“Ben herhangi bir yere kimseyle kavga etmek için gelmiyorum. Çözüm için, uzlaşma için geliyorum. Ama o masada ve herhangi bir platformda Kıbrıs Türk toplumunun gerçek iradesi neyse onu yansıtmak, onu savunmak için varım. Bunun adı masaya yumruk vurmak değil, ne istediğini bilmek ve toplumun hakkını sonuna kadar savunmaktır.”
Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı dün (19 Ocak Pazartesi) Kıbrıs TV’de Hasan Hastürer’in hazırlayıp sunduğu “Hasan Hastürer’le Bugün” adlı programa katılarak Hastürer ve yurttaşlardan gelen soruları yanıtladı. Akıncı’ya program süresince yurttaşlardan destek belirten birçok telefon geldi.
Program başında Hastürer’in seçim sürecinde Akıncı’nın rahat ve huzurlu görüldüğünü söylemesi üzerine Akıncı, “Neden aday olduğumun bilinci içerisindeyim. Yurttaşlardan gelen çağrı nedeniyle bu sorumluluğu üstlendim. Bu nedenle rahatım” diye konuştu.
1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) Kurucu Meclis üyeliği ile başlayan siyasi yaşamı nedeniyle esas mesleği olan mimarlığı çok az yapma fırsatı bulduğunu anlatan Akıncı, Belediye Başkanlığı görevi sırsında, yasal engel bulunmamakla birlikte, yürüttüğü göreve hiçbir gölge ve şaibe düşmemesi için büro açmadığını ve mesleğini icra etmediğini; hatta aynı nedenle Belediye Başkanlığı döneminde eşinin çalıştırdığı kreşi de kapattıklarını sözlerine ekledi.
Program boyunca kapalı Maraş, Türkiye ile ilişkiler, yolsuzluklar, görüşme masasında nasıl bir tutumu olacağı yönündeki konular başta olmak üzere aydınlanmak isteyen yurttaşlardan Akıncı’ya birçok telefon geldi.
Kapalı Maraş ve seçilmesi halinde görüşme masasına hangi statüde oturacağını soran yurttaşa verdiği yanıtta Akıncı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın Kıbrıs Türk toplumunun uluslararası alanda tanınan liderini seçeceğini; bugüne kadar tarafların masada temsil ettikleri toplumların lideri olarak görüştüklerini hatırlattı. Akıncı kapalı Maraş’ın ise terk edildikleri yılanlar ve farelerin elinden alınarak, BM gözetiminde iki toplumun yararına açılmasını öngördüğünü söyledi. Akıncı kapalı Maraş’ın açılması karşılığında Ercan Havaalanı’ndan direkt uçuşlar ve Mağusa Limanından doğrudan ticaretin sağlanabilmesi için uzlaşma arayacağını da sözlerine ekledi. İki tarafın müteahhitlerinin Maraş’ın açılması durumunda başlatacağı çalışmalarla her iki toplumdaki işsiz gençlere iş olanakları doğacağını kaydeden Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:
“ALIŞILMIŞIN DIŞINA ÇIKMAK GEREK”
“Önemli olan kapsamlı çözüm için uğraş verirken bunun yanında paralel süreçte tetikleyici bir unsur yaratmaktır. Kapalı Maraş da bunlardan biridir. Maraş’ı yılanlar ve farelerden kurtarmak için alışılmışın dışına çıkmak gerek. Başarırsak, Kıbrıslı Türk gençleri için yeni bir umut ışığı doğar. İnsani değerler açısından yeni bir dönem başlar. Mağusa’da yaşayan yurttaşlarımız, “yanı başımızda bir cesetle yaşıyoruz” derlerken, kapalı Maraş’ı Derinya’dan seyreden Kıbrıslı Rumları da düşünmek gerek. Eğer halk bu söylediklerimi içselleştirirse ve bu göreve gelirsem, dünya da bunları bilecek. Kıbrıs Türk toplumunun lideri her zaman ikna edilen konumda olmamalı. Toplumun benimsediği değerler konusunda Türkiye’yi de Rum toplumunu da, uluslararası toplumu da ikna edebilmeli.”
Bazı çevrelerin “Akıncı seçilirse Türkiye ile kavga edecek” şeklinde bir söylem geliştirdiklerine de dikkat çeken Akıncı, “Ne teslimiyetçi, ne de çatışmacı olacağım. Ben, Güneyle de Türkiye ile de uzlaşma istiyorum. Uzlaşmanın temel kuralı ise karşılıklı haklara saygıdır” diye konuştu.
“GÜNLÜK ÇIKAR DÖNEMİ BİTMELİ”
Bir yurttaşın “toplum ilkkez kişisel değil toplumsal çıkarını düşünerek Akıncı’ya yöneliyor. Toplumun bu beklentisi size bir baskı oluşturuyor mu” sorusuna verdiği yanıtta ise Akıncı, “Baskı değil ama yürekten bir heyecan veriyor. Artık günlük çıkarlar dönemi bitmeli. Bireysel çıkarların geçici olduğunu insanlarımız fark ediyor. Önemli olan toplumsal çıkarları korumaktır” diye konuştu.
Seçilmesi durumunda halkın kendisinden beklentilerinin ne olacağı sorusuna verdiği yanıtta ise bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, “adil, tarafsız, ancak ilkeli ve halkın yanında duran; Kıbrıs konusunda vizyonu olan, iç konulara duyarlı bir Cumhurbaşkanı beklentisi olduğunu görüyorum. Bu beklentileri karşılamak için tabi ki çok çalışmak gerek. Ama korkmuyoruz. Toplum bu görevi verecekse, bunun bir ödev, sorumluluk olduğunu bilerek yola çıktık” dedi.
Programa telefonla bağlanan bir yurttaş ise yüksek düzeydeki bürokratların da ilişkilendirildiği yolsuzluk olaylarının yargıya gidilip gidilmeyeceğini öğrenmek istedi. “Eğer delilli ispatlı raporlara dayalı iddia varsa soruşturma kaçınılmaz” diyen Akıncı, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı hâkim ve hükümet yerine geçemez. Ama kamu düzeninin kesintisiz çalışmasından, Anayasa’ya uygunluktan sorumludur. Yolsuzluk, hukuksuzluk, Cumhurbaşkanını ilgilendirmeli.” Akıncı, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’dan aldığı yetkilerin kesinlikle temiz toplumdan yana kullanılabileceğini vurguladı.
Akıncı, 15 yıl önce hükümet ortağı oldukları dönemde ülkenin en önemli kuruluşlarından biri olan Kamu Hizmetleri Komisyonunun demokratikleştirilmesi ve 3’lü kararname kapsamının daraltılması için hazırladıkları yasa önerisinin komisyonun en üst sırasına gelmesine rağmen hükümetten ayrılmalarının ardından çöpe atıldığını da anımsattı. Akıncı, bugüne kadar görev yapan cumhurbaşkanlarının o kuruma kendi adamlarını atadıklarını ve sonunda işlerin imza taklidine kadar vardığına işaret ederek, “yolsuzluk sonunda kamu düzenini yürüten temel kuruluşa kadar sıçradı” diye konuştu ve bunun “ipler elimde olsun, toplumun eline geçmesin” mantığının bir sonucu olduğunun altını çizdi.
“KİMSEYE YALVARMAYIN”
“Bizi geleceğe taşıyacak olan kişi sizsiniz, bunu başarabilecek misiniz, yalvarıyorum, bizleri kurtarın” sözleriyle Akıncı’dan beklentilerini dile getiren yurttaşa ise Akıncı’nın ilk tavsiyesi, “kimseye yalvarmayın“ oldu. “El birliğiyle başaracağız” diye sözlerini sürdüren Akıncı, “Benim görevim sizleri gelecek belirsizliğinden kurtarmak, siz ve sizden sonraki kuşakların daha güzel bir yaşamı olması için çaba göstermektir. Kurtulmaya hep birlikte karar vereceğiz. Türkiye’nin de burada kendi kurumlarımızda söz sahibi olmamıza geçit vermesi gerek. Anayasa’daki geçici 10’uncu maddenin değişmesi, Sivil Savunma, Merkez Bankası gibi kurumların yönetiminde söz sahibi olmalıyız. Ancak bunları yaparken de iyi idare etmesini bilmeliyiz” diye konuştu.
“BENİ KIBRIS TÜRK HALKI SEÇECEK”
Bir başka yurttaşın merak ettiği konu ise görüşme masasında Türkiye’nin mi yoksa Kıbrıs Türk halkının mı çıkarlarının koruncağıydı. Akıncı bu soruya verdiği yanıtta “Bu göreve beni Kıbrıs Türk halkı seçmiş olacak. İşte, değişim, bu faktörle başlayacak” sözleriyle başladı. Geçmişte var olan “Türkiye hükümetlerinin istemediği kişi Cumhurbaşkanı olamaz” şeklindeki düşüncenin artık “Türkiye hükümetlerinin işaret ettiği kişi kaybeder” olarak değiştiğine dikkat çeken Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Akıncı, “Kıbrıs Türk halkı gerçek anlamda irade ve istekle Mustafa Akıncı’nın görüşleri etrafında konsensüs oluşturuyor. Geçmişte Kıbrıs sorununun çözümünü daha çok emekçiler isterken artık işinsanları da aynı noktaya geldi. Yerlerine başkalarının geçtiğini görüyor ve yok olma endişesini haklı olarak artık onlar da taşıyorlar.
Biz logomuz olarak zeytin dalını seçerken toplumumuzun içinde bulunduğu durumu da düşündük. Zeytin, kökleriyle bu topraklara tutunmaya çalışan insanımızı, birlikteliği, barışı, üretimi simgeliyor” diye konuşarak logoyu yaratan ekibinde tüm gençlere bir kez daha teşekkür etti.
Genç bir dinleyicinin “Türkiye ile ilişkilerde masaya yumruk vuracak mısınız şeklindeki sorusuna tepki gösteren bir başka izleyiciye yanıtında ise Akıncı, 1974’ten bu yana geçmişin hiç sorgulanmadığına dikkat çekti. Ancak insanların bu süreçte kurumlarının iade edilmediğini, yaşam koşullarının zorlaştığını gördüklerini ve geleceği sorgulamaya başladıklarını kaydeden Akıncı, yıllarca Strazburg’a bir milletvekili olarak giderek halkın kaygılarını seslendirdiğini, ancak Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs Rum milletvekilleri salondayken, Kıbrıslı Türk milletvekillerinin ancak balkondan izleyebildiklerini anımsattı. Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz artık sahaya inmek, kendi yurdumuzun efendisi olmak isteriz. Türkiye ile elbette sağlıklı, iyi ama kişilikli ilişki isteriz” dedi.
Kıbrıs Türk halkının, söylemlerinde kendini bulduğu, güvendiği için destek verdiğini de kaydederek, sözlerini şu ifadelerle noktaladı: Ben herhangi bir yere kimseyle kavga etmek için gelmiyorum. Çözüm için, uzlaşma için geliyorum. Ama o masada ve herhangi bir platformda Kıbrıs Türk toplumunun gerçek iradesi neyse onu yansıtmak, onu savunmak için varım. Bunun adı masaya yumruk vurmak değil, ne istediğini bilmek ve toplumun hakkını sonuna kadar savunmaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.