Adaylar bu kez birbirlerinin sözünü kesmeden diğerinin konuşmasına izin verdi. Üslup daha saygılıydı. Saldırıya geçtiklerinde bile sakin ve temkinli bir tutum takındılar.
Hırçın geçen ilk tartışmada Trump, sürekli olarak rakibinin sözünü kesmiş ve yapılan kamuoyu yoklamaları da bunun seçmen tarafından çok da hoş karşılanmadığına işaret etmişti. Son tartışmada ise Trump'ın çok net bir şekilde üslubunu yumuşattığı ve böylece çok daha etkili bir münazaracı haline geldiği görüldü.
Bu kez seçmenin aklında tartışmanın kaotikliği değil, gerçekten adayların söyledikleri ve anlattıkları kalmış olabilir.
Bir kez daha Biden kendisine yönelik hücumlara karşı büyük oranda ayakta kalmayı başardı. Cumhuriyetçilerin sık sık yaşı ve akli durumunu gündeme getirirken kullandığı potları kırmadı ve kekelemedi.
Trump kanadı, Biden'ın tartışmanın son anlarında riskli bir hareketle ortaya attığı petrole dayanan ekonominin "dönüşümü" çağrısını kendi lehlerine kullanmaya çalışacak. Ancak hibrit araçların ve enerji verimliliği yüksek evlerin olduğu bir dönemde, petrol şirketleri dahi benzer bir üslup takınmaya başladı. Bu nedenle bu strateji, Amerikan halkında Cumhuriyetçilerin sandığı kadar büyük bir etki yaratmayabilir.
Yine de tüm bu seçim döneminin sonunda insanların aklında kalacak olanın ilk tartışma programı olması muhtemel. Üstelik kamuoyu yoklamalarının seçmenin çok büyük bir bölümünün kararını verdiğine işaret ettiği ve 45 milyondan fazla kişinin oyunu kullandığı bir zamanda dün akşamki tartışmanın etkisi de az kalacak gibi görünüyor.
Tartışmanın odağında Covid-19 vardı
Trump'ın ekibi, bu tartışmanın konusunun dış politika olacağı gerekçesiyle itiraz ediyor. Bu kanat, aslında Trump'ın Orta Doğu, ticaret ve Suriye konularındaki politikalarını övmesini ve Biden'a da oğlunun Çin ile olarak ticari ilişkileri üzerinden vurmasını planlıyordu.
Ancak bu plan tutmadı. Önceki tartışmalarda olduğu gibi, konu anketlere göre halkın en önemli gündemi olan koronavirüs salgınıyla başladı.
Trump, bir kez daha aşıdan bahsetti ve "birkaç hafta içinde" hazır olacağını söyledi. Tedavi sürecinde kullanılan yeni ilaçların ne kadar güçlü olduğundan kendi hastalığını anlatarak bahsetti ve kendisinin "bağışıklık kazandığını" tekrarladı.
Biden da beklendiği gibi hücuma geçerek karşılık verdi. Trump'ın defalarca hastalığın kendiliğinden ortadan kaybolacağını söylediğini hatırlattı. Covid-19 nedeniyle 220 bin ABD'linin hayatını kaybettiğini ve yılsonuna kadar 200 bin kişinin daha ölebileceğini belirtti.
İki adayın karşılıklı konuşmaları sırasında da Trump, durumun düzelmeye başladığı ve okul ile işyerlerinin yakında açılacağına dair umut saçtı. Ve Trump insanların bununla "yaşamayı öğrendiklerini" söylediğinde ise Biden'ın yanıtı gecikmedi:
"İnsanlar bununla yaşamayı öğreniyor, öyle mi? İnsanlar bundan ölmeyi öğreniyor."
Bir aşamada Trump'ın konuyla ilgili bir soruyu yanıtlarken "muhtemelen bu cevapla konu da kapanır" ifadelerini kullanması diğer konulara geçmek için sabırsızlandığının bir işareti olarak algılandı.
Konu kaçınılmaz olarak Hunter Biden'a geldi
Trump, sık sık tartışmada Biden'ın oğlu Hunter Biden meselesini gündeme getireceğinin sinyallerini verdi. Aradığı fırsatı da çok geç olmadan yakaladı. Hunter Biden'ın dizüstü bilgisayarından alındığı iddia edilen belgelerle ilgili haberlere atıfta bulunarak, Biden'ın da oğlunun Ukrayna ve Çin'le iş ilişkilerinden çıkar sağladığını öne sürdü.
Biden ise tüm iddiaları reddetti ve konuyu da Trump'ın ödediği vergiler ile Çin'le olan iş ilişkilerine getirdi. Bu hamle üzerinde Trump da aslında milyonlarca dolarlık "vergiyi peşin ödediğini" anlatmaya başladı ve bir aşamada vergi beyannamelerini açıklayacağını yineledi. Hakkını vererek anlatması paragraflarca sürecek bu söz düellosu çok büyük ihtimalle ekran başındaki birçok kişinin kafasının karışmasına neden oldu.
Trump, Biden'ın ailesinden vurarak, avantaj elde etmek ve bu konuyu rakibinin seçimi kaybetmesini sağlayacak bir hamleye dönüştürmek istiyordu. Bunu başarmış olma ihtimali de oldukça düşük.
Göç konusunda tartışma
Trump, dört yıl önce hem Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adaylığı hem de Başkan adaylığı kampanyalarını göç konusunda sert politikalar uygulama vaadinin üzerine kurmuştu. Dün akşamki tartışmada bu konu gündeme geldiğinde ise başkanlığı döneminde uyguladığı bazı sert politikaları hafif göstermeye çalıştı.
Örneğin, düzensiz göçmenlerin sınırdan geçiş sırasında yakalandıklarında çocukları ebeveynlerinden ayırma politikası sorulduğunda Trump, konuyu "kafes" olarak tanımladığı ve halefi Barack Obama yönetimi tarafından yanında yetişkin olmayan genç ve çocuk göçmenleri barındırmak için oluşturulan gözaltı merkezlerini getirmeye çalıştı.
Biden da bu sözlere tepki göstererek, Trump'ın gözaltına aldığı çocukların ebeveynleriyle gelenler olduğunu ve uygulanan bu politikanın ABD'yi "gülünç duruma" düşürdüğünü söyledi. Ailelerinden ayrılan çocukların çığlıklarının duyulduğu ses kayıtları bugün hala birçok ABD'linin hafızasında taze.
Trump'ın çocuklara "çok iyi bakıldığı", kaldıkları "tesislerin çok temiz olduğu" yönündeki cevabının ise bu konuyu lehine çevirmeye ne kadar yaradığı ise meçhul.
Trump, suçla mücadele konusunda bir adım önde
İlk tartışmada konu ırk meselesine geldiğinde, Trump'ın beyaz ırkın üstünlüğünü savunan grupları doğrudan ve açıkça kınamaması tepki toplamıştı. Ancak başkan bu kez daha çevik davrandı.
Her iki partinin de desteklediği adalet sistemi reformu ve tarihsel olarak ağırlıklı Afrika kökenli Amerikalıların eğitim gördüğü yükseköğretim kurumlarının finansmanının artırılması gibi düzenlemelerden övgüyle bahsetti. Biden'a 1990'larda suçla mücadele için çıkartılan sert ceza kanununu desteklediği için saldırdı. Ancak belki de hepsinden daha etkili olan Biden'ın kendi reform planlarını anlatmaya başladığında, eski başkan yardımcısının neden Obama döneminde bu planlarını hayata geçirmediğini sorgulaması oldu.
Trump, "Bu siyasetçilerde de hep laf, sıfır icraat. Neden yapmadın o zaman? Bunları hayata geçirmek için sekiz yıl vaktiniz vardı" dedi.
ABD'nin suçla mücadelede ciddi önlemler aldığı 1990'ları hatırlayan birçok kişi, her iki adayın da ne kadar suçluyu affettikleri ve tutuklu sayısını azaltmak için attıkları adımları anlatmalarını şaşkınlıkla izlemiştir. Bu yılın başında kurumsal ırkçılığa karşı çok sayıda protesto gösterisi düzenlenirken, artık devrin değiştiği de çok net görülüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.