BBC Türkçe’nin haberine göre AİHM’in Türkiye’ye yönelik kararları, tecavüze uğrayan N.Ç. adlı bir çocuğun ‘insanlık dışı muameleye maruz bırakılması’, Balyoz davasında cezaevine giren Koramiral Kadir Sağdıç’ın ‘özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edilmesi’ ve Avukat Ramazan Demir’in Silivri’de tutuklu olduğu dönemde ‘kendini savunacak bilgiye erişim hakkının ihlali’ nedeniyle yapılan başvuruların sonucunda geldi.
12 yaşındayken iki kadının kendisini fuhuşa zorlamasının ardından N.Ç., 2003 yılında iki kadın ve kendisiyle birlikte olan erkekler hakkında şikayetçi oldu. 27 kişi tutuklandı ve 28 kişi hakkında 15 yaşın altında bir kıza tecavüz etmek, alıkoymak ve fuhuşa aracılık etmek gibi suçlamalar içeren bir iddianame hazırlandı.
23 Şubat 2003’te görülen halka kapalı duruşmanın çıkışında sanıklar N.Ç. ve avukatlarına saldırdı, avukatların koruma talebi karşılıksız bırakıldı.
Aynı yılın haziran ayına kadar tüm sanıklar serbest bırakıldı.
2010 yılında görülen 35. duruşmada iki sanık hariç herkese alt sınırdan ceza verildi.
Kanıtları inceleyen AİHM, N.Ç.’ye 8 Ocak 2003’ten 12 Mayıs 2004’e kadar bir sosyal görevli, psikolog veya uzman tarafından destek verilmediğini ve ‘mağdurun gerekli yardıma erişemediğine’ karar verdi.
N.Ç.’nin duruşmalarda kendisine tecavüz etmekle suçlanan çok sayıda kişinin karşısında oturtulmasının ve cinsel ilişkilere dair çok detaylı sorular sorulmasının N.Ç. için ‘son derece travmatik ve davanın seyri açısından da gereksiz olduğunu’ belirten AİHM, dava kamuya kapalı bir şekilde görülse de başvurucunun ‘onurunun zarar gördüğünü, özel hayatının ihlal edildiğini’ belirtti.
’10 tıbbi muayene gereksizdi’
AİHM ayrıca N.Ç.’nin ’10 defa tıbbi muayeneye sokulmasının gereksiz olduğunu, bu muayenelerin bir kısmının son derece rahatsız edici olduğunu ve mağdurun fiziksel ve psikolojik bütünlüğüne müdahale anlamına geldiğine’ hükmetti.
AİHM N.Ç.’nin sanıkların saldırılarından korunmamasını ve sanıklara alt sınırdan ceza verilmesini de eleştirdi.
2011 yılında N.Ç.’nin yaptığı başvuruyu bugün karara bağlayan AİHM, Türkiye’deki yargı sürecinin 11 yıl sürmesinin de uzun olduğunu vurguladı.
AİHM bütün bunları dikkate alarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü ve 8’inci maddelerinin ihlal edildiğine hükmetti ve Türkiye’yi 25 bin avro (214 bin 273 TL) manevi tazminat ve üç bin avroluk (25 bin 716 TL) mahkeme giderlerini ödemeye mahkum etti.
3’üncü madde işkence, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleyi yasaklarken 8’inci madde de özel hayatın gizliliğini koruyor.
‘Yeni Şafak, Taraf’ın yaptığı sorumlu gazetecilik değildi’
Bir diğer duruşmada ise Koramiral Kadir Sağdıç’ın başvurusu karara bağlandı.
AİHM, 2009 yılında Yeni Şafak ve Taraf gazetelerinde Sağdıç’ın ‘Kafes darbe planının’ arkasındaki kişilerden biri olarak gösterildiğini, Sağdıç’ın iki gazeteye karşı başlattığı hukuki süreçlerin ise yerel mahkemeler tarafından reddedildiğini, son olarak Anayasa Mahkemesi’nin de Nisan 2015’te hak ihlali olmadığına dair karar verdiğini hatırlattıktan sonra şöyle devam etti: “TSK’de üst düzey bir koramiral olması nedeniyle Sağdıç’a yöneltilebilecek eleştirilerin sınırı sıradan bir insana yönetilebilecek eleştirilerin üzerinde olsa da, bir kamu görevlisi olması yüzünden, bir siyasetçiye yönetilebilecek eleştiriler kadar da yüksek değildir.
Sağdıç’ın fotoğraflarını yayınlayan gazeteciler bilgilerini, gerçekliği kanıtlanmamış dökümanlardan edindi. AİHM, o dönemde gazetecilerin kendi araştırmalarını yapmadan yalnızca bu bilgilere güvenmesinin geçerli bir nedeninin olmadığı fikrinde.
Gazeteciler o dönemde gizli olan bu bilgileri yayınlayarak soruşturma sürecinin gizliliğini ihlal ettiklerini biliyor olmalıydı.
AİHM yerel mahkemelerin, başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkı ile basın özgürlüğü arasında doğru dengeyi kuramadığı görüşünde. Söz konusu haberler sorumlu gazetecilik standartlarıyla uyuşmuyor.”
AİHM, Sağdıç’a iki bin avro (17 bin 143 TL) manevi tazminat ve iki bin avro mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. İki AİHM yargıcının karara itiraz etmesi nedeniyle karar oy çokluğuyla alındı.
‘Cezaevinde hak ihlali’
Türkiye’nin hak ihlali yaptığına hükmedilen bir diğer dava ise Avukat Ramazan Demir’in başvurusu sonucu görüldü.
Demir, 2016’da Silivri Cezaevi’nde tutulurken AİHM, AYM ve Resmi Gazete’nin internet sitelerine girerek hem kendi savunmasını hazırlamak, hem de müvekkillerinin davalarını takip etmek için başvuru yapmıştı.
AİHM cezaevlerinde internete erişimin kısıtlanmasının AİHS’i ihlal etmediğini fakat Demir’in ‘yalnızca hukuki bilgilerin olduğu; bu bilgileri başka bir şekilde edinmenin mümkün olmadığı ve ikisi Türk devletine biri de uluslararası bir kuruma ait olan bu sitelere erişimin engellenmesinin hak ihlali olduğuna’ karar verdi.
AİHM hem cezaevi idaresinin hem de Türk mahkemelerinin, Demir’in bu talebinin engellenmesine dair geçerli bir gerekçe sunamadığını da ekledi ve Türkiye’yi bin 500 avro (12 bin 854 TL) manevi tazminat, iki bin avro da mahkeme ücreti ödemeye mahkum etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.