• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • Lefkoşa 14 °C
  • Mağusa 14 °C
  • Girne 16 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 14 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 2 °C

Afrin afra tafrası

Ediz TUNCEL

2000’li yılların başında AKP çiçeği burnunda bir parti olarak iktidara geldiğinde ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin en az elli sene önceden hazırlanmış olduğundan ve aslında hiç bitmeyecek bir proje olduğundan ve son elli yılda ABD’nin Güney Amerika’yı, Afrika’yı ve Ortadoğu’yu emperyalist emelleri uğruna nasıl dizayn ettiğinden haberi yoktu…
Nasıl olsundu ki!
Kendileri de çiçeği burnunda bir iktidar olarak yine ABD projesi olan Fetullah Gülen’in parmağının ucunda dönüyorlardı ve akılları sıra kendilerini BOP’un eşbaşkanı görüyorlardı, aynı zamanda Türkiye’yi tarikatların, cemaatların, aşiretlerin esiri etme, işgali altına alma, Atatürk’ün manevi değerlerini yıkma, kendilerine özgü bir model yaratma, bu süreci de din sömürüsü üzerine kurma derdindeydiler.
Ver gazı gitsin, tutan mı vardı!
Daha seksenli yılların ortalarında ilk kez Türkiye’ye yüksek öğrenim için gittiğimizde bile gözümüzün içine içine giriyorlardı, hem acitasyon hem de provokasyon yapıyorlar, fanatikçe örgütlenme,  kendilerini iyi, güzel Müslümanlar, kendilerinden olmayanları da gavur, dinsiz, imansız, cehennemlik olarak  gösterme derdindeydiler, Feto ise ruhani liderleriydi ve ona değil peygamber,  Allah gibi tapıyorlardı…
Bunlar sinsi sinsi Türkiye’nin her köşesine yayıla dursun, gün gele BOP işi ateşlendi ve tümü de ABD dizaynı olan terör örgütleri Irak ve Suriye’yi kasıp kavurmaya başladı, arkasından da ABD’nin aklına uyup da bunlara kapıları sonuna kadar açan, sorma gir hanına dönen Türkiye’yi vurmaya başladılar.
Gelsin bombalamalar, gitsin sabotajlar, patlasın hortlayasıca canlı bombalar, vursun PKK, vursun İŞİD,  ölsün masum insanlar…
Tam bir rezillikler süreci olan BOP sayesinde şeytanla yatağa girdiğini farketmeyen AKP iktidarı o kadar acemilikler yaptı ki, terör ve anarşi ortamı Türkiye’yi de feci şekilde hem içten hem de dıştan sardı, üstüne üstlük, AKP iktidarı ilahlaştırdığı, peygamber mertebesine yükselttiği Feto sayesinde kendi içinden nurtopu gibi bir de terör örgütü çıkarmayı becerdi…
Üstelik de ilk darbeyi kendisine vuracak, uzaktan kumandalı bir terör örgütü!
Bu arada, sürecin başına dönersek, ta Birinci Dünya Savaşı zamanından kalan ünlü Wilson prensipleri, ki Türkiye’nin doğusunda bir Kürdistan bir de Ermenistan devletçiğinin kurulmasını öngörüyordu,  1980’lerin başında yine ABD tarafından hortlatıldı ve bir ABD dizaynı olan PKK Türkiye’nin başına bela olarak sarıldı, Feto ile eş zamanlı ve eş güdümlü olarak Türkiye’yi iki koldan kafa kola aldılar.
Bir taraftan sessiz, sinsi ve derinden giden Fetoş harekatı Türkiye’yi baştan sona sardı, diğer taraftan da PKK  üstüne düşen görevi yerine getirdi, hedef şaşırttı…
Gel zaman git zaman iş büyüdü, gidişatın farkına varan ve ABD’in burnunun dibine kadar gireceğini gören Ruslar da Akdeniz’e indi, Suriye ile anlaşarak Suriye’nin Akdeniz sahillerinde dünyanın en büyük ve güçlü istihbarat üslerinden birini kurdu, ABD çıkarlarının gözüne mertek olarak battı.
Suriye’nin ve Irak’ın toprak bütünlüğünü ve rejimlerini darmadağın eden ABD, son kertede Türkiye’nin güney sınırında, Suriye’nin de kuzey sınırında kalacak şekilde bir hat üzerinde bir Kürt devletçiği oluşturmaya başladı. 
Önce Kuzey Irak’ta Barzani yönetimi bağımsızlık ilan etti, ama etmeden önce de Türkiye’nin güney doğusundaki ağırlığını kullanarak belli bölgelerde Kürtlerin Türkiye’deki rejim değişikliğine yol açacak olan ve başkana mutlak güç verecek olan başkanlık sistemi referandumunda AKP’yi destekledi.
Hemen arkasından da kendi bağımsızlığını ilan etti, bu al gülüm ver gülüm sürecinde kimse birkaç boş lakırdıdan öteye birşey diyemedi. 
Aynı süreçte sayısı yüzbini aşkın Kürt milis ABD tarafından silah altına alındı ve bu güç, gerilla-düzenli ordu karışımı bir orduya dönüştürüldü. 
ABD kontrolündeki bu güç, Barzani’nin kurduğu ABD uydusu devletçikten Hatay’a kadar bir hat üzerinde Suriye’nin kuzeyini işgal etti, Türkiye’nin ise güneyini tehdit altına aldı. 
İşte bu noktada 15 senedir Türkiye’yi  kıra döke, maddi ve manevi değerlerini mahvetme pahasına da olsa iktidar koltuğunda kalmayı başaran AKP iktidarı, uyanmaya başladı ve önce kendisine gaz veren, sonra da son kullanım tarihinin geldiğini açıkça belli eden ABD emperyalizmine karşı kıpırdandı.
AKP içinden çıkan entrikacıların kumpaslarıyla darmadağın edilen Türk ordusuna sarıldı ve hem kendi geleceğini kurtarmak, hem de Türkiye’nin içine düşürüldüğü çıkmazı hazırlayan oyunu bozmak için harekete geçti.
Böylece Türk ordusu Afrin’e girdi ve ABD kontrolündeki Kürt güçlerini ikiye böldü, hedeflerini şaşırttı, cephelerini genişletti.
ABD’ye ise “seninle buraya kadar, yeter senin maskaran olduğumuz, bundan sonra kendi çıkarlarımıza bakacağız, gerekirse kendimize yeni müttefikler bulacağız, bu da elbette Rusya olacaktır” mesajını verdi.
ABD uydusu olmayı marifet sayan ve son kırk senedir ABD çıkarları uğruna tepe tepe harcanan Kürtler ise köşeye sıkışınca, interneti eli silahlı, sırtı kamuflajlı genç Kürt kızlarının görüntüleriyle doldurarak “işte bizim güzeller güzeli kızlarımız bile bağımsızlık ve özgürlük için savaşıyor, canını veriyor, bize sempati duy ey dünya” mesajını vererek, propaganda zemininde bu savaşta taraftarlarını artırmaya çalışıyor, elbette ABD menşeili propaganda uzmanları sayesinde…
Askeri elbise giyip de eline silah alan çocuk yaştaki kızlar kurbanlık koyun gibi ölmeye ve öldürülmeye giderken erkek müsveddelerinin de etek giyerek hangi deliklerde saklandıklarını, sıkıya girince ayakları kıçlarına vura vura nasıl kaçtıklarını soran yok, gösteren yok,  ne hikmetse…
Neyse, gelelim saadete.
Tam ABD istediğini yapmışken ve son noktayı koyacakken, Afrin’e dalıp da planlarını bozan, en azından geciktiren Türkiye için artık ok yaydan çıktı.
Bir başka ülkenin topraklarına ordusuyla giren Türkiye, hangi sebeple girmiş olursa olsun, artık resmen savaşa girmiş durumdadır ve sonuna kadar da gitmek zorundadır. 
Aksi takdirde Türkiye’nin güneyinde boydan boya uzanan tehdit, iyice gücünü artırdığında, ki ABD desteğiyle bu gücün artacağı ve fırsatı bulur bulmaz Türkiye sınırlarından içeriye doğru saldıracağı da kesindir, Türkiye için sonun başlangıcı da gelecektir ve çatır çatır bölünmeye doğru gidecektir. 
Aklını başına toplayıp da son bir gayretle oyunu bozan AKP iktidarı, bu andan sonra tek birşey yapmalıdır, savaş gücünü Suriye ve Rusya ile birleştirmeli ve kendi sınırlarını korumak, ABD uzantılı dış tehditleri de durdurmak için ABD güdümlü terör ve anarşi odaklarını ezmelidir. 
Tek başına ve sadece özgür Suriye ordusu denen ve baldırı çıplak çapulcular ve kiralık katiller sürüsünden oluşan güruha bel bağlayarak ABD emperyalizmine karşı çıkarsa, kazanma şansı sıfırdır, kocaman bir sıfır!
ABD emperyalizminin kuklası pozisyonunda kendini bir halt sanan PKK-PYD güçleri istemeden de olsa Türkiye ve Suriye-Rusya ikilisi arasında bir kıskaca girmiştir.
Bu üçlünün yapacağı güç birliği, beklenenden çok daha kısa sürede ABD’nin kuklalarını hezimete uğratabilr ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin de sonunu getirebilir.
Eğer güç birliği yapılmazsa ve sidik yarışına devam edilirse, olacak olan Türkiye ve Suriye-Rusya ikilisinin beklenenden çok daha uzun sürecek kanlı bir savaşa sürüklenmesidir.
ABD’nin istediği de tam da budur, böylece bulanık suda istediği gibi balık avlamaya devam edecek, Rusya ve Türkiye’yi sürekli tedirgin edecek, ipler ve kozlar kendi eline geçene kadar bu kaos ve terör ortamını kendi çıkarları doğrultusunda beslemeye devam edecek…
AKP iktidarı son kullanım tarihini uzatmak için ilk adımı attı, doğru da yaptı, şimdi sıra, Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun kaderini değiştirmek için gereken adımları atmaya geldi…
Göreceğiz bakalım, ordu üzerinden siyasi prim elde edilmesi için mi bu adım atıldı, yoksa gerçekten İstanbul’un doğusunda bitmeyen büyük oyunu bozmak için mi insiyatif alındı…
Umalım ki Afrin harekatı ikinci sebepten dolayıdır ve Afrin harekatı BOP’un yokedilişinin, ABD emperyalizminin bölgeden defedilişinin temel basamağı da olur. 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları