Bize kendinizden bahseder misiniz?
07.03.1985 tarihinde Gazimağusa’da doğdum. Üniversite lisans ve yüksek lisans eğitimimi Doğu Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladım. 2007 yılında avukatlık ruhsatımı alarak profesyonel meslek hayatıma Gazimağusa Barosu’na kayıtlı avukat olarak başladım ve halen kendi hukuk büromda aktif şekilde mesleğimi sürdürmekteyim. Meslek hayatım boyunca birçok resmi kurum ve kuruluşun hukuk danışmanlığı görevini üstlenip, aynı zamanda dernek ve birliklerde aktif üyelik, kurucu üyelik, disiplin kurulu başkanlığı ve hukuk danışmanlığı görevlerinde bulundum. Son olarak hukukçulardan oluşan Adaleti Yaşatma Derneği’nin başkanlık görevine seçildim. Eğitimci bir aileden geliyorum. Avukatlığın yanı sıra Akdeniz Karpaz Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretim görevlisiyim.
Neden aday oldunuz?
Covid sonrası süreçte tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki yansımaları nedeniyle, zor bir dönemden geçtiğimiz hepimizin malumudur, bu zorlu sürecin elimizi taşın altına koyarak el birliğiyle atlatılması gerektiğini düşündüğümden, birbirimize en fazla ihtiyacımız olan bu dönemde aday olmanın ulvi bir sorumluluk ve ülkeme, halkıma karşı yerine getirmem gereken bir vazife olduğunu düşündüğüm için aday oldum. Ulusal Birlik Partisi, KKTC’nin en köklü partisidir ve Kıbrıs Türk Halkının varoluş mücadelesinin simgesidir. Küresel salgının akabinde, döviz kurlarındaki dengesiz hareketlilikle birlikte ülke ekonomisinin zarar gördüğü, makro ekonomik dengelerin tahrifata uğradığı, işsizliğin artış gösterdiği bu kaotik süreçte ve ekonomik belirsizlik ortamında, siyasi istikrar olmazsa, ekonomi başta olmak üzere hiçbir alanda ve hiçbir konuda istikrarın var olması mümkün değildir. Bu nedenle bugüne kadar birçok kriz ortamını aşmış ve Kıbrıs Türk halkının refahı için tarihi adımlar atmış bir parti olan UBP’den gelen adaylık teklifi karşısında böylesi önemli ve kritik bir süreçte kayıtsız kalamazdım. Çünkü kendimi daima ülkeme ve halkıma karşı sorumlu hissettim. Bu nedenle meslek hayatımda edinmiş olduğum bilgi deneyim ve tecrübeyi artık ülke geneline arz etme vaktidir diye düşünerek bu yola çıktım. Bir hukukçu olarak insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve hukukun üstünlüğünün hakim olduğu bir ülkede, milli değerlerimize bağlılık içinde, halkın meclisteki sesi ve temsilcisi olmak için aday oldum.
Siyasette yeni bir yüz olarak, yeni bir vizyon ortaya koymak adına çıktığım bu yolda, hukukun üstünlüğü temelinde halkın iradesini esas alan iyi yönetim anlayışıyla, insan hakları, demokrasi, laiklik ve sosyal adalet anlayışının hakim olacağı bir ülkede daha güçlü var olabilmemiz için mücadele vereceğim. Milletvekili kelimesinin anlam bütünlüğünün ifade ettiği şekilde, halkımız bize belli bir süreliğine temsiliyet için vekalet verecek, bizler de o süre zarfında halkın meclisteki vekili, sesi, temsilcisi olacağız. Bu, halkın takdir ettiği oldukça kıymetli bir görevlendirmedir, bir o kadar da önemli ve ağır sorumluluk gerektiren bir vazifedir. Ömürlük bir görev olarak algılanmamalı, milletvekilliği bir meslek olarak görülmemeli. Siyasete ve siyasilere karşı oluşan güven eksikliğinin ancak bu şekilde ve yeni söylemlerle aşılabileceğine inanıyorum.
Milletvekili seçildiğiniz takdirde ne gibi konularda çalışma yapacaksınız?
Güncellenmeyen ve günümüz şartlarına uyarlanarak toplum ihtiyaçlarına cevap verir hale getirilmesi gereken birçok yasa mevcuttur. Yasalar en yalın hali ile günün şartlarına uygun, kolay ve anlaşılabilir bir dilde olmalı ve ehil ellerde hazırlanıp düzenlenmelidir. Muhteviyatında çelişki ve hata barındıran, anlaşılır olmayan, başka ülkelerden alıntılanarak uygulamaya konulmaya çalışıldığı halde ülke şartlarına uyum sağlamayan, teknik sıkıntılar içeren ve ucu açık ifadeler nedeniyle yoruma sebebiyet veren yasaların varlığı, sistemi hantallaştırmaktan öteye gitmemektedir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları bir devlet yönetim modelidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin en önemli ve en etkili bacaklarından olan yasama faaliyetleri bu noktada büyük önem arz etmektedir. Cumhuriyet Meclisi’nin denetim görevinin yanı sıra asli görevlerinden bir diğeri de yasama organı olması ve yasama faaliyetlerine yer vermesidir. Milletvekili seçilmem halinde pek tabii ki sorun teşkil eden birçok konuya duyarlılık göstereceğim gibi, bir hukukçu olarak önceliğim, komitelerde yer alıp, yasalara dokunarak yasama fonksiyonunun daha işlevsel hale getirilmesine katkı sağlamak yönünde olacaktır. Bununla birlikte, insan haklarına, çevreye, doğaya ve tüm canlılara saygılı, kadına karşı şiddetle mücadele eden, çocuk istismarını önleyen, engelli haklarına önem ve öncelik veren, madde bağımlılığı ile mücadelede fark yaratan, merkezi cezaevindeki tutuklu ve mahkumların topluma kazandırılmasına yönelik faaliyetlere zemin oluşturan, 21 yaş altı tutuklular için özel ıslahevleri oluşturulmasına katkı sağlayan, ekonomik yönden zayıf kesimi destekleyen, girişimcilere ve özellikle genç girişimcilere fayda getiren, hemşireler, itfaiye erleri, uzman askerler, gardiyanlar, polisler ve diğer meslek gruplarında yaşanan sorunlara, özlük hakları ve ödenekler konusunda yapılacak iyileştirmelerle ilgili çalışmalar yapan, iş sağlığı ve güvenliğine önem veren, yerli ve yabancı yatırımcının önünü açan, bürokratik engelleri kaldıran her projenin benim için önemli ve öncelikli olduğunu, seçilmem halinde tüm gücümle bu gibi konulara elimden gelen katkıyı sağlayacağımı belirtmek isterim.
Ekonomi ve çevresel yaşamla ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Covid sonrası dönemin ekonomik gelişim ve refah artışı odağında planlanması büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda sürdürülebilir ve güçlü bir ekonomik sürecin oluşması için güçlü bir planlama çerçevesinde ekonomik program çeşitliliği ile desteklenmelidir. Bu kapsamda Ekonomik İyileşme ve Gelişim Programları uygulamaya konularak yapısal kalkınma ve destek politikaları hayata geçirilmelidir. Bu noktada güçlü bileşenlere ihtiyaç duyulduğu ortadadır. Program; finansman, planlama ve uygulayıcılar ana ekseninde olursa fayda sağlar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında uygulama, planlama, fonlama ve izleme parametreleri kapsamında güçlü bir ekonomik işbirliği protokolünün hazırlanması öncelikli olmalıdır.
Parti programımız kapsamında dijitalleşme (E-dönüşüm) ve yeşil dönüşüme büyük önem verilmektedir. E-dönüşüm ve çevre dostu yeşil uygulamalar ile verimlilik artışı ve rekabet edilebilirlik güç kazanacaktır.
Kıbrıs sorununun nasıl çözüleceğini düşünüyorsunuz? Türkiye ile ilişkilerde nasıl bir yol izlenmeli?
Federasyon çözüm modeli ile bir sonuca varılamayacağı aşikardır. Kıbrıs Rum tarafının ada etrafındaki zenginliği ve adanın yönetimini bizlerle paylaşmak istemediği de uzun zamandan bu yana tecrübe edilen bir gerçektir. Bu noktada çözüm ancak KKTC’nin varlığının ve Kıbrıs Türklerinin kazanılmış haklarının tanınmasıyla mümkündür. Kıbrıs sorununda artık mevcut kalıpların dışına çıkılarak masaya alternatif çözüm önerileri konulması gerekmektedir. Kıbrıs Türk halkının adil ve üretken bir siyasal ve ekonomik yaşam sürebilmesinin önü ancak reformlarla açılacaktır. Sadece Kıbrıs sorunu bağlamında değil, diğer tüm alanlarda, uluslararası platformda Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını, uluslararası konjektür ve yaşanan gelişmelerle uyumlu şekilde geliştirilen proaktif yaklaşımlar çerçevesinde muhafaza etmek ve ileri noktalara taşımak gerekmektedir. Bunu hayata geçirirken uluslararası hukuk, demokrasi, laiklik, insan hak ve özgürlüklerini göz önünde bulunduran, uzlaşmacı bir anlayışla, diplomasinin tüm imkanlarından yararlanılmalıdır. Kıbrıs konusunun da dahil olduğu dış politikamıza ilişkin uluslararası platformlarda KKTC halkının sesinin duyurulması sağlanmalıdır. Kıbrıs adası etrafındaki hidrokarbon zenginliklerinin sadece Kıbrıslı Rumlara değil, aynı zamanda Kıbrıslı Türklere de ait olduğu bilinciyle hareket edilmelidir. Kıbrıs meselesi sadece kara parçası üzerindeki egemenlik mücadelesi değil, aynı zamanda denizlerimizdeki egemenlik ve ekonomik haklar mücadelesidir. Kıbrıs Türk halkı devlet sahibi bir halk olma olgusuna, değerlerine bağlılığı, mücadelesi, kararlılığı ve Anavatan Türkiye’nin değerli katkı ve fedakarlıkları ile gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zaman olduğu gibi bugün de her alanda güvencemiz ve destekçimizdir. Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamı bu noktada büyük önem arz etmektedir.
Seçmenlere iletmek istediğiniz mesajlar nelerdir?
Toplum nezdinde her geçen gün artan güven ve inançla tek başına iktidar olacağımız gün yakındır. Ülkedeki siyasi güven ve istikrar çok partili koalisyon hükümetlerinden ziyade, ancak Ulusal Birlik Partisi’nin tek başına iktidara gelmesiyle tesis edilebilir. Bu nedenle halkımıza çağrım, siyasi istikrar için 23 Ocak tarihinde sandıklara giderek oylarını kullanmalarıdır. Oy kullanmanın bir vatandaşlık görevi olduğu unutulmamalıdır. Oy kullanmak Anayasanın bizlere tanımış olduğu seçme ve seçilme hakkı kapsamında yer alan “seçme hakkı”nın bir gereğidir. Sandıklara gitmemek bir çözüm değildir. Bilakis sandığa atılmayan her oy, istemediğiniz bir yönetim şeklinin oluşmasına sağlanan bir katkı anlamına gelir. Oyunuzu kullanmamak başkalarının birilerine verdiği vekalet sonrasında oluşan meclis aritmetiğine ve sizleri meclis çatısı altında temsil edecek kişilere doğrudan razı gelmeniz ve sonrasında şikayet hakkınızın da ortadan kalkması demektir. Bu nedenle kendimize, çevremize, sevdiklerimize, geleceğimize ve ülkemize olan sevgi ve bağlılığımızdan UBP’yi hep birlikte iktidara taşımamız gerekmektedir. Yenilenme ve değişime açık olunması gereken bu süreçte yeni ve güçlü seslere kulak verip, halkın sesi ve temsilcisi olmak için çıktığımız bu yolda yeniliklere fırsat tanınmalıdır. Güzel günler yakındır, omuz omuza, ele ele, yürek yüreğe vererek hep birlikte başarabileceğimize olan inancım tamdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.