• BIST 9389.62
  • Altın 2837.382
  • Dolar 34.4229
  • Euro 36.2785
  • Lefkoşa 14 °C
  • Mağusa 15 °C
  • Girne 20 °C
  • Güzelyurt 13 °C
  • İskele 15 °C
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 4 °C

Atlı: Bu sorun küresel bir sorundur

TDP Genel Başkanı Mine Atlı Kadına Şiddetle Mücadele Günü ile ilgili açıklama yaptı.
Atlı: Bu sorun küresel bir sorundur

Değerli basın emekçileri, ben her birinize 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle mücadele günü’ne gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederim. Basınımız bu bağlamda elde edilen dünya ve ülke verilerimizi ortaya koymak için yoğun çaba sarf etmiştir.

Hatta açıklamamıza Kıbrıs Postası’nın paylaştığı, Birleşmiş Milletler’in istatistikleriyle başlamak istiyorum.

Bu verilere göre geçen yıl  dünya genelinde BİLİNDİĞİ KADARI İLE 45000 kadın eşleri, aile yakınları ve erkek arkadaşları tarafından öldürüldü.

KIRK BEŞ BİN KADIN. Bir yılda.

Bu veri bir dünya istatistiğidir.

Bu sorun küresel bir sorundur.

Bu resimlerde gördüğünüz kadınlar Kıbrıs dahil olmak üzere başka ülkelerde hayatlarını kaybetse de tümünün düşmanı birdir. Irk tanımayan bir düşman. Bu düşmanın adı ataerkidir.

ÜLKEMİZDE de iliklerimize kadar hissettiğimiz toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir.  

Ancak ülkemizdeki ev içi şiddet verileri, küresel verilerle örtüşse de, hala bu sorunun ülkemizde var olduğunu kabul etmek istemeyen bir anlayışla karşı karşıyayız.

Henüz bir jenerasyon uzağımızda çocuk evlilikleri olsa da, her birimizin ailesinde şiddet gören bir kadın olsa da, hala bu soruna göç sorunu olarak yaklaşmakta ısrar edenler var.

Ev içi şiddetin kaynağında alkol, ekonomik sıkıntılar, ırk veya eğitim düzeyi yoktur.

Ev İçi Şiddetin sebebi, şiddet gösterenlerin şiddet görenlerin üzerinde uygulamak istedikleri güç ve kontrolden kaynaklanmaktadır.

Ev İçi Şiddet görenlerinin büyük ölçüde kadın olduğu gerçeğinin karşısında, kabul etmeliyiz ki, dünyada ve ülkemizde hala BİR cinsiyet, diğerini kontrol etme hakkını kendinde görüyor.

BU anlayışı dönüştürmek adına, çocukların orta okuldan hatta ilk okuldan itibaren toplumsal cinsiyet eğitimi almaları elzemdir.

İstanbul Protokolü, ülkemiz mevzuatına onay yasası ile yerleşmiş olsa da, ve bu bir devlet taahhüdü olsa da, bizim devlet yetkililerimiz bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da hukuku hiçe sayıyor.

Bu ülkenin değerli sivil toplum örgütleri bu bağlamda eğitim bakanlığı ile işbirliği yapıp, bakanlığın da kabul edebileceği bir toplumsal cinsiyet eşitliği, ev içi şiddet ve sağlıklı ilişki müfredatıhazırladı, ardından Olgun Amcaoğlu müfredatın okullara girmesiyle ilgili protokol imzaladı. Ancak belli ki toplumun bu hedefi birilerini rahatsız etti ki, hiçbir izahat verilmeye ihtiyaç duyulmadan, aldıkları TALİMAT doğrultusunda bu protokol fesih edildi.

Yine bu ülkenin değerli sivil toplum temsilcileri kıymetli zamanlarını ayırıp EV İçi Şiddet Çalıştayına katıldı, ne yazık ki bu yönetim, söz konusu çalıştaydan ortaya çıkan eylem planı yerine külliye yapmayı tercih etti.

Çünkü bu yönetimin hedefinde laik, eşit ve özgür kadın yoktur. BU yönetimin hedefinde biat eden, itaatçı tutsak kadın vardır.

Bizler buna asla geçit vermeyeceğiz.

BU ülkede hala bir ev içi şiddet yasası yok. Sivil toplum örgütleri ve paydaşlar yazıp ellerine verse de, siyaset üstü, her kadının hayatına olumlu dokunacak bir yasayı geçiremeyecek kadar iradesiz bir meclisle karşı karşıyayız.

Lefkoşa Türk Belediyesi’nin kurduğu Sığınma Evi, ve Kıbrıs Türk Barolar Birliği ile KAYAD işbirliğinde zorlanan adli yardım protokolü dışında şiddet direnişçilerine sunulan kaydı değer bir hizmet sunulmamaktadır.

Poliste kurulan kadına karşı şiddetle mücadele birimi,  Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi ve ihbar hattı hala insan kaynağı açısından ciddi sıkıntılar yaşamaktadır.

Kadınlar yanı başımızda satılmakta, gece kulüplerinde ölüleri bulunmakta, kadın ticaretine maruz bırakılmaktadır.

Kadınlar yaşadıkları şiddet dolayısıyla intihara zorlanmakta, mental sağlık bağlamında hiçbir destek sunulmamaktadır.

Kadına Karşı Şiddetle ilgili çalıştayda ortaya çıkan sonuçlar raflara kaldırıldı, yerine ‘aile çalıştayı’ düzenlendi. Bu çalıştayda dağıtılan broşörlerin üzerinde ‘yuvasını seven kadın her şeye tahammül eder’ gibi kadın hareketini 20 yıl geriye götürmeyi hedefleyen propaganda kullanıldı.

Bu yönetimin sevgi diye tanımladığı şeyi biz iyi biliyoruz. Onların sevgiden anladığı şeyin bağımlılık ve biat olduğunu da.

Biz eşitlik istiyoruz, güvenlik istiyoruz, saygı duyulmak ve kendi ayaklarımızın üzerinde durmak istiyoruz.

Saçımızı özgürce savurmak, çalışıp emeğimizin karşılığını almak, insan onuruyla yaşamak istiyoruz.

Toplumcu Demokrasi Partisi olarak, İran’da, Türkiye’de, Yünanistan’da, Yanıbaşımızda ve çok uzaklarda özgürlük mücadelesi veren tüm kadınları, selamlıyoruz,

 

Dünyanın her yerinde kadın mücadelesine dayanışma gösteren erkekleri,

 

Her türlü zorluğa karşı birbirine kenetlenen kız kardeşlerimizi,

 

 Hayatları pahasına hepimiz adına isyan eden her bireyi selamlıyoruz,

Ülkemizin sadece Kuzeyinde değil Güneyinde de bu güne dair mesaj yayınlayan, eylem yapan tüm eşitlikçi örgütleri ve çabalarını selamlıyoruz. 

 

TDP elbet bir gün yeniden yönetimde olacak. O gün gelecek ev içi şiddetle mücadele ulusal eylem planında yer alan tüm adımları atacağımıza sözümüz olsun.

 

Tıpkı o külliyenizin merkezine, ataerkil, faşist düzeninizi parodi yapan tiyatro sahnesi kuracağımız gibi.

 

 

 

Etiketler: , , ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler