Adam ne yapsın?

  Hep Afrodit’in kırmadık ceviz bırakmadığı bu fettan adada yaşamak fedakârlık ister deriz. Tarihçiler sözlerine Taş devri, Tunç devri diye başlar. Ama nedense buralarda Tunç devrinden sonra başlayan Punç devrini söylemezler. Kıbrıs için tarihçiler söze İngiiz devri olan Punç devri, teşkilat devri, diye başlar, ganimet  devri, torbayı doldurma devri ve Anaya Şükran devri diye sözlerini bitirirler. Önce Yes be Annem dediler. Adalet dağıtacağız derken Adalet ablayı öldürdüler. Sorry be Annem olmadı ama söz bu defa Adil bir düzen kuracağız. Bize destek verin dediler. Destek verildikten sonra maalesef Adil Amca şu anda yoğun bakımda öbür tarafa gitmeye hazırlanıyor. Derken ne söylesiniz haklısınız. Yes dedik Sorry dedik olmadı ama bir defa daha şans verin, ‘Umut’ geliyor dediler. Halk ne yapsın inandı ve Umutcuğu beklemeye başladı. Sonrasında kara bir haber güm diye gündeme düştü. Umut bisikleti ile gelirken tomofilin altında kalmış. Kırılmadık kemiği kalmamış. Garibim iç kanama geçiriyor. Yoğun bakımdan çıkacağı günün hesabını yapıyor. Zaman en büyük öğretmenmiş. Her şeyin ilacıymış. Doğru da krizlerden, ekonominin dibe vurmasından ve TL’nin sürekli değer kaybetmesinden dolayı halk olarak dibe vuran biz öğrencilerini ne yazık ki zaman dedikleri şey öldürmüyor mu? ** Zet izinlerinin yandaş ve parti sempatizanlarına golifa gibi dağıtıldığı,bir ülke düşünün.  Adamın işi araba kiralamak ama bir başka komprador hayvancı, narenciyeci, eğitimci mermerci, marketçi, benzinci ve bunların yanı sıra araba kiralama işi ile de uğraşıyor. Tarım Bakanlığından da teşvik de alıyor. Ama vergi indiriminden de en büyük payı alırken şirketleri de zarar ediyor gerekçesi ile vergi de vermiyor. O komprador her işi yaparken peki o işi yapan vatandaş hangi işi yapsın? Adam işsiz. Ailemi geçindirmek için bir taksi veya turistik T izni verin diyor. Yemin billâh yok deniyor. Ama bir bakarsınız bir kişinin üzerinde 18 tane T, 16 adet Z bilmem kaç adet de Turistik T izni çıkıyor. Peki, bunları golifa gibi dağıtacağınıza o fakir fukara insanlara da birer tane verseniz kadı günah mı yazar? Kısacası birileri cukkayı ve dağarcığı doldururken fakir fukara insanlar da Andilla koyup bakmasın da ne yapsın? ** Adam biner gemiye gelir ve gemiden iner. İner inmez. Akrabalarından aldığı van veya tankere biner.  Adam çıkar üzerine damacana suyu satar. Tanker’e çıkar evlere su dağıtır. Parayı da memlekete gönderir. Günü gelince biner gemiye ben nevaleyi doğrulttum diyerek, ver elini memleket der. Peki buralarda rızkını çıkartmaya çalışan fakir fukara insan ne yapsın? ** Adam öğretmen kurar bir şirket. Şirket hanımdır der. Alır bir bayilik başlar damacana su satmaya. Öğretmen olduğu için öğrenci velileri el mahkûm mecburen ondan almaya başlar. Hem devletten veya öğretmen olduğu üniversiteden okkalı bir maaş. Hem dershaneden hatırı sayılır bir gelir. Hemde bayisi olduğu su şirketinden yüklüce bir gelir.  Peki, su bayileri ne yapsın? ** Adam doktor. Bir şekilde hastanede görev yapmaya başlar. Hatta hastanenin en üst düzeyindeki göreve bile çıkar. Kurar bir klinik veya Özel hastane hastalar da hazır. Gelir saat 10.00’da hastaneye 12.00’de bay bay ver elini klinik der. Şayet bu süre sonuna yakın hasta gelirse yapın bir üçlü karışım basın iğneyi ve hastayı gönderin der. Son dakika tam kapıdan çıkmak üzere hasta gelirse gelen hastaya da gel kliniğe bakayım deyip hastaneden çıkar ver elini özel klinik deyip gider. Peki özel klinik çalışan doktorlar ne yapsın? Afrodit’in fettan adası kimisine ballı börek kimisine kuru ekmek.