• BIST 9626.56
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.213
  • Euro 36.6812
  • Lefkoşa 11 °C
  • Mağusa 7 °C
  • Girne 12 °C
  • Güzelyurt 8 °C
  • İskele 7 °C
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 2 °C

Bağımsızlık benim karakterimdir

Oshan SABIRLI

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün üzerinden tam 78 yıl gerçi. Atatürk’ün özdeyişleri bugün bile ayni değerde aradan geçen onlarca yıl sonrasında bile güçlülüğünü koruyor.

Şu sıralar bir kez daha Atatürk’ün “Bağımsızlık benim karakterimdir” sözü nedense her an kulağımda çınlıyor.

Sanırım Kıbrıslı Türkler olarak, bu sözü bizler hiçbir zaman tam anlamı ile söyleyemeyeceğiz.

Hiçbir zaman kendi benliğimiz ile yürüyemeyeceğiz.

Hep maşa olma durumunda kalacağız.

Sığındığımız limanların tümünde biz tıpkı bir uyuşturucu bağımlısı gibi bağımlı olmaya devam edeceğiz.

Çok ütopik olsa da zaman zaman anarşizmin ne kadar özgürlükçü bir yapıda olduğunun hayallerini kuruyorum.

Anarşizmi marjinalleştirenlere inat, anarşizmi kötü bilenlere hiçbir zaman bu politik felsefenin şiddeti desteklemediğini ve savunmadığını belirtmem gerek.

Özetle “devletsiz toplum”u savunan politik felsefedir anarşizm.

Tanımsal anlamda “Genellikle ‘devlet ve benzeri güçler’ yerine özerk ve gönüllülük esasına dayalı kurumlar tasarlar. Toplum ‘hiyerarşik olmayan kurumlar’ ile yaşamalıdır. Anarşizm devleti gereksiz, sevimsiz ve zararlı bulur. Devlete, ve benzer tüm ‘otoriter’ ve ‘hiyerarşik yapılanmaya’ karşıdır. Şüphecilik ve değişim en büyük özellikleridir. Dogmatik düşüncelerin tümüne karşı çıkar…”

Atatürk’ün bağımsızlık benim karakterimdir sözünü ve Kıbrıs Türk toplumunu hatta ülkedeki siyasi yapıyı yan yana koyduğumda ne kadar aciz durumda olduğumuzu çok daha iyi anlıyorum. Tek çıkış yine anarşizm gibi geliyor aslında.

Ağırlıklı olarak ulusun bağımsızlığı ile ilintilendirilse de Atatürk’ün bu özdeyişi, gerçekten bir şeyleri değiştirebilecek kapasitedeki liderlerde ortak olduğunu düşündüğüm kişilik özelliğinin dışa vurumudur bence.

Diğer yandan, organizasyon teorisine göre ise insanlara liderlik edebilmeniz için yürürlükteki kültür ile uyum içinde olmanız gerekir.

Gel gelelim, bu iki düşünceyi yan yana koyduğunuz zaman ikilemler içinde kıvranan bir insan modeli çıkar. Çünkü düşündüğünüz zaman, insanın değiştirmek istediği şeyin parçası kalmak zorunda olması pek zor bir durum.

Kıbrıs Türk siyaseti de böyle işte.

Ayni kısır döngüler içerisinde dönüp duruyoruz.

Tam da bu noktada aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumu ortaya çıkıyor.

Lider karizması içerisinde, ülkemizde ciddi liderlik sorunları olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak, zaaflar ile dolu bir siyasal yaşamın tam merkezine çakılmış durumdayız.

Bir yandan Türkiye, diğer yandan tüm dünya tarafından tanınan Kıbrıs Cumhuriyeti var.

Benim gibi 1970’ler ile 1980’lerde doğan neslin yoksunlukları da işte bu noktada ortaya çıkıyor.

İnançsızlığın tavan yaptığı, dinozorların hala siyasette olduğu, genç olanların da koltuk sevdasında dinozorlaştığı, “yeter artık” diyemeyen siyasetçilerin olduğunu görüyoruz.

“El pençe divan” edebiyatında koalisyonculuk oyunlarında, sorunsuz bir haftasonu geçirmeniz temennisi ile….

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları