Bayındır Söğütözü Hastanesi Psikiyatri ve Uyku Bozukları Uzmanı Prof. Dr. Fuat Özgen, 7 saatten az uyuyanlarda bakteriyel ve viral enfeksiyonların 3 kat daha sık geliştiğini söyledi.
Türkiye İş Bankası grup şirketleri arasında yer alan Bayındır Sağlık Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, yoksunluğu karşısında en dayanaksız olunan, kaçınılmaz ve önlenemez bir biçimde yerine konması gereken bir durum olan uyku, yeme içme gibi yaşam için gerekli fizyolojik bir ihtiyaç. Beynin birçok kısmı tarafından kontrol edilen çeşitli evreler içeren uyku, sanılanın aksine basit değil kompleks bir süreç içeriyor. Sağlıklı uyku ise bu evrelerin yeterli sürelerde görülmesi ile sağlanabiliyor.
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Prof. Dr. Fuat Özgen, 7 saatten az uyuyanlarda bakteriyel ve viral enfeksiyonların 3 kat daha sık geliştiğini belirterek, uykunun bir aydan daha uzun süredir bozuk ve günlük işlevleri engeller durumda olduğunda mutlaka yardım aranması gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Özgen, salgın sürecinin insan varlığına karşı oluşturduğu tehdit nedeniyle kaygı ve endişeye yol açmasının yanı sıra yaşam şeklini değiştirmesi dolayısı ile de uyku sürelerinde ve düzeninde değişiklikler yaşandığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Pandemi sürecinde okulların online eğitime geçişi, evden çalışma ve kısıtlamalar yaşam şeklimizi temelden değiştirdi. Bunların sonucu olarak uyku süre ve düzenimizde değişiklikler ortaya çıktı. Sabah geç kalkma ve bunun sonucu olarak geç yatma alışkanlıkları oluştu. Halbuki kaliteli ve verimli bir uyku için gece uykusu önemli. Gündüz uykusunun, gece uykusunu olumsuz etkilemediği saatler 13.30-15.00 arası. Günün diğer saatlerindeki uykular gece uykusunun süresini ve kalitesini olumsuz etkiliyor. Uyku sağlığı açısından sabah vakitlice kalkmak ve gece uyku gelince yatmak en doğru yoldur."
Uyku süresinin kısalması ile bağışıklıkta rol oynayan çeşitli protein oranlarında artışlar görüldüğünü kaydeden Özgen, kan hücrelerinden salınan enfeksiyondan koruyan moleküllerin düzeyinin ise azaldığını ve enfeksiyonlara eğilimin arttığını belirtti.
Prof. Dr. Özgen, uyku yoksunluğunun gün içinde görülen belirtilerini ise şu şekilde sıraladı:
"Yorgunluk, kırıklık, dikkat, konsantrasyon ya da bellek güçlüğü, sosyal ya da mesleki işlevsellikte bozulma ya da düşük okul performansı, duygudurum bozukluğu ya da iritabilite. Gündüz uykuluğu, motivasyon, enerji ya da inisiyatifte azalma, işinde ya da araç kullanırken hata yapma veya kaza eğiliminde artma. Uyku yoksunluğuna bağlı bağışıklık sisteminde zayıflama. Gerginlik, baş ağrısı ya da mide-bağırsak sistemine ait semptomlar. Uyku hakkında endişe ve uğraşılar."
Salgın sürecinde, Obstrüktif Uyku Apnesi Sendromu dahil olmak üzere uykuda solunum bozuklukları olan hastaların sağlık uzmanlarının önerilerine uyması gerektiğinin altını çizen Özgen, şunları kaydetti:
"Bu hasta grubu çoğunlukla beraberinde hipertansiyon, diyabet ve kardiyovasküler hastalık veya riski taşımasından dolayı riskli grup içinde yer alabilir. Bu süreçte önlemler kademeli azaltılıncaya kadar zaruri gereklilikler dışında dışarıya çıkmamalıdır. Uykuda solunum bozuklukları olan hastaların evde pozitif havayolu basınç tedavisine (PAP) her zamanki gibi devam etmeleri gerekiyor. PAP'ın Kovid-19'u kötüleştirdiği veya yakalanmayı artırdığına dair herhangi bir bilimsel kanıt yoktur."
Özgen, Kovid-19 şüphesi veya tanısı olan uykuda solunum bozuklukları olan hastaların PAP cihazlarını izole havalandırmalı bir odada, hem cihaz-aksesuar hem de ortam temizliğine dikkat ederek ve ev halkının etkilenme riskini minimuma indirerek kullanabileceklerini belirterek, "Ayrıca PAP cihazını kullanmayı engelleyecek semptom ve akciğer bulguları olup olmadığı hekimi tarafından değerlendirilerek karar verilmeli. Bu durumda cihaza semptomlar düzelinceye kadar ara verilebilir." dedi.
İNSOMNİA (UYKUSUZLUK HASTALIĞI) RUH SAĞLIĞINI ETKİLİYOR
İyi bir uykunun fiziksel, ruhsal tamir ve yenilenme için oldukça gerekli bir süreç olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Fuat Özgen, bu yenilenme sağlanamadığında hastaların ruh sağlıklarının olumsuz etkilendiğini belirtti.
Özgen, "İnsomniyaklarda depresyon ya da psikiyatrik bozukluk gelişme riski yüksek. İnsomniyaklarda 3,5 yıl içinde (insomni olmayanlara göre) depresyon gelişimi 4 kat, anksiyete bozukluğu gelişimi 2 kat, madde kötüye kullanımı ya da bağımlığı da 7 kat fazla görülüyor." dedi.
Bazı durumlarda tıbbi veya psikiyatrik problemler nedenleriyle kullanılan ilaçların da uykusuzluk nedeni olabildiğini ifade eden Prof. Dr. Özgen, "Eğer uykunuz bir aydan daha uzun süredir bozuksa ve sizin günlük işlevlerinizi bozuyorsa yardım arama zamanı gelmiştir. Doktorunuza başvurun ve bir uyku hastalıkları uzmanı ile görüşme isteyin." ifadesini kullandı.
Özgen, insomniaya karşı alınabilecek kişisel önlemleri ise şu şekilde sıraladı:
"Sabah uyanınca yataktan çıkılmalı. Dinlenmek amacıyla uyumaya devam etmek dinlendirici olmadığı gibi uyku ritmini de bozabiliyor. Her sabah aynı saatte kalkılmalı. Sirkadiyen ritmi düzenlemek için belirli saatler arasında yataktan kalkılmalı. Gündüzleri uyumamalı. Düzenli egzersiz yapılmalı ancak akşam saatlerinde heyecan oluşturacak aktivitelerden kaçınılmalı. Yatak odası ses, ışık, ısı yönünden korunmuş olmalı ve yatak odası uyku dışında çalışmak için kullanılmamalı. Uyku saatine yakın yemek yenmemeli. Kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden ve tütün kullanımından kaçınılmalı."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.