• BIST 9916.22
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 10 °C
  • Mağusa 10 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 9 °C
  • İskele 10 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 7 °C

Akansoy: Vatandaşlık mı? Siyasi avantaj mı ?

Başbakan Yardımcısı Denktaş'ın açıklamalarıyla yeniden gündeme gelen "Vatandaşlık" konusuna CTP Milletvekili Akansoy tepki gösterdi.
Akansoy: Vatandaşlık mı? Siyasi avantaj mı ?

Akansoy: Vatandaşlık konusunda  Türkiye tarafından bize çok büyük baskı yapıldı. Biz de o dönemde beyaz kimlik konusunu öne çıkardık.Denktaş, 'Hak edenlere vereceğiz'diyor. Aslına bakarsanız bu söylem, insanlara umut vermektir. Bu ülkede yaşayanlar yasal mevzuatı biliyorlar. TC Büyükelçiliği de çok iyi biliyor. TC Yardım Heyeti de çok iyi biliyor

"Serdar Denktaş'ın kullandığı  'Hak edene veririz'in kriteri nedir? Bunu açıklayın. Önce biz bilelim, müzakere masası da bilsin. Popülist söylemlerle değil, ayakları yere basan söylemlerle siyaset yapmak lazım ki insanlara boşuna umut verilmesin"

Akansoy, amacın vatandaşlık verilmesi planlanan kişileri siyasi bir unsur olarak kullanmak olduğunu da savunarak,  bunun avantajlarını  çok kullanan  bir kesimin varlığından sözetti

Deniz ABİDİN

CTP-BG Milletvekili Asım Akansoy, hayatın her alanında sistemsizliğin hakim olduğunu belirterek, sistemin herkesin kabul edeceği bir standarta kavuşmamasının sistemsizliği yarattığını söyledi,Akansoy,  "Sürekli aynı kısır döngü içinde dönüp dolanıyoruz"dedi. Akansoy, UBP-DP hükümetinin  kurulma gerekçesinin özelleştirmeleri gerçekleştirmek ve Kıbrıs konusundaki süreci etkilemek olduğunu kaydetti.

Akansoy, özelleştirmenin peşkeşe yol açacağı yönündeki endişelerin haklı endişeler olduğunu söyledi. Akansoy, Ercan konusunu örnek göstererek, ülkede stratejik alanların özelleştirilmesine karşı olduklarını ifade etti. Akansoy, özellikle elektriğin özelleştirilmesine şiddetle karşı olduğunu ifade etti. UBP'nin öngördüğü özelleştirme modelini kabul edilemez olduğunu belirten Akansoy, bugün öngörülenin mali protokolün imzalanması ve hayata geçmesi açısından irade beyanı olduğunu kaydetti.

"Salla külahı ye pilavı hükümeti"    

Akansoy şunları söyledi, "Çok ciddi planlama ve hedef görmüyorum. İcraat hükümetinden bahsediliyor. Neyin icraatı olduğuna bakmak lazım. Bu mali protokolde planlanan adımların atılmasıdır. 27 sayı ile bu adımları atabilme ihtimali çok zayıftır. Aslına bakarsanız bu hükümet salla külahı ye pilavı hükümetidir. Bu hükümetin herhangi bir icraat yapabilme ihtimali yoktur. Kıbrıslı Türklere zaman kaybettirecek bir hükümettir. Yapacakları çok nettir. AK Parti bürokrasisinin kendilerine dayattığı tüm adımları hayata geçirecekler. Yani, bu hükümetin Kıbrıs Türk halkının  siyasi iradesi üzerine kurulduğunu söylemek mümkün değil. Dolayısıyla CTP, AK Parti bürokrasisine nasıl ki hayır dedi, biz halkımıza verdiğimiz sözleri yerine getireceğiz dedi, bizim demokratik yapımız geleneğimiz, kültürümüz budur dedi, bunlar da tam tersini söylediler. Bu nedenle AK Parti de daha kolaya kaçtı. Bu süreçte bu hükümetin kurulmasına yeşil ışık yaktı"

"Denktaş orada sadece Başbakan Yardımcısı sıfatıyla oturmuyor"

Akansoy, UBP-DP hükümetinin kendi içinde risk barındıran  bir hükümet olduğuna işaret ederek, bağımsız milletvekillerinin kendi beklentisinin karşılanmaması durumunda mutlaka seslerini yükselteceklerini kaydetti. Akansoy, "Böyle bir durumda Meclis komiteleri toplansa ne olur? Toplanmasa ne olur?" diye sorarak, bu hükümetin yeni yasa yapma ve ekonomi, sosyal ve siyasal anlamda yapılandırma  gibi bir derdi olmadığını kaydetti. Akansoy, yasamanın gücünü çok fazla topluma yansıtma gibi bir durumu düşünmediğini belirterek, Koalisyonun iki Başbakan'ın olan bir hükümet olduğunu savundu.

Akansoy şöyle devam etti, "Bir tanesi Denktaş, bir diğeri de Özgürgün. Sayın Denktaş orada kesinlikle Maliye Bakanı  sıfatıyla oturmaz. Sayın Denktaş'ın açıklamalarına dikkat ederseniz, Kıbrıs sorunundan birçok alana söylemler var. Halbuki kendisi normal şartlarda Maliye Bakanı'dır. Bir ülkenin Maliye Bakanı alanıyla ilgili ne kadar konuşursa, o kadar konuşması gerekiyor. Bu hükümet 3 milletvekili ile eş başkanlığı elde etmiş bir yapıdır. Bu durumu herhalde UBP'li milletvekilleri  ve UBP tabanı hazmetmiştir  diye düşünüyorum"

"Türkiye tarafından bize çok büyük baskı yapıldı"

Akansoy, Serdar Denktaş'ın vatandaşlık verilmesi konusunda yaptığı açıklamayı da değerlendirdi. Akansoy, vatandaşlık konusunun tüm kesimleri ilgilendirdiğine dikkat çekerek, kendilerinin de CTP olarak hükümette oldukları dönemde  bu anlamda ciddi emek sarf ettiklerini söyledi. Hükümetteyken belli bir düzenlemeyle vatandaşlık verdiklerini anımsatan Akansoy, son dönemde 26 bin kişinin vatandaşlıkla ilişkilendirildiğini belirtti. Akansoy,  şu andaki İçişleri Bakanı'nın 5 yıl ardıl çalışma izni olan herhangi bir kişiye vatandaşlık verebilecek yetkiye yasal olarak sahip olduğunu söyledi. Akansoy, "Ortalama olarak her ailenin 4 kişiden oluştuğunu düşünürsek, çünkü bir kişiye verdiğiniz zaman o kişinin eşine ve çocuklarına da vatandaşlık verirsiniz. İşte o zaman bu rakam 35 bini buluyor. Gerçek rakam budur. Vatandaşlık konusunda  Türkiye tarafından bize çok büyük baskı yapıldı. Biz de o dönemde beyaz kimlik konusunu öne çıkarttık. 'Hak edenlere vereceğiz'deniliyor. Aslına bakarsanız bu söylem, insanlara umut vermektir. Bu ülkede yaşayanlar yasal mevzuatı biliyorlar. TC Büyükelçiliği de çok iyi biliyor. TC Yardım Heyeti de çok iyi biliyor. 5 yılı dolduranı yönlendiriyorlar. Onlar da bizim kapımıza geliyorlar. Biz diyoruz ki, 5 yıl 6 yıl meselesi değil. 6 yılda beyaz kimlik veriyoruz. 12 yılda da vatandaşlık veriyoruz. Şu anda bizim uyguladığımız prosedür budur dedik. Şimdi yeni bir hükümet oluştu ve Serdar Denktaş diyor ki, 'Hak edene veririz'...Biz de soruyoruz, Bunun kriteri nedir? Bunu açıklayın. Önce biz bilelim, müzakere masası da bilsin. Popülist söylemlerle değil, ayakları yere basan söylemlerle siyaset yapmak lazım ki insanlara boşuna umut verilmemeli. Bizim yaptığımız uygulamada da ayda 150 civarında kişi vatandaşlık alıyordu. Şu anda 12 yılını dolduran ve evlilikten hak kazanan insanları hesapladığımızda ayda 150 kişiye tekabül ediyor. İşleyen bir sistem hali hazırda var. Ama deniliyor ki biz Kıbrıs sorununun çözülmesini bekleyemeyiz, vereceğiz"

"Amaç kişileri siyasi unsur olarak kullanmak"

Akansoy, amacın vatandaşlık verilmesi planlanan kişileri siyasi bir unsur olarak kullanmak olduğunu söyleyerek, bunun avantajlarını  kulislerde çok kullanan  bir kesim olduğunu vurguladı. Akansoy, bir diğer amacın ise, Türkiye'deki sarayın bu yöndeki yaklaşımını tatmin etmeye dönük sağ siyasilerin klasik yaklaşımları olduğunu kaydetti.

"Kaygı duymamak elde değil"

Akansoy, Türkiye'de yaşanan gelişmeleri kaygıyla izlendiğini anlatarak , Türkiye'yi çok önemli gelişmelerin arifesinde olan bir ülke olarak değerlendirdi. "Demokratik güçler kendi değerlerini koruyarak bu işten ya galip çıkacaklar  ya da geriye gidiş olacak"diyen Akansoy, geriye gidişin olacağını, Türkiye'de kolay kolay öngörülen düzeni kabul edecek bir muhalefetin olduğunu düşünmediğini kaydetti. Türkiye'de büyük bir dinanizm, büyük bir işçi hareketi olduğunu ifade eden Akansoy, bunun önemli olduğunu, AK Parti'nin Türkiye'yi kendi idealleri doğrultusunda çalışmaları ileriye taşımakta olduğunu söyledi. Akansoy, "AK Parti kendi idealleri çerçevesinde yeni bir Türkiye yaratmaya çalışıyor. Bir ülkede bir iktidar başa gelir, uygulamaları hayata geçirir, ancak bir toplumsal dönüşüm söz konusuysa kültürel olgulara bakmak lazım. Türkiye'de kültürel dönüşüm söz konusu. Türkiye ile ilgili kaygı duymamak elde değil" diye konuştu.

"Parmağımızın arkasına saklanmayacağız"

Akansoy, AK Parti hükümetinin Türkiye'de uyguladığı siyaseti, Kuzey Kıbrıs'ta da uygulamak istediğini belirterek, "Türkiye'de sokakta yürüyemezsiniz. Ülkenin dört bir tarafı inşaat halinde. Bir Avrupa'ya gitseniz bir istikrar bir sistem görürsünüz. Ancak, özellikle İstanbul sürekli bir değişim halinde. İnşaat üzerine bir ekonomik gelişme modeli burada da öngörülen bir modeldir. İmar adaleti bizim için çok önmlidir"dedi. Akansoy, kendine bağlı bir sermaye yapısı geliştirip, onun üzerinden bir şekillenmeye olanak tanındığını anlatarak, Kuzey Kıbrıs'ta da yapılmak istenenin aynı şey olduğunu söyledi.

"İnanıyorum ki bu ekip iyi bir sonuç üretecektir"

Türkiye'nin AB ile vize konusunun masadan kalktığına vurgu yapan Akansoy,  bu aşamadan sonra AB ile  çatışma döneminin başlayacağını söyledi. Akansoy, Güney Kıbrıs'ta yapılacak olan seçime  de değinerek, DİSİ'nin gücünü koruduğunu, AKEL'de bir düşüş olduğunu, AKEL'in Kıbrıs  sorununu kendi tekelinde tutan bir parti olduğunu, ancak müzakere masasında bugün Anastasiadis'in oturduğunu söyledi. Akansoy, Kıbrıs sorununda Anastasiadis'e yüzde 40 oranında bir güvenin varlığına  işaret ederek , Rum müzakereci Mavroyannis'in de süreci çok iyi tanımlayan yaklaşımları olduğunu kaydetti. "Mavroyannis birbirine güvenen bir ekipten bahsediyor"diyen Akansoy, Mayıs ayına kadar müzakerecilerin tüm süreci tamamlayacağının ifade edildiğini belirtti. Akansoy, "İnanıyorum ki bu ekip iyi bir sonuç üretecektir. Süreç referandumu getirecektir. Masa daha da zor bir hal alacak. Çünkü kritik noktalarda kritik kararlar üretilecek. O zaman siyasilerin karar üretme zamanıdır. Biz CTP olarak sonuna kadar bu süreci destekliyoruz" diye konuştu. Akansoy, Kıbrıs sorununda sürecin berhava olmaması için parti olarak ellerinden gelen tüm hassasiyeti göstereceklerini kaydetti.

"Başbakanın açıklamasını garipsedim"

Akansoy şunları söyledi,  "Başbakanın açıklamasını garipsedim. Müzakere sürecinde kendilerine danışılıyor. Masayı berhava edecek bir şekilde Dışişleri Bakanını oraya göndermek nasıl bir aklın ürünüdür? Bunu değerlendirmekte fayda var. Bu masayı dağıtacak provakitif bir yaklaşımdır. Vatandaşlıklar gibi... Masaya Dışişleri Bakanını oturtmak gibi. 40 yıldır süren. Sayın Denktaş'ın bile oturtmayı beceremediği gibi bir durumda şu anda bu şekilde kendi kendimize söylenerek bu işi yapmak çok da siyaseten iyi niyetle okunmaz" Akansoy, Kıbrıs müzakerelerinde Cumhurbaşkanına ve Nami'ye güveninin tam olduğunu belirterek, bazı kişilerin bu sürecin başarıyla sonuçlanmasını engelleme yönünde içte ve dışta  ciddi çabaları olacağını düşündüğünü söyledi. Akansoy, burada kastının TC Devleti olmadığını belirterek, TC içinde de farklı güç odaklarının bazı işler tezgahladıklarını düşündüğünü dile getirdi. Akansoy, Kıbrıs sorununda referanduma gidilmesi durumunda bu güçlerin olumsuz sonuç çıkması yönünde çaba harcayacaklarını kaydetti.

"Cumhurbaşkanı yüzünü topluma dönmelidir"

Akansoy, "Halbuki barış dediğimiz şey günün sonunda halkların gerçekleştireceği birşeydir. Bu noktadan itibaren artık Cumhurbaşkanı da yüzünü topluma dönmelidir. İçerde kararlın adımlarla bir süreç ileriye taşınmaya çalışılıyor ama sokak diye birşey vardır. Sokağa inilmesi lazım. Köylere gidilmesi lazım. Medyanın çok iyi kullanılması lazım. Ama herşey de Cumhurbaşkanına indirgenecek bir mesele de değil. Kıbrıs'ta çözüm isteyen yüzler, binler ve onbinler vardır. Bu onbinlerin de artık bu sürece sahip çıkması lazım. Sahip çıkarak herkes gereğini yapması lazım. 2004 yılı çok eski değil. Müthiş bir hafıza ve birikim var. Dolayısıyla bunları hatırlayarak herkes sürece sahip çıkacak şekilde adım atmaya başlamalıdır. Zaman budur"

"CTP Özeleştirisini yapmalı yapıyor da"

Asım Akansoy açıklamalarının sonunda, CTP'nin öz eleştiri yapması gerekliliğine de katıldığını ifade ederek, "Elbette CTP öz eleştiri yapacak. Bugün ilçelerde toplantılar yapılıyor. Bunlar konuşuluyor. Bunun hiçbir zararı yoktur, aksine faydası vardır. Bu noktada bir sıkıntı olmuşsa yeniden bir yol haritası çizilebilir. Parmağımızın arkasına saklanmadan yolumuzu yürümeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

kaynak: yenibakışgazetesi

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler