Acaba bir proje mi?

Amacımız temiz toplum yaratmak ve sorgulamaktır,Biz sorgulayan bir sivil toplum örgütü olarak kurulduk ve de parti kurmak hedeflerimiz arasında yoktur söylemleri ile kurulan Toparlanıyoruz hareketi. Kurulduğu günlerde bir ses getirmiş medyanın da ilgisini çekerek hemen hemen tüm parti programlarında var olan kimsesinin itiraz edemeyeceği söylemlerle bir manifesto ile bir ‘’Toplum sözleşmesi’’ hazırlayıp imzaya açmıştır.Yazan ve söyleyen parti ve siyasetci olmayınca da halk kendi istekleri gibi görmüş ve bu sözleşmeyi imzalamıştır. Ard arda 2013 genel seçimleri ve ardından gelen yerel seçimlerde sadeca siyasi partileri eleştirmiş,beğenmediğiniz adaya oy vermeyin,hiçbirini beğenmiyorsanız da denize gidin oy kullanmayın diyerek hem partileri hem de adayları küçümser bir tavır sergilemiştir. Enteresandır bütün bunlar olurken hareketin başı Kudret Özersay sadece akademisyendir.Ancak ne hikmetse 11 Şubat belgesi ile Kudret Özersay bir anda baş müzakereci görevine getirilir.(Daha önce de müzakere masasında yer almış ve oradan ayrılarak Toparlanıyoruz hareketini kurmuştu).Ardından 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu görevinden ayrılıp Cumhurbaşkanı adayı olmuştur. Adaylığı süresince Kıbrıs konusuna hakim olduğu savunulmuş fakat hiçbir zaman propaganda döneminde çözüm konusunda net bir duruş ortaya koymamış sanki bu günleri o günden görüyormuş gibi hep içe yönelik mesajlar ve temiz toplum yaratma vurgularını öne taşımıştır. Gerek kuruluş,gerek seçim dönemlerinde parti kurmayacağını sık sık açıklayan Kudret Özersay napalım toplumsal baskı var toplum emiz siyasetçi arıyor eskilerin hiçbirini bu partiye almayacağım siyaset benimle yeniden başlayacak gibi bir vehamet içinde dün partisini açıklamıştır.Bu noktaya gelinişte en büyük görevi daha önce başka partileri yere göğe sığdıramayan basının önemli bir yeri vardır. Sonuçta dün parti kuruldu (Eskiden partileri Doktorlar taşırdı bu partiyi belli oldu ki akademisyenler taşıyacak) Kuruluş günü ile birlikte iki önemli söylem ve hareket dikkatimi çekti.Hep yuvarlak söylemler ile bu güne gelen Kudret Özersay bir TV programında Özel sektörde sendikalaşma zorunlu olmalı mı? Şeklindeki soruya verdiği ‘’ Sendikalaşmadan çok daha önce çalışma yaşamına dair kurallar uygulanmalıdır. Bu kurallar uygulandıktan sonra gerek var mı anlarız. İşi sadece sendikalaşmaya bağlamak çok da gerekli değil bence. Önce devletin kuralları uygulaması gerek. Bizim için öncelikli olan çalışma yaşamındaki kuralların uygulanmasıdır. Sendikalaşma onlardan daha önemli değil bana kalırsa.”cevabıyla ekonomik yaklaşımlarının sermayeden yana olacağını açıklamış oldu. Kudret Özersay bey dün parti kurdu bu gün mal beyanında değişiklik oldu yeni bir ev satın aldı ve bu evin parasını da Kermiya'daki evini satarak,bankadaki birikimini ekleyerek ve 10 yıllığına bankadan 400 00 TL borçlanarak (Sterlin karşılığı)aldığını açıkladı yine ayni medya da bu paylaşımı çok önemli bir dürüstlük belgesi olarak paylaşmakta.Peki bu borcun aylık taksidini ve bu taksidi nasıl ödeyeceğini açıkladı mı?ben yazayım en ucuz kredi hesabı ile (Tabi bu borcu TC değil Kıbrıs bankalarından almışsa) taksidi 5810 TL/ay.Enteresan olan bu haberin medyada olumlu karşılanması.Acaba diğer parti başkanları böylesi bir alım yapsa ayni medya neler yazardı. Ben bütün bu halkaları yan yana getirdiğim zaman yeni kurulan bu partinin bir proje olarak adım adım toplum mühendisliği ile oluşturulduğu kanaatine varıyorum. Hedef yeni seçim döneminde toplumu yeniden bir başka düzeyde yapılandırmak. İnşallah yanılırım.Fakat bu partinin beni yanıltacak icraatlarını takip edeceğim.Altı ay bu parti ile ilgili konuşmayacak ve yazmayacağım çünkü reklamın iyisi da olmaz kötüsü de.