• BIST 9762.05
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • Lefkoşa 12 °C
  • Mağusa 11 °C
  • Girne 16 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 11 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 5 °C

Ayşe abanın torunları olmayaydı iş tamamdı !!!

Ayşegül Garabli

Dün, denetimsiz öğrenci taşımacılığı sonucu hem kolu kırılan hem de, adalet yönünden mağdur edilen bir çocuğu yazmıştım.

Neden denetim yok diye isyan etmiştim.

Yetkililere, “sorumsuzluğunuzun rehaveti, çocuklarımızın hayatından daha mı önemli” diye sormuştum.

Evet daha önemliymiş.

Bu gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hamza Ersan Saner’in, Genç TV’de yayınlanan bir programda söylediklerini duyunca, gördüm ki, sadece çocuklarımızın değil, hepimizin hayatı önemsizmiş.

Hani, ülkede yaşananlardan haberdar olmasalar, derim ki, sorumsuzdurlar.

Ancak haberleri olduğu halde hiçbir şey yapmamaları, sadece sorumsuzluk değil suçtur ve halka ihanettir.

Bir Bakan, “özellikle inşaat sektöründe riskli çalışma ortamlarının bulunduğunu ve genel bir denetleme yapılacak olsa ülkedeki tüm inşaatların yarın itibari ile durdurulması gerektiğini” söyleyebilir mi?

Hele ki kendisi de, iç mimarlık mesleğinden gelmişse.

Bunun anlamı, ülkedeki bütün inşaatlar usulüne uygun yapılmıyor ve hepiniz risk altındasınız demek değil midir?

Hadi diyelim Sn. Bakan bu ifadeyi, inşaatın güvenirliği açısından değil de, çalışanlar  için alınması gereken iş güvenliğinin olmamasından dolayı söyledi , çalışanların hayatının bir önemi yok mu?

Neymiş efendim “ KKTC’de mesleki denetim zorunluluğu olmadığı için  iş sağlığı ve güvenliğinden bahsetmek abesle iştigalmiş !”

Haydaaa!!

KKTC’de mesleki denetim zorunluluğunu düzenleyen yasal mevzuatı yapmak kimin görevi Sn. Bakan?

Ayşe Aba yapacaktı da torunlarından fırsat mı bulamadı?

Yoksa, Gambiya Devlet Başkanı yapacaktı da hava muhalefeti nedeniyle mi gelemedi?

Bunca işçinin iş kazası sonucu hayatını yitirmesi ya da sakat kalması böyle bir mazeretle savunulabilir mi?

Ya da ileride insanların ölümüne sebep olabilecek inşaatların devam etmesine izin verilmesine?


“İnşaatların nasıl inşa edildiğini denetleyen bir merci yok” diyor Sn. Bakan.

O mercii kim oluşturacak?

Onu da Ali dayının yapmasını mı bekliyorsunuz?

Yoksa Mısır’ın eski devlet başkanı Muhammed Mürsî yapacaktı da devirdiler mi?

Hal bu ki, hiç gerek yokken “Koordinasyon Ofisinin” kurulması için, tabiri caizse canınızı yediniz.

Gençlerin kültürlerinden uzaklaştırılıp, asimile edilmesi daha mı önemliydi sizce?

Hani derler ya,” Özrü kabahatinden büyük” diye, bu açıklama, tam da bu cinsten.

Düşünün, kasaba gidiyorsunuz, kasabın bir elinde et, diğer elinde bıçak ama yüzünüze bakıp, “Eti kesen olsa, size satabileceğim” diye ağlıyor.

İşte Sn. Bakanın işi de bu kasap misali.

O zaman “Ya eti kes, ya da dükkanı kapat” demezler mi adama?

Ama olmaz de mi?

Eğer gerekli yasal düzenlemeler yapılırsa, “ahbap ,çavuşlar” gücendirilir ve koltuk tehlikeye girer.

Dükkanı kapatmak da olmaz çünkü koltuk tatlı.

O yüzden yapılması gereken şey, sadece halka ağlayıp, “elimizden gelen bir şey yok. Yapmamıza yasal engel var” demek.

Şimdi anladık mı neden AB ya da çözüm istenmiyor?

Eğer bir çözüm olsa, ya da AB’ye girsek, bırakın haksız yere elde tutulanların gitmesini, rezil oluruz.

Bu ülkede yapılan yanlışlar ve yapılmayan doğrular, açıklana bilir mi?

Bu rezaletler, dünyanın gözleri önüne serilebilir mi?

O yüzden “Rum sizi keser” korkusuyla, halkı bu ada yarısına hapsetmek ve başkaldıranları da “hainlikle” suçlayıp susturmak en etkili yol.

Oysa ki, zaten içeride yapılanlar bir, bir öldürüp yok ediyor bu halkı.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları