Almatıda ayaz var!

Kuzey sahilinde hava açık… Türkiye kıyılarına doğru, yoğun beyaz bulutlar, beyaz martılar gibi fırtınada uçuşup durmadan yer değiştiriyor! Rüzgar bu gün sert… Her yemekten sonra, avluda birbirlerinin şakacıktan kulaklarını ısırarak oynaşan köpeklerim… … bu gün ortalıkta görünmediler! Sabah, dünden kalan salçalı kuru fasulyenin içine bolca ekmekkeserek onları yedirmiştim! Uzun tüylü, sarkık kulaklı erkek köpeğim, “daha var mı?” dercesine kabını iyice yaladı… Kuru fasulyeyi beğenerek yediler! Ancak, kaç saattir ortalıkta görünmediler! Soğuk esen kuzey rüzgarından korunmak için, kuytu bir köşede yatmış olabilirler! *** Bu gün kapalı yerde oturma günü… Pencereden doğayı izleme ve düşünme günü… Dalıp geçmişe gitme günü bu gün! Akşam facebook’a bir arkadaşlık isteği geldi; tıkladım… Nina diye bir bayan bana arkadaşlık teklif ediyor… Nina Lalazaryan! Kabul ettim! Sayfasına girince tanıdım Nina’yı… 1969 yılında, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de hazırlık okurken tanıştığımız Almatılı genç bir kız!! Genç kız dedim; aradan geçen kırk altı yıl Nina’yı da beni de ne kadar yaşlandırmış… El ele tutuşup sinemaya gittiğimiz, parklarda dondurma yediğimiz günleri anımsadım! İkimiz de ne kadar zayıftık! Şimdi, o da ben de yaşlılık kilolarımızı giyindik! Son demlerine doğru yürüdüğümüz yaşamın, aslında ne kadar acımasız olduğunu şimdi anlıyorum! Sesimi duymak istedi… Telefonla bağlandık; “ hiç değişmemişsin” deyince… “Bunu teselli için söylüyorsun, ikimiz de yaşlandık, sen çok değiştin” dedim… “Evet, öyle” dedi… Almatıda evlenmiş, çocukları oldu! “Henüz nine olmadım”dedi! Bakü’de birlikte okudukları arkadaşı Luda ile yakın oturuyorlarmış, onun da selamını söyledi! Yaşar’ın (Altay) kız arkadaşı Alla’yı sordum… Kiev’de oturuyormuş Alla! Hastaymış. Son zamanlarda, görüşemiyorlarmış Almatı karlar altındaymış! Sıcaklık eksi derecelerde… “Bizde güneşli, akşam biraz yağmur yağdı, bize göre en soğuk günlerden biri!” dedim. Güldü… “Ülkeniz harika, ne kadar şanslısınız!” *** Gerçekten şanslı mıyız? Buralarda yaşamaktan mutlu olmalıyız da, biz mi nankörlük ediyoruz acaba? Biz mi yakışmıyoruz buralara…? Yoksa buralar bize mi yakışmıyor? Rüzgarlı dağları, Öfkeli denizleri, Sıcak yaz ayları… Hey benim memleketim, Söyle, hangi diyardan daha güzelsin!