• BIST 9679.26
  • Altın 2947.801
  • Dolar 34.6398
  • Euro 36.4379
  • Lefkoşa 14 °C
  • Mağusa 15 °C
  • Girne 16 °C
  • Güzelyurt 14 °C
  • İskele 15 °C
  • İstanbul 11 °C
  • Ankara 2 °C

Aralarda kaldık

Oshan SABIRLI

[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"]OSHAN SABIRLI OSHAN SABIRLI[/caption] Barış günü geride kaldı. 21 Eylül tarihini sessiz sedasız Pazar gününün rüzgarlarında yitirdik. Yaklaşık 20 gün öncesinde de, dünya barış gününü kutlamıştık. Üstelik Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ilk yurt dışı ziyareti “Barış Günü”ne denk gelmişti. Barışın bile paramparça edildiği bir coğrafyada, iç barışa özlem duyulan topraklarda, tek yürek olamayışın sembolüydü çok başlı barış günlerimiz. Dün, sınırların henüz karşılıklı geçişlere açık olmadığı ve BM’nin, bu topraklar üzerinde “gayet masum” şekilde düzenlediği Dünya Barış Günü kutlamaları ve açık büfeler akılma geldi. 2003 yılı öncesinde Ledra Palace Otel bahçesine kurulan etkinlik çadırlarında BM, birkaç saatliğine olsun bizlere adanın diğer tarafında da insanların olduğunu, bu insanların öcü olmadığını, ilerleyen zamanlarda barış köprülerinin kurulabileceğini anlatıyordu. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar şarkılar söylüyor, halk dansları ekipleri danslar ediyor, çeşitli armağanlar veriliyordu sınırın ötesinde yaşayan dostlara. Üstelik günlerce anlatıyorduk bu özel günü. 2004 yılında gerçekleşen referandumlar ile dünya barış günü ÖLDÜ. “Kıbrıs’ta barış engellenemez” çığlıkları azaldı. İnanç ve umut bile tükeniverdi. Oysa barışa, çözüme, birleşmeye, yani belirsizliğin sonlanmasına hala büyük ihtiyaç var. Yıllar önceydi, adını bile bilmediğimiz bir Yunanlı sanatçının dev bir konserde Türkiye’nin pop starı Burak Kut ile ara bölgede, ayni sahneyi paylaşacağını duymuştuk. Arada kalmıştık ve çok farkında değildik. Hayatında Kıbrıslı Türk veya Kıbrıslı Rum görmeyen bir Kıbrıslı genç nesil, konserde buluşacaktı. İmkansız gibi olan bir hayal, ilk kez gerçekleşecekti. Üstelik sınırların geçişlere kapatılmasının tam 23 yıl sonrasına denk geliyordu bu konser. 1997 yılında sınırlar açılamasa da tampon bölge, ara bölge, yeşil hat, sınır çizgisi, BM bölgesi vs diye isimler takılan yer, barış umutlarını yeşertti. Yoğun güvenlik önlemleri altında, Burak Kut ve Sakis Rouvas kalplerimize taht kurdu. Ara bölge işte o gün yeşerdi. Oysa o nokta sıra sıra otobüslerin dizildiği, esirlerin, parçalanmış ailelerin mekanıydı. Oysa ben, yine o noktada, mayın patlatma tatbikatlarına da katıldım. Futbolcuları da seyrettim, ralli de gördüm, konserler, halk dansları da seyrettim . Ama 1997 yılının heyecanını hiçbir zaman yaşayamadım. Biz Kıbrıslılar, özellikle Kıbrıslı Türkler arada kalmış bir toplumuz. Trodoslar ile Toroslar arasına sıkışıp kaldık. Ne ay ve yıldızın tadını hissettik, ne de zeytin dallarının yeşilini, İsmet Vehit Güney’in çizimindeki turuncu Kıbrıs adasını özümseyebildik. Ne BM yüreğimizi ferahlattı, ne AB ne de ABD. Hatta garantörümüz İngiltere bile umut olamadı bize. İngiltere kaçış yolu, göç yolu olmayı başardı bu topraklar üzerinde yaşanan garip Akdenizlilere.  


  GÖZE ÇARPANLAR Sayın Pervin Gürler, şu sıralar Lefkoşa’da sokakları yarış pisti gibi kullanan bir çok araç sürücüsünü görürken, duyulan motor sesleri vatandaşları germeye devam ediyor. Trafik konusunda polisimizin şu sıralar yeterince iyi çalışmadığı yorumları yapılıyor. Haberiniz olsun. Sayın Mehmet Harmancı, temizlik biriminin Lefkoşa’da biriken moloz tepelerine bir an önce müdahale yapması şart oldu. Umarız gördüğümüz kötü manzara bizim kadar sizi de rahatsız ediyordur. Çevre seferberliği konusunda yağmurlar başlamadan yapılacak halk destekli projelerde, vatandaş desteğini %100 arkanızda bulacaksınız. “Let’s do it” Sayın Rauf Ersenal, Kıbrıs adası hakkında inanılmaz bir gerçeği daha topluma öğretmeniz büyük bir alkışı hak ediyor. Keşke projenin oluşması aşamasında basına çok daha fazla bilgi verebilmeyi başarsaydınız. Akdeniz köyünde gerçeklene böylesi bir proje arada kaynadı galiba. Sayın Kudret Özersay, Cumhurbaşkanı’nın New York temaslarında hiç kuşkusuz en çok yorulacak kişi sizsiniz. Umarız bizleri sosyal medya aracılığı ile habersiz ve fotoğrafsız bırakmazsınız. Gazanız mübarek olsun. Sayın Kıymet Karabiber, Lefkoşa Tiyatro Festivali ile harikalar yaramaya devam ediyorsunuz. Tiyatro salonundan çıkan herkes festivalin başarılarını konuşurken bu festivale ne kadar çok ihtiyaç duyduğumuza da dikkat çekiyor. Yeniden tebrikler. Sayın Aybars Karaatmaca, hiç kuşkusuz son dönemde yapılan sosyal sorumluluk projeleri içerisinde en sevdiğim proje konumunda olan www.bandabuliyam.com projesinin başarılarını ve sizin ciddi desteğinizi görmek bizleri sevindiriyor. Umarız projeyi daha yoğun şekilde tanıtmak için çalışmalarınız artarak devam eder.  


  ÖNE ÇIKAN [caption id="attachment_33897" align="alignleft" width="254"]Bazı çocukların Legoları yoktur. Onlar çizgi filimler ile de büyüyemez. Onların boylarından büyük silahları ve büyük insanların görevlerinden daha da büyük görevleri vardır. Savaşçılık oynamazlar onlar. Onlar savaşırlar. Onlar büyüklerin savaşında, çocuk olamadan, tükenirler… Fotoğrafta, Kongo’nun güneydoğusundaki, Kalemie bölgesinde elindeki silahıyla poz veren bir çocuk asker görülüyor, 2 Eylül 1998. Bazı çocukların Legoları yoktur. Onlar çizgi filimler ile de büyüyemez. Onların boylarından büyük silahları ve büyük insanların görevlerinden daha da büyük görevleri vardır. Savaşçılık oynamazlar onlar. Onlar savaşırlar. Onlar büyüklerin savaşında, çocuk olamadan, tükenirler… Fotoğrafta, Kongo’nun güneydoğusundaki, Kalemie bölgesinde elindeki silahıyla poz veren bir çocuk asker görülüyor, 2 Eylül 1998.[/caption]  

GÜNÜN FOTOĞRAFI

[caption id="attachment_33896" align="alignright" width="259"]Gazeteciliğin mesaisi, emekliliği veya yaşı yoktur. Ülkeyi, vatandaşları, sorunları anlatırsınız ama kendinizi anlatamazsınız. Buna hakkınız yokmuş gibi hissedersiniz. Her sohbette sanki bilirkişi sizmişsiniz gibi sorular gelir güler geçersiniz. Fotoğraftakiler: Hüseyin Güven, Bekir Azgın, Eftal Keser, Nezire Gürkan… Gazeteciliğin mesaisi, emekliliği veya yaşı yoktur. Ülkeyi, vatandaşları, sorunları anlatırsınız ama kendinizi anlatamazsınız. Buna hakkınız yokmuş gibi hissedersiniz. Her sohbette sanki bilirkişi sizmişsiniz gibi sorular gelir güler geçersiniz. Fotoğraftakiler: Hüseyin Güven, Bekir Azgın, Eftal Keser, Nezire Gürkan…[/caption]        

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları