Psikiyatri Uzmanı Dr. Yavuz, antidepresan ilaç kullanımında son yıllarda artış yaşandığını, buna pandeminin olabileceğini söyledi. Son 10 yılda yaşanan artışın son 1 yılda pik yaptığını kaydeden Yavuz, “2 yıldır devam eden pandeminin bunda etkisinin olabileceğini düşünüyorum” dedi.
'Günümüz insanı negatif bir duygu yaşamak istemiyor'
İnsanların bazen duygularla hastalıkları karıştırdıklarını aktaran Seda Yavuz, hüzün, stres, can sıkıntısı ve stres nedenleriyle bazı kişilerin başka branştaki doktorlara başvurduklarını ve bunun antidepresan kullanımındaki artışa neden olabildiğini söyledi.
Yavuz, “Günümüz insanı negatif, olumsuz bir duygu yaşamak istemiyor. Her olumsuz duygudan hemen kurtulma isteği oluyor. Bazen duygularla hastalıkları karıştırabiliyoruz. “Hüzün, stres, canım sıkkın, çok stresliyim” gibi gerekçelerle doktora başvuruyorlar. Bu gerekçeler genelde psikiyatri doktorları dışında hekimlere olan başvurular. Bu da antidepresan kullanımını biraz daha arttırıyor. Çünkü psikiyatri doktorları hastalıkla bu duyguları çok daha ayırt edebiliyor. Sadece bir duygunun giderilmesi için antidepresan kullanmak doğru değildir. Böyle durumlarda antidepresan kullanmak hiçbir işe yaramaz. Can sıkıntısını antidepresan ilaçları gidermezler, bize ekstra iyilik hali vermezler” diye konuştu.
'Ön yargıları kırmaya başladık'
Antidepresan ilaçlarla ilgili önyargılardan da bahseden Yavuz, “Kullanayım ve kendimi daha iyi hissedeyim' gibi bir ön yargı var. Maalesef böyle bir durum oluşturmaz. Antidepresan ilaçlar, hastalık yoksa hiçbir işe yaramazlar. ‘Bana nasıl yardımı dokunacak, bu ilaçlarla çözülür mü? Konuşarak problemlerimi nasıl halledebilirim? Ben güçsüz değilim, kendi problemlerimi kendim halledebilirim' gibi bir takım motivasyonlarla çok da psikiyatri doktorlarına başvurmuyordu insanlar. Hatta bir miktar etiketlenme gibi bir durum söz konusuydu. Böyle ön yağılarla psikiyatri başvuruları olmuyordu. Ama son yıllarda bu önyargıları kırmaya başladık. Hatta belki bir miktar pandemin de bunda etkisi var diye düşünüyorum. Ruh sağlığına insanlar daha çok önem vermeye başladılar. Şuanda başvurular biraz daha fazla” ifadelerini kullandı.
'Yoğun stres beyinde biyokimyasal değişikliklere yol açabiliyor'
Antidepresan ilaçların strese karşı çözüm olmadığını ancak yoğun stresin ise beyinde biyokimyasal değişiklikler olabileceğine işaret eden Yavuz, “İşte o zaman bir hastalık ortaya çıkar ve o sağlıksız düşünce sistemini tekrar onarmak ve programı yeniden düzenlemek gerekir. İlaç ya da psikoterapötik yöntemler ile zihinde oluşan defarmasyon giderilir, kişi çok daha sağlıklı ve iyi hisseder kendini” dedi.
'Bağımlılık yapmazlar'
Yavuz, antidepresan ilaçlar gerektiği zaman kullanımının işe yarayacağının net olduğuna vurgu yaparak, “Antidepresanlar bilinenin aksine bağımlılık yapmazlar. Fiziksel herhangi bir bağımlılık yapma etkileri yoktur. Ancak bu ilaçları kullanırken kesilme belirtilerine çok dikkat edilmesi gerekiyor. Kişi bu ilacı aniden bırakırsa, bir takım belirtiler hisseder kendinde ve bu belirtiler depresyonla çok karışır. Kişi kendinin düzelmediğini düşünerek tekrar ilaç kullanımına devam edebilir. Antidepresan ilaçlar kişiye özgüdür. Doğru doz ve kullanılacak ilaç kişiye göre ayarlanır. Muhakkak bir doktor kontrolünde kesilmesi gerekir” şeklinde konuştu.
'Kişiye de antidepresana da yazık olur'
İhtiyacı olmayan bir kişinin antidepresan ilaç kullanmasının bir işe yaramayacağını, bazen ise ciddi sorunları beraberinde getirdiğini de sözlerine ekleyen Yavuz, “Kişiye de antidepresana da yazık olur. Bazen ise çok ciddi problemlere yol açar. Kişinin bir yatkınlığı varsa, antidepresan ilaçlar, manik dönüm dediğimiz aşırılık, taşkınlık dönemlerini tetikleyebilir. O yüzden biz bu ilaçlara başlatırken, kişinin yatkınlıklarını muhakkak gözden geçiririz” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.