Aralık ayının güzellikleri…

Aralık ayı gerek hükümetlerin, belediyelerin gerekse kamu kuruluşlarının bütçe ayıdır. Ben genelde popülist politikaların uygulandığı hükümet politikaları nedeniyle bu bütçe çalışmalarını, Bakanlıklar ve onlara bağlı kurum yöneticileri ile üleşecekleri mali kalemler olarak görmekteyim. Önce mecliste partiler ve Cumhurbaşkanı aralarında üleşecekleri miktarları ayarlarlar, sonra harcama kalemlerine geçilir, ardında TV ekranlarında bir gövde gösterisiyle bütçe ve kalemleri onaylanır. İşte bu onay mekanizmalarından sonra eller ovuşturulmaya başlar, Bakan kimse onun yakınları ve de seçimlerde onunla hareket edecek olanlar, Belediye ise bölgede onu destekleyecek esnaf ve zanaatkarlar, hatta bazıları Belediye meclis üyesi oldukları için bazıları da partili oldukları için yüzler gülmeye başlar. Tabi ki bütün bu harcamalar genelde kılıfına uydurulup yasal bir şekilde yapılır. Yıllardır bu uygulamaları bilmeyen yok, ihalelerin alımların nasıl yapıldığını bilmeyen yok,fakat yasal oldukları süre içinde ve de elde analaşmalı yapıldığına dair bir kanıt yoksa yapılan da doğru olur. Hoş kılıfına uymayan o kadar olay var ki, bunların bir kısmı Ombudsman katında ,birçok Sayıştay dosyası da Cumhuriyet Meclisinde yıllardır görüşülmeyi beklemektedir. Her seçim döneminde hesap soracağız diyen partiler hükümet olduklarında hesap sorabiliyorlar mı?tabi ki cevap hayır.Malum bu gün bana yarın sana.. Yıllardır iki buçuk partinin dönme dolap gibi yönettikleri bu düzenin anahtarı zaten buradadır.Devlette ve sivil toplum örgütlerinde siyasal kadrolarını oluşturmuşlardır,her birinin yığınla müşavirleri vardır,üleştikleri her katmandan gerek partisel gerekse bireysel destekçileri ve de sponsorları vardır. Sonuç itibariyle kimse kimseden hesap soramaz ve sormaz da zaten. Sadece seçim zamanlarında bol bol hesap soracağız diye atıp tutarlar.Aynen seçim bildirgelerinde yazdıkları safsatalar gibi.Malum her seçim dönemi o kadar iddialı ve de gösterişli seçim bildirgeleri açıklarlar ki sanki dünyayı ve ayı yeniden keşfedecekler. Şimdi hükümette en görkemli vaatlerde bulunan ve de hükümet deneyimi en fazla parti olan iki partimizdir. Haliyle halkı en fazla kandıran iki partidir demektir. Yaklaşık 40 yıldır ayni senaryodaki film oynanır.Hiç senaryo değişmez arada filmde rol alanlar değişir,vatandaş da sanki senaryo değişecekmiş gibi umutla bekleriz Maliye bakanı da ne demiş.41 yıldır toplumu iliğine kadar sömüren yeni bir ekonomik ve sosyal paket imzalanmazsa KKTC batarmış.. Meselenin özü:. Ya bu protokolü imzalar daha fazla esir olursunuz ya da aç kalırsınız Buyurun beyler imzalayın sözde biz aç kalmayalım siz de üleşmeye devam edin.