• BIST 9653.46
  • Altın 2938.015
  • Dolar 34.6322
  • Euro 36.5915
  • Lefkoşa 9 °C
  • Mağusa 10 °C
  • Girne 13 °C
  • Güzelyurt 9 °C
  • İskele 10 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 3 °C

Avrupa ülkeleri Rusya'yı caydıramaz

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim ABD ve Avrupa ülkelerinin de dahil olduğu bir sinir harbine dönüştü.
Avrupa ülkeleri Rusya'yı caydıramaz

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim ABD ve Avrupa ülkelerinin de dahil olduğu bir sinir harbine dönüştü. Peki, gerçekten ABD, Rusya’ya karşı askeri adım atar mı? Avrupa, Ukrayna’yı savunabilir mi? Türkiye nasıl hareket etmeli? 

Kimilerine göre İkinci Dünya Savaşı sona ermesinden kimilerine göre Soğuk Savaşın bitmesinden bu yana Avrupa’da egemen olan bir anlayış var. Buna göre kıta Avrupası tüm sorunlarını diplomasi üzerinden çözecekti. En zorlu şartlarda dahi masa dağılmayacak, çok önemli sorunlar ekonomik yaptırımlar ve benzer araçlarla çözülecekti.

Yaklaşık 60 yıl önce çok zorlu bir savaşa ev sahipliği yapan kıta için son derece makul olan bu yaklaşım belki de en derin sınamalarından biriyle karşı karşıya. Tahterevallinin bir ucunda Rusya diğer yanında Ukrayna var gibi görünse de aslında dengeleri sağlayan sadece bu iki ülke değil.

ABD’den NATO’ya, AB ülkelerinden Çin’e kadar çok farklı coğrafyaları etkileme potansiyeli olan bu durum önümüzdeki dönemlerde de ana gündem maddelerinden biri olacağa benziyor.

 

Avrupa'nın hemen yanı başına yığılan Rus askeri yığına her geçen gün artıyor. Foto: Reuters

[Avrupa'nın hemen yanı başına yığılan Rus askeri yığına her geçen gün artıyor. Foto: Reuters]

 

 

ABD, Ukrayna için savaşa girer mi?

Her ne kadar denklemin farklı noktaları olsa da temel soru aslında çok net; ABD, Ukrayna için Rusya ile sahada bizzat askerini bulundurarak savaşa girer mi? SETA Dış Politika Uzmanı Mehmet Çağatay Güler ile bu soruya yanıt aramak için bir araya geldik. Haliyle konunun AB ve Türkiye kısmına da değindik.

Güler, görüşlerine aslında her şeyi açıklayan anahtar bir cümle ile başlıyor ve “Konuyla ilgili en üst makamların da net şekilde vurguladığı üzere Rusya Ukrayna’yı işgal ederse ABD ve Avrupalı müttefikleri Moskova yönetimine ekonomik yaptırımlar uygulayacak” bilgisini paylaşıyor.

 

Ukrayna krizi nereye gidiyor?

 

NATO’nun destek olması da pek mümkün değil

Avrupa’nın askeri açıdan güvenliği dendiğinde akla ilk gelen kurum şüphesiz ki NATO. Ukrayna’nın NATO üyesi olmadığı gerçeğine işaret ediyor Mehmet Çağatay Güler. Haliyle, NATO üyesi olmayan bir ülkeye savaş halinde NATO’dan askeri destek gelmesinin pek mümkün olmadığını söylüyor.

Aslında son dönemlerde ABD’nin temel dikkatini Asya-Pasifik bölgesine yönlendirdiği biliniyor. Irak, Afganistan, Suriye ve Doğu Akdeniz meselelerinde takındığı tavır da bunu doğruluyor. Güler de bu noktaya işaret ediyor ancak “Bu gelişme bir kez daha gösterdi ki Rusya odaktan çıkartılacak ve baş etmesi için Avrupa’ya bırakılacak bir ülke değil” uyarısında bulunuyor.

 

Avrupa ülkeleri Rusya'yı caydıramaz

 

Ankara tarafsız duruşuna devam edecektir

Türkiye’nin son yıllarda ilişkilerinin sürekliği geliştiği ülkeler arasında Rusya ve Ukrayna öne çıkıyor. Rusya ile ciddi krizler yaşansa da bir şekilde devam edildi. Kiev-Ankara hattında ise özellikle savunma sanayiinde değerli bir frekans yakalandı. Hal böyle iken acaba Türkiye’nin Rusya-Ukrayna arasındaki krize nasıl yaklaşacağı sorusunu yöneltiyoruz Mehmet Çağatay Güler’e:

“Türkiye çatışmaya taraf her iki ülkeyle de çok iyi ilişkilere sahip. NATO’nun aktif olarak müdahil olmadığı durumda Türkiye’nin Ukrayna’nın yanında savaşa dahil olması ya da askeri destek sağlaması olası değil. Böyle bir durum, Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini dinamitleyeceği gibi, Suriye başta olmak üzere başka sahalarda Rusya’ya karşı elini zora sokabilir. Bununla beraber, Ukrayna’yı tamamıyla yalnız bırakması ya da Rusya’dan yana tavır alması Kiev’le ilişkileri olumsuz etkiler.

Türkiye’nin hali hazırda yürüttüğü tarafsız politika ve kendisine biçtiği arabulucu rol, her iki tarafla da sahip olunan ilişkilerin korunması adına önemli ve devam ettirilmesi gerekiyor. Bu noktada, Türkiye’nin Ukrayna’ya Bayraktar TB-2 satışına da büyük bir anlam yüklenmemesi ve Ankara’yı Kiev’den yana tavır alıyor şeklinde lanse etmeme hususu dikkate değer. Rusya da silah ticareti yaparken alıcı ülkeler arasında ayrım yapmıyor ve silah satacakken üçüncü ülkelerle ilişkilerimizi nasıl etkiler diye düşünmüyor.”

 

Ankara'nın Kiev ile askeri iş birliği her geçen gün daha yükselen bir profil çiziyor.

[Ankara'nın Kiev ile askeri iş birliği her geçen gün daha yükselen bir profil çiziyor.]

 

 

Ukrayna Putin için 'yarım kalmış iş'

Rusya, Ukrayna’ya bir hamle yaparsa tüm her şey durulur mu? Yoksa bir sonraki hedef için hazırlıklar mı başlar? Putin’in nihai amacını merak ediyoruz…

“Moskova’nın nihai amacını keskin uçlarla tarif etmek ve savaşı göze alıp almayacağı noktasında kesin bir yargıda bulunmak oldukça güç” diyor Güler.

Kiev’in NATO’ya üyeliğinin engellenmesi ve bunun da ötesinde füze sistemleri ve yabancı silahlı kuvvetlerin konuşlandırılacağı bir karakol haline gelme ihtimalinin önlenmesi Moskova için en öncelikli konu başlıklarından biri.

Ukrayna’nın Putin tarafından yarım kalmış bir iş olarak görülüyor olmasına işaret ediyor Güler. Rusya’nın caydırma stratejisi de izlemeye devam da etse ya da mevcut durumu tırmandırarak savaş ilan edecek de olsa temel gayesinin NATO ve ABD’ye kırmızı çizgilerini kabul ettirmek olduğuna dikkat çekiyor.

 

Avrupa ülkeleri Rusya'yı caydıramaz

 

Avrupa neden bu kadar çaresiz?

Sürecin Rusya ve ABD kısmını konuştuk. Ankara penceresinden görünenlere değindik. Güler ile sohbetimizin sonunda objektifimizi Avrupa tarafına çeviriyoruz. Tüm bu gelişmeler karşısında özellikle AB tarafı elini çok yükseltmedi. Belli ki sahaya doğrudan bir müdahalede bulunmak gibi bir niyetleri de yok.

Avrupa, Moskova karşısında nasıl bu kadar çaresiz? Mehmet Çağatay Güler yanıtlıyor:

“Avrupa ülkelerinin Rusya’yı caydırma kapasiteleri oldukça düşük. Rusya’ya uygulanan yaptırımların ülkeyi dize getirmenin aksine milliyetçi duygular etrafında daha da kenetlediği literatürde öne çıkan argümanlar arasında.

Avrupa Birliği üye ülkeleri, enerji arz güvenliği ve bilhassa da doğalgaz temini bakımından Rusya’ya bağımlı durumda. Rusya, AB’nin toplam doğalgaz ithalatının yaklaşık yarısını, petrol ithalatının da neredeyse üçte birini karşılıyor.

Tek tek üye ülkeleri incelediğimizde, en az 11 üye ülkenin doğalgazının dörtte üçünü, Almanya dahil en az üç ülkenin de doğalgazının yarısından fazlasını Rusya’nın karşıladığını görüyoruz. Hal böyle olunca AB üyesi ülkelerin, karşılıklı bağımlılık ilişkisini bir kenara koyarak Rusya’ya karşı tavır alması kolay olmuyor.

Rusya, Batı’ya kırmızı çizgilerini dayatmakla birlikle ek jeopolitik kazançlar da elde edebilir. Bu kazançlar operasyonun kapsamına bağlı olarak değişmekle birlikle; Azak denizinin bütünüyle kontrol edilmesi, Kırım’ın su probleminin çözülmesi ve Donbas’ın tamamıyla Rusya’ya bağlanması olabilir.

Ukrayna’yı işgale yönelik bir hamle gelmediği ihtimalinde ise Putin’in sonraki adımları daha önce bahsettiğim ‘olmazsa olmaz’ koşulları öyle veya böyle dayatma yönünde olacaktır. Savaş tehdidini daha da arttırarak, caydırıcılığın etkisi daha da yukarıya çekerek, Belarus dahil başka bölge ülkeleri veya nüfuz uygulama araçlarıyla Batı’yı daha da zorlayarak, bunu elde etmeyi düşünebilir.

Son olarak, savaş ilan etmeden Donbas’taki kırılgan ve istikrarsız yapıyı tetikleyerek, taviz elde etme arayışına girebilir. Ancak, böyle bir durumun savaşa evirilme ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır.”

Etiketler: , , ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler