolcusuyla "kuzey kuleye", aynı havaalanından kalkıp Los Angeles'a giden Amerikan Havayolları'nın 175 sefer sayılı uçağı saat 09.03'de, içinde 5 hava korsanı, 9 mürettebat ve 51 yolcusuyla ''güney kule''ye çarptı. Virginia'daki Washington Dulles Uluslararası Havaalanı'ndan kalkıp Los Angeles'a giden 77 sefer sayılı uçak da, içinde 5 hava korsanı, 6 mürettebat ve 53 yolcusuyla saat 09.37'de Pentagon'a çarparak binada çökmeye neden oldu. New Jersey'in Newark Havaalanı'ndan kalkıp San Francisco'ya giden 4'üncü uçak ise, Pennsylvania eyaleti sınırları içindeki Shanksville kasabası yakınında 10.03'de düşürüldü. 11 Eylül saldırılarında, terör saldırılarının sorumlusu gösterilen 19 hava korsanı ile uçaklardaki ve yerdeki 2 bin 974 kişi hayatını kaybetti.  İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon Hava Kuvvetleri'ne ait "kamikaze" uçaklarının Amerikan gemilerine düzenlediği intihar eylemlerini hatırlatan bu saldırılar, ABD’de ve dünyada, hiçbirşeyin eskisi gibi kalmayacağının habercisiydi. Terör saldırısı, George W. Bush yönetimindeki ABD'nin, sadece yurt dışına yönelik askeri harekata değil, sivil özgürlükleri kısıtlayan ''terörle mücadele'' adı altında bir dizi kararın da alınmasına da yol açtı.   Saldırıların hemen ardından Saldırıların hemen ardından ülkede abartılı derecede geniş güvenlik önlemleri alındı. Havaalanları başta olmak üzere önde gelen resmi binalar boşaltıldı, tüm uçak seferleri iptal edildi. ABD'de Başkan Bush, olağanüstü durum ilan edip, yedek askeri birlikleri göreve çağırdı. Başkan Bush'un Washington'da bulunmadığı sırada düzenlenen saldırının hemen ardından başkentte gizli servis elemanları sabah saat 09.03'de Başkan Yardımcısı Dick Cheney'i Beyaz Saray'daki ofisinden  Başkanlık Acil Operasyon odasına götürdü. Öte yandan, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice ve Ulaştırma Bakanı Norman Mineta gibi çok sayıda kabine üyesi de Beyaz Saray'ın altındaki sığınağa indi. 11 Eylül'ün dünyaya ve ABD'ye maliyeti ağır oldu 11 Eylül'ün getirdiği birçok uygulamanın tartışması aradan 12 yıl geçmesine rağmen hala devam ediyor. Guantanamo cezaevi ve koşulları, insansız hava araçlarıyla düzenlenen hava saldırıları, Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) odaklı ''izleme skandalı'' ve hapisteki mahkumlara işkence yapılması, sıcaklığını koruyan uygulamalar olarak dikkati çekiyor.  ABD, Bush doktrini ile dış politikasında radikal değişikliklere giderken, Demokrat Partili eski başkanı Bill Clinton’ın 2 dönemlik iktidarı süresince artan ekonomik refah, barış ve uzlaşmanın yerini, "düşman saldırılara misilleme" politikası aldı. Başkan Bush'un bir konuşmasında, "bizden yana olanlar ve olmayanlar" diye dünyayı ikiye ayırması, 11 Eylül politikalarının tezahürü oldu.   Sivil havacılık da olumsuz etkilendi Kongre tarafından, Ulusal Güvenlik Ajansı'na (NSA)  terörle mücadele çerçevesinde dönemsel izleme yetkisi verilmesi ve izlenenlerin afişe olması, son bir yılın en tartışmalı konuları arasındaki yerini alırken, ABD Ulaştırma Güvenlik İdaresi'nin (TSA), havaalanı girişlerinde parmak izi almasından uçaklara girişte ayakkabı çıkarma uygulamasına ve yolcuları tamamen çıplak gösteren x-ışını kameraları kullanılmasına kadar alınan bir dizi güvenlik önlemi başta Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) olmak üzere insan hakları kuruluşlarından eleştiriler aldı. ACLU ve birçok sivil toplum kuruluşu, Pentagon'u ve NSA'yı, Kongre'yi yanıltıp yüzlerce finans, telefon ve internet kayıtlarını mahkeme izni olmaksızın ele geçirip izlediği gerekçesiyle eleştirilerin odağına yerleştirirken, New York Polis Teşkilatı'na (NYPD) yönelik de, Müslümanlara karşı ayrımcı uygulamalarda bulunduğu ve “fişlemek ve haklarında şüphe olmaksızın gözetlemek” yapmak suretiyle insan hakları ihlali suçlamasında bulundu.  ABD'nin ilk misillemesi, Afganistan'a savaş kararı Kuşkusuz  saldırılar sonrasında sonucu en ağır olan kararlar, 2001'in ekim ayında Afganistan'a, 2003 yılı mart ayında Irak'a karşı başlatılan, önce askeri operasyon şeklinde nitelenen ancak sonrasında uzun yıllar sürecek olan savaşlar oldu. ABD, saldırıların sorumlusu olarak gördüğü El Kaide lideri Üsame Bin Ladin'in Afganistan'da olduğu gerçekçesiyle, 7 Ekim 2001 tarihinde, İngiltere ile birlikte bu ülkeye ''Kalıcı Özgürlük'' adıyla bir operasyon başlattı.  ABD Başkanı George Bush'un "terörle mücadele" politikası kapsamında Taliban yönetimdeki Afganistan’a açılan savaş, BM'nin devletlere tanınan ''ortak güvenlik sistemi ve meşru müdafaa hakkı'' çerçevesinde gerçekleştirilirken, BM Güvenlik Konseyi'nin Afganistan'a yönelik müdahale için alınmış bir kararı bulunmuyor. Afganistan savaşında yönetimden uzaklaştırılmasına karşın Taliban'a hala tam olarak üstünlük kurulamadı. Ancak Üsame Bin Ladin'in 2010 yılı mayıs ayında Pakistan’ın Ahmadabad şehrinde yakalanmasına kadar ABD’nin bölgedeki askeri varlığı yoğun bir şekilde devam etti. Obama yönetimi, 2014'ün sonuna kadar bu ülkeden tüm askerleri çekmeyi planlıyor.  Afganistan'da, Amerikan saldırıları sonucu 5 bine yakın sivilin öldüğü tahmin edilirken, savaş, 2 bin 194 Amerikan askerinin de hayatına mal oldu. Baas rejimi tarafından idare edilen Irak'a ise 20 Mart 2003'te "kitle imha silahı olduğu" iddialarıyla savaş açıldı. ABD, Saddam Hüseyin'i devirip 40 yıllık Baas rejimini yıkmayı başardı ancak bunun maliyeti hem ABD'ye hem de Irak'a çok ağır oldu. Obama'nın Irak'tan çıkma kararını uygulamasına kadar yüzbinlerce Iraklı hayatını kaybetti. Savaşta 4 bin 500 ABD askeri öldü, 32 bini yaralandı, binlercesi de ülkesine döndükten sonra psikolojik tedavi altına alındı.  Cumhuriyetçi Bush yönetiminin başlatıp, Demokrat Partili Başkan Obama'nın bitirmek için söz verdiği Irak ve Afganistan savaşlarının Amerikan halkına maliyetinin 4 ile 6 trilyon doları bulduğu tahmin ediliyor. Irak'tan asker çekme sözünü yerine getiren Obama'nın, 2014 yılı aralık ayında tamamlayacağı "Afganistan misyonu" ise, binlerce masum kadın ve çocuğunun ölümüne neden olan insansız hava araçları saldırıları tartışmalarının gölgesinde devam ediyor.  ''Sıfır Noktası''ndan Batı Küre'nin en uzun binasına Bugün, tarihin en büyük saldırılarının kurbanlarını anmaya hazırlanan ABD'de, ''İkiz kuleler''in yıkıldığı yerde şimdi 541 metreyle Batı Yarımküre'nin en uzun binası yükseliyor. Saldırıların 12. yıldönümünde, dünya, hala 11 Eylül saldırılarının etkisi altında. Bu etkinin daha uzun yıllar devam edeceğine kesin gözü ile bakılıyor.   

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler