Simerini, haberi “Cenevre ‘Oyuncuları’… Konferansın Oluşumu ve Alternatif Formüller Önümüzdeki Günlerde Perde Önünde… İngiltere ve ABD Rusya’nın Kıbrıs Sorununun Çözümüne İlişkin Herhangi Bir Müzakereye Doğrudan Katılımını Hiçbir Şekilde İstemiyor” başlığıyla aktardı.
Gazete, ABD ve İngiltere’nin, Rusya’nın Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin herhangi bir müzakereye doğrudan katılımını hiçbir şekilde istemediğini, bu durumun, müdahil tarafları, konferans oluşumunu güçlendirmek için alternatif formül arayışına itmekte olduğuna dikkat çekti.
Bölgedeki, özellikle de doğal gaz alanındaki gelişmelerin Güney Kıbrıs ile ABD ilişkilerinde bir dinamik oluşturduğunu belirten gazete, bu durumun bir yandan Rum tarafına güven duygusu ve ABD’nin Kıbrıs sorununa etkin müdahiliyetini sağlarken, bir yandan “Kıbrıs”ı Amerikan çıkar bölgesi haline getirdiğine, bunun da Kıbrıs sorununun çözümüne etkileri olabileceğine işaret etti.
Gazete, doğal gaz, “Kıbrıs Bankası” ve “Helenic Bank”taki Amerikan varlığı da hesap edildiğinde, ortaya, Amerikalıların “Kıbrıs’ta” yoğun çıkarları olan bir bulmaca çıktığını, bu çıkarların, ABD’nin Kıbrıs sorununda isteyeceği çözüme de yansıyabileceğini belirtti.
Habere göre, AKEL’in eski meclis grup sözcüsü Nikos Katsuridis, ABD ile Rusya arasındaki zıtlaşmanın ABD’deki mevcut hükümetteki en büyük diken olduğunu, bunun da ABD’nin gelişmelerle ilgili tavrını belirlediğini değerlendiriyor. Daha dün, Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan kaynakların, ABD ile ilişkilerin, diplomatik düzeydeki temasın da artık neredeyse sıfır düzeyinde olduğunu itiraf ettikleri belirtildi.
ABD’nin Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Kathleen Doherty’ye göre ABD, BM davet ederse Kıbrıs’la ilgili konferansa katılacak. Ancak üst düzeyde katılım göstermek niyetinde değil. Doherty, konferansa ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın mı katılacağı sorusuna karşılık “konferansın o kadar üst düzeyde olacağını zannetmiyorum” diyerek, ABD’nin muhtemel katılımıyla ilgili görüntüyü ortaya koydu. Gazete, diplomatik kaynakların, ABD tarafından katılımın siyasi şahsiyetler değil idari yetkililer düzeyinde bile olabileceğine işaret ettiklerini aktardı.
Habere göre kritik ve dikkate alınması gereken diğer bir unsur da, Kıbrıs’la ilgili konferanstan sadece günler sonra ABD’nin başkan, iktidar partisi ve kilit noktalardaki kişilerin değişecek olmasıdır. Bugünkü ABD hükümetinin olabildiğince çok meseleyi kendi yöntemi ve kendi adamlarıyla kapatmak istediğine ancak öte yandan görev süresinin birkaç güne kadar sona ereceği ve görevi başkalarının devralacağı çekincesi hakim olduğuna dikkat çekildi. ABD’nin, BM davet ederse katılacağını belirterek karar konusunda topu, konferansa katılacaklarla ilgili nihai kararı alacak olan müdahil taraflara attığına işaret edildi.
Bu noktada oyuna, daha önce konferansa katılmaları ihtimaline olumlu cevap veren diğer ülkelerin girdiği belirtilen habere göre, görüntüde Kıbrıs sorunuyla doğrudan müdahiliyeti yok görünen Almanya gibi ülkeler, katılımları için başka formüller üzerinde çalışıyor. Özellikle şu ana kadar yapılan açıklamalar uyarınca AB’nin konferansa katılacağı dikkate alındığında, Almanya’nın ve/veya diğer münferit ülkelerin katılım olasılığı, katılacak ülkelerle ilgili alternatif formül arayışlarına havale ediliyor.
Gazete, 4 Ocak’taki görüşmenin, konferans katılımcılarının kararlaştırılması açısından belirleyici olabileceğini de haberine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.