“Kıbrıs’ta çözümü zorlamazsak ve vazgeçerek haklarımızı Rum tarafına teslim edersek,
bu onların tek başına Kıbrıs Cumhuriyetinin yasal sahipliğinin devamı anlamına
gelecektir. Ben, özellikle de gençler adına buna razı değilim, Kıbrıs’ta bir çözümün en
çok gençlerin yararına olacağına inanmaktayım”
“Bir makama başkalarının müdaheleleri ile gelirseniz, orada kendiniz olamazsınız, sizi
oraya getirenlerin gölgesi olursunuz”
“Geçmiş seçimlere de bazı müdahaleler oldu, ancak hiçbir dönemde bu kadar açık taraf
tutulmadı. Büyükelçilik adeta seçim karargahına dönüştürüldü. Bu müdahaleleri görüp
suskunluğu seçenler de yanlış bir tutum içindeler”
“Büyükelçilik açıklamasında müdahale edilmediğinden bahsedilmekte. Eğer bu, yanlışın
görülüp bundan sonra yapılmayacağı anlamındaysa bundan ancak memnun oluruz. Yok
eğer bu yapılanlar müdahale olarak görülmüyor ve sadece pandemi hastanesi gibi
yatırımlara atıfta bulunuluyorsa bu da inkarcılıktır. Umarım geçerli olan ilk
söylediğimdir”
“Kıbrıs Türk halkı demokratik, çağdaş, laik ve Atatürkçü yaşam biçimini korumak istiyor,
bunların değiştirilmesine yönelik baskılara da tepki gösteriyor. Tüm bu hassasiyetlerini
de söylemlerimde bulmaktadır. Adaylığımın esas nedenlerinden biri de budur”
“Akıncı ne istedi de kavgacı oldu; savaş yerine barışı, çatışma yerine diplomasiyi öne
çıkardı, Kıbrıs Türk halkının özgünlüğünün korunmasını, kendi kendimizi yönetme
becerisine sahip olduğumuzun kabul edilmesini istedi, halkının görüşlerini seslendirdi”
“Yeni dönemde Dört Boyutlu Siyasetin yanına mutlaka ‘katılımcılık’ başlığını
ekleyeceğiz. İnancım odur ki seçimlerin ardından da halkımızla olan birliktelik daha
fazla gelişerek devam edecektir. Halkımızla el ele gönül gönüle yürüyeceğimiz bu yolda
gençlerin ve kadınların da çok önemli rolü olacak”
Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, TV 2020’de ‘360 Derece
Seçim Özel’ programına konuk olarak Cemre Akar’la birlikte, Tolga Atun, Tülin Hikmet ve Vehbi
Zeki Serter’in sorularını cevapladı, görüş ve düşüncelerini aktardı.
Gençlerle olmaktan her zaman mutluluk duyduğunu belirten Akıncı, gençler aracılığı ile
toplumun geneline özellikle de gençlere mesaj iletebilecek olmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi.
“Hiçbir Dönemde Bu Kadar Açık Müdahale Olmadı”
Akıncı, geçmiş yıllarda da seçimlere dışardan bazı müdahaleler olduğunu ancak bunun hiçbir
dönemde bu kadar yoğun ve açık bir şekilde yapılmadığını söyledi. Türkiye’den araştırma
şirketlerinin seçmenleri yoğun bir şekilde arayarak yönlendirme yaptıklarını, elçinin milletvekilleri ile buluştuğunu, bazı MHP ve AKP milletvekillerinin köylerde ‘Akıncı’ya oy vermeyiniz’ dediklerini, belediye başkanlarından, muhtarlardan ihtiyaç listeleri istendiğini açıklayan Akıncı, “Büyükelçilik seçim karargahı haline dönüştürüldü” dedi.
“Tıpkı 15 Temmuz 2016’da darbe girişimi olduğunda Türk demokrasisine bizim sahip
çıktığımız gibi, onların da Kıbrıs Türk halkının demokrasisine saygı göstermesini bekleriz” diyen
Akıncı, bu mühaleleleri görüp suskun kalanların yanlış bir tutum içinde olduklarını belirtti.
Herkesin, her kesimin Kıbrıs Türk demokrasisi üzerine titremesi gerektiğini ifade eden Akıncı, “Bir makama başkalarının müdaheleleri ile gelirseniz, orada kendiniz olamazsınız, sizi oraya
getirenlerin gölgesi olursunuz” dedi.
Demokrasiye yapılan müdahalelerin gerginlik yaratarak toplumda derin yaralar açtığı ve
bilinçle hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Akıncı, “Bizim aramızda Türkiye Cumhuriyetinin
iyiliğinden başka bir şey isteyen yoktur. Karşılıklı saygı çerçevesinde kardeşlik ilişkisini
geliştirmeliyiz” dedi. Akıncı, Kıbrıslı Rumlarla siyaseten eşit bir yapı oluşturma çabamıza
Türkiye’nin katkı sağlamasının yolunun da Kıbrıs Türk demokrasisine saygıdan geçtiğini belirtti.
Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliğinden dün yapılan açıklamayla ilgili görüşü sorulan
Akıncı şunları kaydetti: “Açıklamada müdahale edilmediğinden bahsedilmekte. Eğer bu, yanlışın
görülüp bundan sonra yapılmayacağı anlamındaysa bundan ancak memnun oluruz. Yok eğer bu yapılanlar müdahale olarak görülmüyor ve sadece pandemi hastanesi gibi yatırımlara atıfta
bulunuluyorsa bu da inkarcılıktır. Umarım geçerli olan ilk söylediğimdir. Sürecin bundan sonra
Kıbrıs Türk halkının iradesine saygı çerçevesinde gelişmesindan en büyük memnuniyeti yine Kıbrıs Türk halkı duyacaktır.”
Bazı adayların kendisine yönelik ifadelerini de değerlendiren Akıncı, “Akıncı ne istedi de
kavgacı oldu; savaş yerine barışı, çatışma yerine diplomasiyi öne çıkardı, Kıbrıs Türk halkının
özgünlüğünün korunmasını, kendi kendimizi yönetme becerisine sahip olduğumuzun kabul
edilmesini istedi, halkının görüşlerini seslendirdi. Bunları söylediğim için de yapılmayan hakaret
kalmadı. İş ölüm tehdidine kadar vardırıldı. Halkın seçtiği bir kişiye yapılan bu hakeretler Kıbrıs
Türk halkına yapılmış demektir. Birileri seçim uğruna ses vermiyorsa bu da kendilerinin bileceği
iştir” dedi.
“Özgün Kimliğimiz, Karakterimiz, Varlığımız ile Uluslararası Hukuk İçinde Yer Almalıyız”
Seçimlerin ardından Kıbrıs sorunu ile ilgili gayrı resmi toplantı ile başlayacak yeni dönemde
ucu açık olmayan sonuç odaklı ve stratejik anlaşma hedefi ile ilerleneceğini belirten Akıncı,
Kıbrıs’ta çözümü zorlamazsak ve haklarımızı Rum tarafına teslim edersek, bunun Rumların tek
başına Kıbrıs Cumhuriyetinin tek yasal sahipliğine devamı ve Kıbrıslı Türklerin meşru haklarından
vazgeçtiği anlamına geleceğini, kendisinin en çok da gençler adına buna razı olmadığını kaydetti.
Görünür gelecekte tanınma ve iki devletli çözümün mümkün görünmediğini, İslam ülkeleri ve
Türki devletlerin bunu ima bile etmediklerini, 27 AB üyesi ile ABD, Rusya, Çin, Fransa ile
İngiltere’den oluşan BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyelerinin tanımasının da mümkün olmadığını, tek tanıyan ülke olan Türkiye’nin takımlarının ise bizimle dostluk maçı bile yapamazken, tanımadığım dediği ülkenin takımları ile resmi maç yaptığını, bizim gençlerimizin de tribünde olduklarını belirten
Akıncı, Kıbrıs Türk gençliğinin hakkının bu olmadığını, bu nedenle de çözümü sonuna kadar zorlamak gerektiğini söyledi.
Çözüm ve iki kurucu devletin eşitliğine dayalı federasyonda ısrardan vazgeçmemek
gerektiğini belirten Akıncı, federal hedeften vazgeçilmesi durumunda bizi bekleyenin tanınma
değil, bölünmüşlüğün kalıcılığının daha da pekişmesi ve alt yönetim algısının daha da güçlenmesi
olduğunu belirtti. Kendisinin ve halkın bunu istemediğini, Kıbrıs Türk halkının kendi özgün kimliği, karakteri ve varlığı ile uluslararası hukuk içine girmesini, Kıbrıs’ın bir bütün olarak Türkiye’ye dost bir coğrafya olmasını istediğini, bunun da tüm tarafların yararına olacağını belirten Akıncı, “İşte tüm bunlar için 5 yıl daha görev talep ediyorum” dedi.
“Halkımız, Yaşam Şekline Müdahale Edilmesini Asla İstemez”
Kıbrıs Türk halkının demokratik, çağdaş, laik ve Atatürkçü yaşam biçimini muhafaza etmek
istediğini ve yaşam tarzının değiştirilmesine, bu yönde baskı yapılmasına tepki gösterdiğini
belirten Akıncı, “Soran sorgulayan, biatçı değil özgür düşünen, savaşa karşı barışı, çatışma kültürü
yerine hoşgörü kültürünü öne çıkaran bir yapıya sahip olan halkımız bunların değiştirilmesi
çabaları karşısında tedirgindir. Tüm bu hassasiyetlerini de benim söylemlerimde bulmaktadır.
Adaylığımın esas nedenlerinden biri de budur” ifadelerini kullandı.
“Gençlerimiz Bunu Hak Etmiyor”
Bir soru üzerine “Kıbrıs sorununu çözemezsek siz gençlere maalesef hak etmediğiniz
bölünmüş bir ada bırakacağız. Tanınmamış, alt yönetim gibi algılanan, doğrudan uçuş olmayan,
ekonomisi yerlerde sürünen bir yapı özellikle de siz gençlerin layığı değil” diyen Akıncı, yetişmiş,
parlak gençlerimizin dünyayla buluşmayı hak ettiklerini, uğraşının da bu yönde olduğunu
vurguladı. Seçimlerin gençlerin geleceği açısından da oldukça önemli olduğunu belirten Akıncı,
seçimlerin ardından Crans Montana’da son anda kaybedilen fırsatın yeniden kapımızı çalacağını, güvenlik, eşitlik ve özgürlükten vazgeçmeden bir çözümü sonuna kadar zorlayacağını, doğru yolun da bu olduğuna inandığını ifade etti. Akıncı, bunu başaramamaları halinde gelecekten endişeli
olduğunu belirtti.
“Halkımız Güven ve Kararlılıkla Fikirlerimizi Destekliyor”
Bir başka soru üzerine Kıbrıs Türk halkının kendisine karşı ciddi bir güven duyarak kararlılıkla
fikirlerini desteklediğini, etrafında ciddi bir kenetlenmenin olduğunu belirten Akıncı, halkın ortaya koyduğu görüş ve vizyonun kendisi için en iyisi olduğunu bildiğini, anketlerin de sokağın nabzının da bunu açıkça ortaya koyduğuna dikkat çekti.
Bir yandan Kıbrıs konusunda çözümü zorlarken, diğer yandan da Kıbrıs Türk halkının kendi
ayakları üzerinde durması, ekonomisi ve demokrasisi ile daha güçlü olabilmesi için herkesin uğraş vermesi gerektiğini kaydeden Akıncı, eğitimden, sağlığa, turizmden, çevreye kadar yapılacak çok işin olduğunu ifade etti. KKTC’nin demokrasisi ile ekonomisi ile ileriye gitmesinin çözümü daha yakın hale getireceğini belirten Akıncı, “Rum gençlerin ne hakkı varsa bizim gençlerimizin de olmasını; kendi kimlikleri ve kurucu devletleri ile AB ailesinin parçası olmalarını isterim” dedi.
“Dört Boyutlu Siyasete ‘Katılımcılık’ Da Eklenecek”
Yeni dönemde 4 boyutlu siyasete katılımcılık ilkesinin de ekleyeceğini açıklayan
Cumhurbaşkanı Akıncı şunları kaydetti: “Bizim dönemimizde hiçbir dönemde olmayan ölçüde
gençlik, kadın, yerel yönetimler, siyasi ve sivil toplum örgütleriyle ile biraraya gelindi. Tüm bu
çalışmaları kurumsal hale dönüştürecek mekanizmaları mutlaka oluşturacağım. Zaten benim
inancım odur ki seçimlerin ardından da halkımızla olan birliktelik daha fazla gelişerek devam
edecek, bu da ancak örgütlenme ile mümkündür. Halkımızla el ele gönül gönüle yürüyeceğimiz bu
yolda gençlerin ve kadınların da çok önemli rolü olacak.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.