• BIST 9395.58
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • Lefkoşa 15 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 20 °C
  • Güzelyurt 15 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 9 °C

Akıncı: Haklarımızı alma mücadelesinden vazgeçmeyiz

Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı BRT’de yayınlanan Seçim 2020 programında Levent Kutay, Damla Soyalp ve Aziz Karaaziz’in sorularını cevapladı.
Akıncı: Haklarımızı alma mücadelesinden vazgeçmeyiz

“Öteden beri seslendirdiğim tezim, her şeyi çözüm sonrasına erteleme lüksüne sahip
olmadığımız, hem çözüm için hem de ekonomi ve demokrasimizi geliştirmek için eş
zamanlı olarak çalışmamız gerektiği şeklindedir. Rum tarafının 1963’ten beri gasp ettiği
haklarımızı onlara hediye etmememiz, haklarımıza sahip çıkma mücadelemizi
sürdürmemiz lazım”
“Federasyonun siyaseten eşit, iki kurucu devletli olduğu unutturulmaya çalışılıyor. Kurucu
devletimizin ayrı polisi, mahkemesi, kendi kurumları olacak. Merkezi federal yönetimde
dış politika, güvenlik ve savunma konularında iki başkanın ortak kararıyla adım
atılabilecek. BM’de, AB’de iki ayrı oy olmayacak, iki tarafın kararıyla oy doğrultusu ortak
kararla belirlenecek”
“BRT yönetimi seçim sürecinde demokratik anlamda sınıfta kaldı. BRT’nin haber verme
anlayışından tutun da belli amaçla hazırlanan anketleri yapanları ekranlara çıkarıp,
mevcut Cumhurbaşkanı aleyhine belli bir adayı öne çıkarması, BRT’nin demokratik
performansını yerlerde sürünür hale getirdi. Böyle bir BRT yönetimine çalışanlar da,
halkımız da layık değildir. BRT yönetimi bir an önce silkinip kendine gelmeli”


Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı BRT’de yayınlanan Seçim 2020
programında Levent Kutay, Damla Soyalp ve Aziz Karaaziz’in sorularını cevapladı.
Bazı adayların seçim propagandalarında seslendirdiği iki devletli çözüm ve konfederasyon
seçeneğinin gerçekte var olmadığını vurgulayan Akıncı, “Bunlar iddia edildiği gibi yeni bir fikir değil.
Daha önce de denendi ve federasyona dönüldü. Rahmetli Denktaş zamanında iki devlet ve
konfederasyon fikri çok gündeme getirildi. Olmayacak bir duaya amin diyerek, görünür gelecekte
mümkün olmayanların peşinden gitmek, en çok statükonun bedelini en ağır şekilde ödeyen Kıbrıs
Türk halkına zarar verir” dedi.
İki eşit kurucu devletin oluşturacağı, egemenliğin iki toplumdan neşet edeceği federal çözümün
gerçekleşmesi için mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bunu zorlayıp
haklarımızı almanın mücadelesini vermemiz gerekiyor. 5’li gayri resmi toplantıda birileri gidip ‘biz
artık federasyon istemeyiz, bizi tanıyın öyle konuşalım’ derse, Kıbrıs Türk halkı bu koşullarda kendi
özgün bağımsız kimliğinden çok farklı bir yöne gider. Alt yönetim algısı pekişir. Ben bunu istemem.
Rum tarafının azınlığı olmayı, Türkiye ile bu kadar bağımlılık içinde bir alt yönetim gibi algılanmayı
hangi partiden olursa olsun hiçbir yurttaşımızın da istemediğini biliyorum. Parti rozetlerinden
bağımsız olarak toplumumuzun büyük çoğunluğu bu düşüncededir” dedi.
KIBRIS TÜRK HALKI KENDİ KURUMLARINDA SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR”
“Kıbrıs Türk halkı kendi özgün kimliğini korumak istiyor, kendi kurumlarında söz sahibi olmak
istiyor, Türkiye ile kardeşlik ilişkisi kurmak istiyor, demokratik laik yaşam tarzının değişmesini
istemiyor” şeklinde konuşan Akıncı, “Bugün içinde bulunulan koşullarda benim aday olmama hakkım
yoktu. Aday olmasam seslendirdiğim düşünceleri duyguları paylaşan on binlerce insan adaysız
kalırdı. Kişisel geleceğimle ilgili hiçbir hesabım yoktur; adaylık gerekçem toplumumuzun geleceğine
ilişkin kaygıları aşmak, hedefleri ve beklentilerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaktır” dedi.
“Rum tarafında ne değişti ki federal çözüme evet diyebilecekler” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı
Akıncı, “Hayatta hiçbir şey durağan değildir. Güneyde her şey değişti bizimle hemen çözüm yapmaya
hazır bir kitle var demiyorum. Ancak onlar da çözümsüzlüğün ne demek olduğunu anlamaya
başladılar. Doğu Akdeniz’deki doğalgaz olayıyla ilgili olarak şunu anlamaya başladılar ki, bizimle

anlaşıp uzlaşmazlarsa bu gazı yüzeye çıkarıp gelir elde edemeyecekler. Kuzey Kıbrıs’taki
değişimlerden kendilerinin de zarar göreceklerini idrak etmeye başlayanların sayısı artıyor” cevabını
verdi.
“BUNDAN SONRASI, İRADE ve KARARLILIK SERGİLENMESİ GEREKEN YENİ BİR

SÜREÇTİR”

Berlin’deki toplantıda Rum liderde öncesine göre bazı değişikliklerin de görüldüğünü ifade eden
Akıncı, “Berlin’e gidene kadar 30 Haziran 2017 tarihli Guterres belgesini ‘4 Temmuz tarihlidir’
iddiasıyla bir bulanıklık yaratmaya çalıştı. Berlin’e geldiğinde BM Genel Sekreter huzurunda 30
Haziran’ın tek belge olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bu defaki sürecin eskilerinden farklı olarak
ucunun açık olmayacağını, stratejik bir anlaşma hedefiyle çözümün aciliyeti prensibi ile sonuç odaklı
yapılacağını Rum lider de kabul etti, tüm bunlara evet dedi” şeklinde konuştu. Yeni sürece ilişkin bu
temel prensiplerin BM Güvenlik Konseyi kararlarına, BM Genel Sekreteri Guterres’in raporlarına ve
Berlin açıklamasına girdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Eskisi gibi ara bölgede konuların
etrafında dönme dönemi kapandı. Belirli noktalardaki ayrılıklar netleşti. Uzun uzun konuşma dönemi
bitti” dedi.

“DOĞRU SİYASETTEN CAYMADAN, YALPALAMADAN HAK MÜCADELESİNİ

SÜRDÜRMELİYİZ”

Doğu Akdeniz’de yaşananların ve kuzey Kıbrıs’ta meydana gelen gelişmelerin Rumları da rahatsız
edeceğini görenlerin sayısı artıyor. Bu yeterli mi?” diye soran Akıncı, “Hayır bu tek başına yeterli
değil. Ama biz Rumların kendi dönüşümlerini tamamlamasını beklemek zorunda değiliz; biz doğru
siyasetten caymadan, yalpalamadan kararlılıkla haklarımıza sahip çıkma mücadelesini doğru
zeminde sürdürmeliyiz. Rum tarafında ne olursa olsun, biz kendi doğru tezlerimizden
vazgeçmemeliyiz. Ben buna inanıyorum” şeklinde konuştu.
“FEDERAL ÇÖZÜM BAŞARILAMAZSA SONRASI ÇOK DAHA ZOR OLACAKTIR”
Gazetecinin, Crans Montana sonrasındaki “Bizim neslin son denemesi” sözlerinden pişman olup
olmadığını sorması üzerine Akıncı, “Pişman değilim çünkü gerçeğin ifadesiydi ve şu anda da aynı
gerçeğin ifadesidir. Anastasiadis ile aynı kuşağız. O gün bir uyarı yaptım. Bugün de yapıyorum. Bizim
kuşağın denemesi bugün de devam ediyor. Seçimden sonra BM Genel Sekreteri toplantı çağrısı
yapacak ve bunu başarmak için yine çalışacağız. Federal çözüm başarılamazsa sonrası çok daha zor
olacaktır. Geçen zaman çözüme değil, bölünmenin pekişmesine katkı yapıyor. Bunun uyarısını
yaptım. Pişmanlık duyacağım değil kesinlikle inandığım bir sözdür ve bizim neslin bunu başarması
gerektiğine inanmaya devam ediyorum” dedi.
“HİÇBİR ŞEYİ ÇÖZÜMDEN SONRAYA ERTELEMEDEN KARARLILIKLA ÇALIŞMALIYIZ”
“Yeni bir başarısızlık bizi nereye götürür?” sorusuna verdiği cevapta Akıncı şöyle dedi:
“Öteden beri seslendirdiğim tezim, her şeyi çözüm sonrasına erteleme lüksüne sahip olmadığımız,
hem çözüm için hem de ekonomi ve demokrasimizi geliştirmek için eş zamanlı olarak çalışmamız
gerektiği şeklindedir. Çözüm odaklı siyasetten asla vazgeçmemeli, çözümü zorlamalıyız. Rum
tarafının 1963’ten beri gasp ettiği haklarımızı hediye etmememiz ve haklarımıza sahip çıkma
mücadelemizi sürdürmemiz lazım. Şu an tanınmasa da KKTC’ye sahibiz. Bu devletin ekonomisi ve
demokrasisi ile daha iyiye daha güzele gitmesi için bıkıp usanmadan çalışmalıyız. Ekonomiden
çevreye, eğitimden sağlığa pek çok sorunumuz var. Tüm bunların üstesinden gelmeyi çözümden
sonra güllük gülistanlık olacak diyerek erteleyemeyiz. Haklarımızı teslim etmemek için çözüm için
mücadele edeceğiz, yanı sıra kamu reformundan eğitim kalitesini artırmaya kadar tüm sorunları
aşmak için de eş zamanlı olarak bıkıp usanmadan çalışacağız”.
Akıncı, “Ya gerçekçi bir çerçevede federal çözümü zorlayacağız, ya da alt yönetim algısı giderek
daha da artacak” dedi. AİHM’in KKTC’yi alt yönetim olarak gördüğünü anımsatan ve çözümsüzlüğün
devam etmesi durumunda gidişin Kıbrıslı Türkleri daha da bağımlı hale getireceği gerçeğinin
kaçınılmaz olduğunu dile getiren Akıncı, “Biz Türkiye ile alt yönetim olarak algılanmak değil, daha

kardeşçe ve karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki istiyoruz. Burada Kıbrıs Türk varlığı kendi ayakları
üzerinde durabilen bir toplum olsa, bu Kıbrıs’ın geleceği için de iyi olur” dedi.
“ÇÖZÜM HEDEFİNE YOĞUNLAŞMALIYIZ”

“KKTC’yi tanıtmak için seferberlik yapalım diyen adaylar var” diyerek değerlendirmesi sorulan
Akıncı, “Sanki federasyon konuşuluyor diye tanınma olmadı. Federasyon konuşmayız denilen
dönemler de oldu geçmişte. Ama o dönemlerde de tanınma olmadı, görünür gelecekte de bunu
görmüyorum. KKTC Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’nin KKTC’yi tanıtma yönünde bir politikası
olduğunu görmedim. Birbirimizi kandırmayalım, halkımızı da kandırmayalım. Ya federal çözümü
zorlayacağız, ya da adım adım daha da bağımlı hale geleceğiz. Türkiye’nin gerçek çıkarının çözümde
olduğunu biliyorum. Crans Montana’da Türkiye destek verdi, Annan Planı’nı da destekledi. Bundan
sonraki süreçte hem Türkiye’nin hem bizim hedefe daha çok yoğunlaşmamız gerekiyor” dedi.
Akıncı, “Ansatasiadis değil bir başka kişi olsa çözüme ulaşırdık der misiniz” sorusuna, “Bunu
söylemek istemem. Sayın Anastasidis şu an görevdedir Halkımın onayı ile devam edeceksem
müzakere masasında karşımda o olacak. Rum tarafında liderin kim olacağı onları, bizim tarafta kimin
olacağı da bizi ilgilendirir” cevabını verdi.

YENİ BİR MÜZAKERE MARJI”

Kıbrıs Türk tarafının tüm müzakere tarihinde kurucu devletlerin yetkilerinin genişletilmesi,
merkezi devletin yetkilerinin daraltılmasını savunduğunu anımsatan Akıncı, Anastasiadis ve ekibinin
merkezi güçlendirmek için uğraştığını ama sonunda kurucu devletlerin yetkilerinin artırılması demek
olan ademi merkeziyetçi bir anlayışa geldiğini vurguladı. Bunun yeni bir müzakere marjı açtığını dile
getiren Akıncı “Oturup konuşarak kurucu devletlerin yetkilerini güçlendirecek yeni bir yapılanma
gündeme getirebiliriz” dedi.

“TAMAMEN EŞİT İKİ KURUCU DEVLET”

Federasyonun siyaseten eşit, iki kurucu devletli olduğu unutturulmaya çalışılıyor” diyen Akıncı,
“Kurucu devletimizin ayrı polisi, mahkemesi, kendi kurumları olacak. Merkezi federal yönetimde dış
politika, güvenlik ve savunma konularında iki başkanın ortak kararıyla adım atılabilecek. BM’de,
AB’de iki ayrı oy olmayacak, iki tarafın kararıyla oy doğrultusu ortak kararla belirlenecek. Biz Kıbrıslı
Türklerin azınlıkta olacağı Rumların idaresinde üniter bir devletten bahsetmiyoruz. Egemenliğin iki
taraftan neşet edeceği, tamamen eşit iki kurucu devletten bahsediyoruz. Federasyon bu adada
mümkün görünen ve olabilecek en iyi formüldür. Daha iyi bir formül göremiyorum. Üniter devleti
kabul etmemiz mümkün değil, iki ayrı devleti Rumlar kabul etmiyor. Geriye kalan ortak payda
federal çözümdür” dedi.
Beşli toplantıdan ne beklediği sorulan Akıncı, “5’li toplantıda ne olacağını açık ve net söyleyeyim:
Orada tek seçeneğin federasyon olduğu görülecek. Kıbrıs Türk tarafı ‘biz federasyondan vazgeçtik,
bizi tanıyın iki ayrı devletli çözüm istiyoruz’ derse, BM Genel Sekreteri ‘hadi ben kalkıp KKTC’nin
tanınmamasına yönelik kararları kaldırmaya gidiyorum, herkes sizi tanısın’ mı diyecek? Ya da Rum
tarafı ile Yunanistan ve İngiltere mi diyecek bunu? Olması gereken Rum tarafının siyasi eşitlikle ilgili
ikircikli davranmaktan vazgeçmesi, 5+1’de bunun ortaya çıkmasıdır” cevabını verdi.

“BRT YÖNETİMİ KENDİNE GELMELİ”

Programın sonunda yaptığı değerlendirmede BRT yönetiminin seçim sürecinde demokratik
anlamda sınıfta kaldığını belirterek “BRT’nin haber verme anlayışından tutun da belli amaçla
hazırlanan anketleri yapanları ekranlara çıkarıp, mevcut Cumhurbaşkanı aleyhine belli bir adayı öne
çıkarması, BRT’nin demokratik performansını yerlerde sürünür hale getirdi. Böyle bir BRT yönetimine
çalışanlar da, halkımız da layık değildir. BRT yönetimi bir an önce silkinip kendine gelmeli” dedi.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler