Kral Abdulaziz Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen ve Türkiye'den Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun katıldığı zirvenin sonunda, bir dizi kararların yer aldığı "Riyad Deklarasyonu" yayınlandı.
Deklarasyonda, terör ile mücadelede yapılarak güven, istikrar ve barışın sağlanması için Arap ve İslam ülkelerinin ABD ile köklü bir koordinasyon içinde olması, bilgi ve deneyim transferi başta olmak üzere birçok alanda ortak hareket etme kararı alındığı belirtildi.
Deklarasyonda, Ortadoğu ve dünyada barış ve güven sağlanması için 2018'e kadar kuruluş çalışmalarının tamamlanması beklenen "Stratejik Ortadoğu İttifakı" kurulması ile ilgili çabalara sıcak bakıldığı, Riyad'da kurulan "İtidal" Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi'nin faaliyetlere başlaması ve 34 bin kişilik askeri gücü bünyesinde barındıran, Suriye ve Irak'ta ihtiyaç halinde terör ile mücadele için sahada aktif bir şekilde kullanılabilecek olan "Teröre Karşı İslam İttifakı" adlı kuruluşun tamamlanarak göreve hazır hale gelmesinin desteklendiği ve sevinçle karşılandığı aktarıldı.
İran'ın bölge ülkelerinin içişlerine müdahalesi ve düşmanca tavırlarının kesin bir dille reddedildiği deklarasyonda, İran'ın balistik füze programının tehlikeli olduğu, diplomatların ve büyükelçiliklerin korunmasını güvence altına alan Viyana Sözleşmesi'nin İran tarafından ihlal edilmesi ise kınandı.
Terörle mücadele konusunda uluslararası ve ikili anlaşmaların aktif bir şekilde devam edeceği ve ilgili kurumların mücadeleyi etkin bir şekilde yürütmesi için kendilerini geliştirmesi gerektiği belirtilen deklarasyonda, terörün finansmanı ve teröristlerin nakit transferlerinin belirlenip engellenmesini öngören Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki anlaşmaya zirveye katılan liderlerin de taraf olması çağrısında bulunuldu.
Deklarasyonda ayrıca ABD-Arap ve İslam Ülkeleri Zirvesi'ne katılanların, hiçbir terör eylemi veya teröristi, herhangi bir din, kültür veya gelenek ile bağdaştırmayacağı, ülkelerindeki farklı din, kültür, ve etnik gruplar arasında birlikte yaşama ve yardımlaşma kültürünü yayacağı, toplumdaki bireylerin bunları özümsemesi için çalışma yürütmesi gerektiği ifade edildi.
Suudi Arabistan tarafından daha önce kurulan ve aktif bir şekilde çalışmalarını yürüten "Din Mensupları Arası Diyalog Merkezi" girişiminin çok verimli bir girişim olduğuna işaret edilen deklarasyonda, buna benzer deneyimlerin arttırılarak toplumların gelişmesine katkı sunmak gerektiği kaydedildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.