“Söğüt ağacının kabuğundan elde edilen aspirinin günümüzde tablet halinde kullanımı 1900’lü yıllara dayanmaktadır. Aspirinin babası olarak bilinen Alman kimyager Felix Hoffmann 1897’de ilaç şirketinde çalışırken, salisilik asiti, asetik asit ile sentezleyerek bilinen aspirin molekülünü üretmiştir.” diyen Prof. Dr. Hamza Duygu, yüksek dozlarda ateş düşürücü ve ağrı kesici olarak kullanılan aspirinin, düşük dozlarda (75-300 mg) kullanımının ise kanın pıhtılaşmasını önlediğini söyledi.
Prof. Dr. Hamza Duygu; “Pıhtı Oluşumunu Önleyen Aspirinin Yüksek Dozda Kullanımı Mide Kanaması Riskini Artırıyor.”
Aspirinin ağız yoluyla alındıktan yarım saat sonra kana geçtiğini ve etkisinin 7-10 gün arası devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Hamza Duygu, pıhtı oluşumunda rol oynayan trombosit denilen kan hücrelerinin birbirine yapışmasını ve dolayısıyla pıhtı oluşumunu önlediğini belirtti. “Bu enzimler aynı zamada mide üst duvarında koruyucu olarak bulunur ve yapımları aspirin kullanımı nedeniyle azaldığı için, mide ve bağırsak kanamalarında artışa neden olur.” diyen Prof. Dr. Hamza Duygu, özellikle yüksek dozda aspirin kullanımının kanama riskini arttırdığını, bu nedenle aspirinle birlikte mide koruyucu ilaçların tavsiye edildiğini söyledi.
Kimler Aspirin Almalı Kimler Uzak Durmalı?
75-300 mg.’lık aspirin kullanımının kalp krizi geçiren, kalp-beyin-bacak ya da şah damarlarında tıkanıklık saptanan, balon, stent, by-pass uygulanan, inme geçiren hastalara tavsiye edildiğini ifade eden Prof. Dr. Hamza Duygu, hergün düzenli aspirin kullanan bu kişilerde 10 yıl içinde, kalp krizi ve beyin damar tıkanıklığı riskinin %20’nin üzerinde bir azalma sağladığını söyledi. Daha önce kalp krizi geçirmemiş hastalara koruyucu amaçlı aspirin verilmesinin ise hala tartışılan bir konu olduğunu kaydeden Prof. Dr. Hamza Duygu, yapılan yakın zamanlı büyük çalışmaların, günlük 100 mg aspirin kullanımının kalp krizi riskini hafif azaltmakla birlikte kanama riskini artırdığını, bu nedenle, daha önce kalp krizi geçirmemiş hastalara aspirin tedavisi başlanırken, yararları ve zararlarının göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiğini belirtti.
“Hangi hastalara aspirin verilmesi gerektiği, hangi hastalarda kaçınılması gerektiği konusu, hastanın ayrıntılı değerlendirilmesi ve sigara, şeker hastalığı, yaş, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, ailede genç yaşta kriz geçirme öyküsü gibi risk faktörleri ile eşlik eden hastalıklar ve hastanın kanama riski göz önüne alınarak değerlendirilmelidir.” diyen Prof. Dr. Hamza Duygu, kalp damar hastalığına dair olay yaşamamış kişilerde koruyucu amaçlı aspirin kullanımına kanama riski ve beklenen yarar göz önüne alınarak başlanması ve en önemlisi hekime danışılmaksızın rutin rastgele aspirin alınmasının yarardan çok zarar getirebileceğinin unutulmaması gerektiğini ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.