Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Ayasofya Camisi açılışındaki 'Bu vakfımı kimler amacı dışında kullanırsa Allah'ın, meleklerin, peygamberlerin, tüm Müslümanların laneti onların üzerine olsun' sözleri tartışmalara neden oldu.
Cami açılışının ardından hakkında Atatürk'ü anmadığı yönünde eleştiriler yöneltilen Erbaş, bu eleştirilere yanıt verdi.
Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'e açıklamalarda bulundan Erbaş "Niçin görmezler, anlamak mümkün değil. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü gönderdiğim videolarda da göreceğiniz gibi her vesileyle anıp dua ediyoruz. Biz gereğini yapıyoruz, inşallah hayırlısı olur. Selam ve muhabbetlerimle Allah'a emanet olunuz" dedi.
Ali Erbaş'ın bu sözlerine Tarihçi Murat Bardakçı Habertürk'tek köşesinden karşı çıktı.
Murat Bardakçı şunları söyledi:
Saygı Öztürk, Diyanet İşleri Başkanı’na son yıllarda Çanakkale Zaferi’nin yıldönümlerinde ve hutbelerde Atatürk’ün adının geçmemesinin sebebini sormuş, Başkan da Çanakkale şehitlerini anma programlarında içerisinde Mustafa Kemal’e edilen duaların yer aldığı görüntüler göndermiş; Cuma hutbeleri ile ilgili olarak da sözünü ettiğim Bakanlar Kurulu kararını yollamış.
Kararda, günümüzün Türkçesi ile “Bundan böyle hutbelerde isim zikredilmeden milletin ve Cumhuriyet’in selâmet ve saadetine dua edilmesi kararlaştırılmış ve bu kararın bütün vilâyetlere tebliği İçişleri Bakanlığı’na havale edilmiştir” deniyor...
Diyanet İşleri Başkanı belgeyi gönderirken “Hutbelerde isim anılmamasını merhumun kendisi istememiş. Daha sonraki süreçte de hiç hutbelerde yazılmamış. Ben elli senedir Cuma’ya gidiyorum, pek hatırlamıyorum. Gazi Hazretleri, hutbenin namazın bir parçası olduğunu bildiğinden dolayı böyle bir karar aldırmış olabilir. Cumhuriyet tarihi boyunca bu karara hep uyulmuş. Darbe dönemlerinde belki darbecilerin gönderdiği bir-iki hutbede olabilir, bilmemeleri sebebiyle. Bu, Atatürk’ün kararına uygun hareket etmemek anlamına gelir. Biz her vesileyle anıp duamızı yapıyoruz” diye yazmış.
Saygı Öztürk de yazısında kararnamenin 5 Mart 1926’da yayınlandığını söylemiş ve bu kararnameye uyulduğu kadar Atatürk’ün lâiklik, demokrasi, insan hakları, vesaire alanlarındaki kararlarının da dikkate alınmasını temenni etmiş...
Kararname, halife için çıkarılmıştı!
Diyanet İşleri Başkanı’nın ve Saygı Öztürk’ün yazdıkları böyle ama meselenin bambaşka ve çok daha önemli bir tarafı var:
Söz konusu kararname 5 Mart 1926’da değil, o tarihten tam iki sene önce, 5 Mart 1924’te çıkartılmıştır, kararnamenin altında bulunan Rumî “5. 3. 1340” tarihi, Milâdî 5 Mart 1924’ün karşılığıdır! Daha da önemlisi; hutbelerde isminin geçmemesi talimatı verilen kişi Mustafa Kemal değil, hilâfetin o tarihten iki gün önce ilga edilmesi üzerine aynı gece Türkiye’den çıkartılan Halife Abdülmecid Efendi’dir!
Kararnamenin çıkartılmasından önceki siyasî gelişmeleri kısaca anlatayım:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.