• BIST 9682
  • Altın 2947.801
  • Dolar 34.6398
  • Euro 36.4379
  • Lefkoşa 14 °C
  • Mağusa 15 °C
  • Girne 16 °C
  • Güzelyurt 14 °C
  • İskele 15 °C
  • İstanbul 11 °C
  • Ankara 2 °C

15 adımda Hatay Cumhuriyeti nasıl Türkiye’nin ili oldu?

15 adımda Hatay Cumhuriyeti nasıl Türkiye’nin ili oldu?
15 adımda Hatay Cumhuriyeti nasıl Türkiye’nin ili oldu?

1-            MANDA YÖNETİMİ

San Remo Konferansı’nda 25 Nisan 1920’de alınan kararla Milletler Cemiyeti yasasının 22. Maddesi ile öngörülen ve 28 Haziran 1919’da kurulmuş olan “Mandat” sistemine dayanılarak İskenderun Bölgesi’ni de içine alacak şekilde Suriye ve onun bir parçası sayılan Lübnan “A” türü mandat olarak Fransa’ya verilecek, bunun arkasından da 10 Ağustos 1920’de Osmanlı Devleti Hükûmeti’ne imzalattırılan Sevr Antlaşması’nın 94. Maddesinde bu “mandat” yönetimi, “sınırı Ceyhan’a kadar uzayacak olan Suriye’nin bir mandater devletin rey ve yardımını, kendi başına ayakta duracak duruma gelinceye kadar alacağı” şeklinde yer alacaktır

2- FRANSA MANDA YÖNETİMİNDEN VAZ GEÇİYOR

Fransız “mandat” yönetimi bir takım düzenlemelerle 1936 yılına kadar devam edecektir.Nitekim Fransa’da Nisan-Mayıs 1936 seçimlerinde seçimleri kazanan Halk Cephesi Hükûmeti, aynı zamanda o sıralarda Avrupa’da çıkmış bulunan buhranların da etkisiyle Suriye ve Lübnan’la olan ilişkilerini yeniden düzenleme yoluna gidecektir.Fransız Hükûmeti, Dışişleri Bakanı Delbos ile Bakanın siyasi danışmanı Viénot vasıtasıyla Paris’te Suriyeli siyasal liderlerle görüşmelere başlayacak ve görüşmeler sonunda 9 Eylül 1936’da Paris’te, Fransa ile Suriye arasında bir Dostluk ve İttifak Antlaşması parafe edilecektir. 25 yıllık bir süre için yapılan bu antlaşmaya göre Suriye üç yıl sonra bağımsızlığına kavuşacak ve Milletler Cemiyeti üyeliğine aday olacaktı. Antlaşmanın 3. maddesine göre Fransa, Suriye’den çekilirken Sancak’taki hak ve yükümlülüklerini yeni Suriye Hükûmeti’ne devredecekti. Ancak bu hükme rağmen Sancak bölgesinin özel statüsü korunmaktaydı.Bu antlaşma ve uygulaması ise Sancak’taki Türkler arasında ve Türkiye’de endişe uyandıracak, bunun üzerine Türkiye’nin temsilcisi Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras Milletler Cemiyeti Meclisinin 26 Eylül 1936 tarihli oturumunda bu mesele ile ilgili olarak Fransa Hükûmeti ile ikili görüşme teklifinde bulunacaktır.

3- BM’DE SANDLER RAPORU

Fransa ile Türkiye arasında sürdürülen görüşmeler sonunda Türkiye, Fransız tekliflerinden sorunun Milletler Cemiyeti’ne götürülmesi görüşünü benimseyecektir. Arkasından Türkiye, 10 Aralık 1936’da Milletler Cemiyeti Konseyi’ne bir muhtıra vererek, Sancak sorununun ele alınmasını isteyecek ve bu muhtıra sonrasında Sancak sorunu Milletler Cemiyeti’nde 14-16 Aralık 1936 tarihleri arasında ele alınacaktır.7 Ancak Milletler Cemiyetindeki görüşmelerde de Türk ve Fransız delegeleri kendi görüşlerinde ısrar edeceklerdir. Bu görüşmeler devam ederken diğer taraftan, Milletler Cemiyeti Konseyi uyuşmazlığın çözümü için Konsey’deki İsveç temsilcisi Sandler’i raportör olarak tayin edecektir. Nihayet Türkiye ile Fransa arasındaki bu ikili görüşmeler, İsveç Dışişleri Bakanı ile Konsey Raportörü Sandler ve özellikle İngiltere Dışişleri Bakanı Eden’in de girişim ve katkılarıyla Fransa’nın tutumunu değiştirmesi sonucu 23 Ocak’ta genel hatları ortaya konan bir ilke anlaşmasına varılarak sonuçlanacaktır. Bilahare Sandler bu ilke anlaşması doğrultusunda raporunu hazırlayarak Milletler Cemiyeti Konseyi’ne sunacak ve Sancak’ı, ayrı varlık olarak kabul eden Sandler Raporu adıyla anılacak olan rapor, 27 Ocak’ta Konsey’de oy birliği ile kabul edilecektir.

4- UZMANLAR KOMİTESİ DEVREDE

Bundan sonra Milletler Cemiyeti Konseyi 20 Şubat 1937’de Sandler Raporu çerçevesinde Sancak statü ve anayasasını hazırlamak üzere beş kişilik bir uzmanlar komitesi kurulmasını kararlaştırdı.

5- TÜRKİYE-SURİYE SINIR ANLAŞMASI İMZALANIYOR

Bu komitenin hazırladığı rapor Millet Cemiyeti rafından kabul edildi. Aynı gün yani 29 Mayıs 1937’de Türkiye ile Fransa dışişleri bakanları tarafından Cenevre’de Sancak’ın toprak bütünlüğü ile Türkiye-Suriye sınırlarını güvence altına alan antlaşmalar imzaladılar. Bu antlaşmalar, tarafların Paris’te karşılıklı olarak birbirlerine onay belgelerini verdikleri gün yani 22 Temmuz 1937’de yürürlüğe girecektir. Bu antlaşmalar ile Konseyce kabul edilen Sancak statü ve anayasası da taraflarca kabul edilmekteydi. Bu antlaşmalardan birincisine göre, Sancak’ın toprak bütünlüğünün güvence altına alınması, Sancak tehdit edildiğinde Milletler Cemiyeti Konseyi’ne derhal bilgi verilmesi, tarafların işbirliği ve görüşmelerine devam etmesi, acil ve özel durumlarda tarafların işbirliğinde bulunması, bunun yanında Genelkurmayların önceden hazırlıklar yapması, tarafların Milletler Cemiyeti Konseyi denetleme görevi yaparken öğütlerine saygılı olması hükümleri yer almaktaydı. antlaşmanın ikincisinde ise, 3 Mayıs 1930 Son Sınır Protokolü ile tespit edilmiş Türkiye-Suriye sınırının kesin olarak tanıdıkları ve onun dokunulmazlığını güvence altına aldıkları, ülkeleri üzerinde birbirlerine karşı kışkırtmaları önleyecekleri ifade edilmekteydi.

6- 219 BİN NÜFUSLU DEVLETE DOĞRU

Bu şekilde oluşan Sancak Devleti’nin yüzölçümü 4805 kilometrekare, nüfus ise Fransız verilerine göre 219 bin idi. Bu nüfusun dağılım da, % 39, 7’si Türk, %28’i Alevi, %11’i Ermeni, %10’u Sünni Arap, %9’u Ortodoks Rum, %3’ü Çerkez, Kürt, Arnavut, İsmaili ve Yahudi şeklindeydi.

7- ANLAŞMANIN UYGULAMASINDA PROBLEMLER ÇIKTI

1937 Antlaşmalarına göre 15 Nisan 1938’e kadar Sancak’ta seçimlerin yapılması gerekmekteydi. Ancak Sancak için hazırlanan anayasa ile yapılan antlaşmalar uygulaması aşamasında problemler çıkacaktır.

8- TÜRKİYE HAMLE YAPIYOR, İŞ- BANKASI AÇILIYOR

Bu ortamda, Türkiye Sancak’ta daha etkili olabilmek ve yapılacak seçimleri kendi desteklediği tarafın kazanmasını sağlamak için bir takım girişimlerde bulunacaktır. Bu çerçevede Türkiye’de Hatay işleriyle meşgul Heyet, Dahiliye Vekili Başkanlığında toplanarak Sancak’ta seçimleri kazanmak için alınması gereken tedbirleri görüşecek ve öngördükleri tedbirleri 28 Temmuz1937’de bir raporla Hükümete sunacaktır. Hükümete sunulan bu raporda, Türkiye taraftarlarının ekonomik olarak desteklenip güçlendirmenin önemine binaen Sancak’ta bir banka şubesi açılması (İş Bankası), sosyal faaliyetin faydasına binaen Sancak’ta hastane ve dispanserlerin açılması (Antakya ve Bilan’da hastane, Reyhaniye, Ordu, Kırıkhan ve Süveydiye’de dispanser), Türkiye’de bulunan Hataylıların bölgeye gitmesinin sağlanması, Türkiye’den Hatay’a gidecek memur ve aydınların seçimlerle ilgili bilgilendirilmesi için konferanslar düzenlenmesi, seçimlerin kazanılmasında önemli rol oynayacağı görülen Alevilerin Türkiye’ye giriş çıkışlarının kolaylaştırılması, Hatay’da mümkünse lise seviyesinde bir okul açılması ancak şimdilik Hatay’dan 40 öğrencinin Türkiye’ye getirilerek ücretsiz ve yatılı olmak üzere eğitimlerinin sağlanması, Ayrıca diğer bir takım faaliyetler ve çeşitli kalem harcamaları için 63410 TL.sının temin edilmesi istenmektedir.

9- TÜRKİYE KONSOLOSLUK AÇTI

Sancak’ta ve Sancak’a yönelik olarak bu gelişmeler yaşandığı sırada, bir taraftan da yürürlüğe giren statü ve anayasa gereği seçim listeleri oluşturulmaktaydı. Bu ortamda Türkiye Sancak’ta daha etkin hale gelebilmek ve gelişmelere yerinde ve zamanında tepki verebilmek için ilk Türk Konsolosluğu 30 Ağustos 1937’de Sancak’ta resmen açıldı. Açılan bu konsolosluğun başına da ilk konsolos olarak Türkiye’nin Beyrut Başkonsolosu Faik Zihni Denli Bey getirildi

10- HALK PARTİSİ KURDULTULDU

Sancak’taki halkın istismar edilmesini önlemek ve Türkiye lehine kazanmak maksadıyla gayri resmi olarak “Hatay Egemenlik Cemiyeti” veya “Sancak Halkı İdare Heyeti” gibi isimler altında faaliyet gösteren örgütler, Milletler Cemiyeti komisyonlarının Türklerin Sancak’ta resmi bir temsilcisinin bulunmadığı iddiaları üzerine Ağustos 1937 başlarında Hatay Halk Partisi adıyla resmen partiye dönüştürülmüştür. Bu parti, Sancak sınırları içinde Halk Partisi adıyla, Sancak sınırları dışında ise Hatay Erkinlik Cemiyeti adıyla anılmaktaydı.

11- SEÇİMLERİN TEKRAR BAŞLATILMASI VE GELİŞMELER

Bu ortamda seçim işleri ile ilgili gözlemci heyeti Sancak’a gelip incelemelerde bulunarak seçim işlerinin yeniden başlamasına karar verir. Bilahare Nisan 1938’den itibaren tekrar seçim listeleri düzenlenme işine başlanacaktır. Buna göre 20 yaşını dolduran erkek seçmenler Türk görüşüne uygun olarak önce Anayasa’da belirtilen dilediği cemaat listesine serbestçe yazılacaklar ve Bu seçmenler birinci derece seçimini, seçilenler de ikinci derece seçimini gerçekleştireceklerdi

12- SEÇİMLERİN SONUÇLANDIRILMASI VE HATAY DEVLETİ’NİN KURULUŞU

Bu şekilde 22 Temmuz’da başlatılan birinci derecede seçmen yazma işlemi herhangi bir olay meydana gelmeden 1 Ağustos’ta tamamlandı. Seçmen yazılımı işleminin tamamlanması sonucunda anayasa gereği 20 yaşını doldurmuş Sancak’lı erkeklerin istedikleri cemaat listelerine birinci derece seçmen olarak yazıldıkları listeler oluştu. Buna göre 35847’si Türk, 11319’u Alevi, 5504’ü Ermeni, 2098’i Rum-Ortodoks, 1845’i Arap toplulukların listesine, 359’u da diğer toplulukların listelerine kaydolduğu görüldü. Bu sonuçlara göre, her 100 seçmen bir ikinci seçmen hesabıyla; 358 Türk, 113 Alevi, 55 Ermeni, 20 Rum-Ortodoks, 18 Arap ikinci derece seçmen olarak seçilmiş olmaktaydı. Bu listelerden anlaşılacağı gibi Türkler seçilecek milletvekillerinin salt çoğunluğunu elde edecek sayıya ulaşmış bulunuyorlardı. Nitekim bu listelere göre Türkler 22, Aleviler 9, Ermeniler 5, Araplar 2, Rum-Ortodoks 2 milletvekili çıkaracaktı

13- 22 TÜRK MECLİSTE ÇOĞUNLUK

Seçmen yazılımı işlemlerinin tamamlanmasından sonra 20 Ağustos’tan itibaren milletvekili seçimlerine başlanacağı açıklandı. Bu arada seçmen yazılımı işleminin tamamlanması üzerine Türkiye’de derhal Sancak seçimlerinde seçilecek Türk milletvekillerinin ve seçim sonrasında kurulacak hükümette görev alacakların tespiti ile ilgili çalışmalar başlatıldı. Bu çerçevede Ankara’da Hükûmet tarafından görevlendirilen ve Dörtyol’a gelen Emniyet Genel Müdürü ve aynı zamanda Hatay Egemenlik Cemiyeti Umumi Katibi olan Şükrü Sökmensuer ile Baş Murahhas Cevat Açıkalın, Antalya Bağımsız Milletvekili Tayfur Sökmen, Başkonsolos Fethi Denli ve Vali Abdurrahman Melek arasında Sancak seçimlerini ve seçim sonrasında yapılacak işleri görüşmek üzere 10 Ağustos 1938’de Dörtyol’da bir toplantı yapıldı. Toplantıda 22 Türk milletvekili adayının Ankara’ca tespit edilmesi 18 azınlık milletvekili adayının da Abdurrahman Melek tarafından tespit edilmesi ve bunların mecliste Türk görüşüne aykırı hareket etmeyecek kimselerden seçilmesinin temini istendi. Ayrıca toplantıda Hükümette kimlerin görev alacaklarına da karar verildi. Nihayet hazırlanan milletvekili listeleri Seçim Komisyonu tarafından 21 Ağustos’ta ilan edildi. Bunun arkasından 24 Ağustos’ta yapılan ikinci derece seçimler sonucunda yukarıda dağılımını verdiğimiz milletvekili seçimleri gerçekleştirilmiş oldu. Bu seçimler sonucunda seçilen 40 milletvekilinin salt çoğunluğunu 22 milletvekili çıkaran Türkler elde etmiş bulunuyordu

14- HATAY CUMHURİYETİ KURULDU

Hazırlıkların tamamlanmasından sonra Meclis 2 Eylül 1938’de büyük törenlerle en yaşlı üye Mehmet Adalı başkanlığında toplandı. Mecliste ilk etapta yemin töreni yapıldı. Sancak statüsünde resmi dil Türkçe ve Arapça kabul edilmiş olmasına rağmen Tüm milletvekilleri Türkçe yemin ettiler. Yemin töreninin ardından Meclis, Abdulgani Türkmen’i meclis başkanlığına, Vedii Münir Karabay ile Zeynel Abidin Çilli’yi başkan vekilliklerine, Bekir Sıtkı Kunt ile Dr. Vedii Bilgin’i de meclis genel sekreterliklerine seçti. Ardından Meclis Tayfur Sökmen’i devlet başkanlığına getirdi. Bu gelişmelerden sonra da Meclis, devletin adını Hatay Cumhuriyeti olarak belirledi. Bu şekilde Meclis bölgenin adı olan Sancak’ı Hatay olarak değiştirmiş oluyordu. 

15- TÜRKİYE’YE İLHAK KARARI

Bütün karar ve yürütme organları Türk nüfusunun yönetiminde olan devletin statü gereği Fransız Suriye mandasına olan bağımlılığı sorun yaratıyordu. Bu nedenle, aşama aşama gerçekleştirilen değişikliklerle Türkiye'ye bağlanmaya doğru giden Hatay, II. Dünya Savaşı'nın yaklaşması nedeniyle Fransa'nın da ısrarcı olamamasından ve Fransa'nın Türkiye ile savaşmayı göze alamamasından yararlanarak 29 Haziran 1939'da meclisinin aldığı karar doğrultusunda Türkiye'ye katıldı.

fransiz_mandasi.png

1922'deki Suriye ve Lübnan'daki Fransız Mandası ve eyaletleri haritası.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler