• BIST 9636.12
  • Altın 2930.278
  • Dolar 34.6515
  • Euro 36.3536
  • Lefkoşa 8 °C
  • Mağusa 7 °C
  • Girne 10 °C
  • Güzelyurt 5 °C
  • İskele 7 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara -3 °C

Balayımdaki İngiliz Kolonisi ve Makarios

Oshan SABIRLI

Düğün hazırlıkları yapıyorduk ve o dönem içerisinde balayı için nereye gitsek diye araştırıyorduk. Açıkçası kolay kolay gidemeyeceğimiz ve tüm hayatımız boyunca anlatacağımız bir yer olsun yaklaşımımız vardı. O dönemde Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler Kıbrıs” kitabı yeni çıkmıştı ve bir yandan da bu kitabı okuyordum. Yıllar yılı duymuş olduğum bir bölge, ilk kez o kitapta bu kadar belirgin şekilde gözüme çarpmıştı. Kitapta Rum Başpiskoposu Makarios’un 9 Mart 1956 tarihinde İngilizler tarafından Şeysel adalarına sürgüne gönderildiği yazıyordu. Makarios bu adalar içerisinde Mahey’e gönderilmişti. “Burası neredeydi? Nasıl bir ada acaba? Sürgüne gönderilen birisi nasıl bir adada esarete terk edilmişti?” diye sorgulayınca karşımıza sürgünden çok öte, bir cennet parçası çıkıverdi. Hint Okyanusu'ndaki 115'in üzerinde adadan oluşan bölge olarak tanımlanan Şeyseller, Afrika'nın doğusunda, Madagaskar'ın ise kuzeydoğusunda yer alıyordu. Üstelik bu bölgenin, balayı çiftleri içinde gayet uygun olduğu ifade ediliyordu internet kaynaklarında. Kısa bir araştırmadan sonra Şeysellerde karar kıldık. İstanbul üzerinden 4.5 saatlik bir yolculukla Dubai’ye, oradan yaklaşık 5 saatlik bir başka yolculukla Şeysellerin ana karası Mahey’e ulaştık. Artık Makarios’un sürgüne gönderildiği o sürgün adasındaydık. Balayı programımız gereği Mahey’de kalmayı hedeflememiştik. Asıl gideceğimiz ada Siluet adasıydı ve kalacağımız otelin şoförü tarafından havaalanında karşılandık. Biraz yol yorgunu, biraz şaşkın bakışlar altında, özel araç ile bizi taşıyacak teknenin bulunduğu marinaya doğru yol aldık. Şoförümüz turist olduğumuz için, hemen Şeysel adaları hakkında bilgi vermeye başladı ve “adaya hoş geldiniz” dedi. Eşimle ben gülüşmeye başladık. Ardından ise soldan akan trafiğe işaret edererk “trafiğe şaşırmayın, burada trafik soldan akar, çünkü biz yıllar yılı İngiliz kolonisi olarak kaldık. İngiliz kültürünün farkını burada hissedebilirsiniz” dedi. Bu arada klimayı mı çalıştırayım yoksa adanın havasını mı koklamak istersiniz diye de ekledi şöförümüz. Turgut Özakman’ın kitabı ile başlayan bu serüvenin her anında Makarios’a çok kızdım. Amaç balayı tatili olmasına karşın İngiliz kolonisi olan, dünya haritasında bilmeyenin bulamayacağı çok küçük adaları ve Birleşik Krallığın ülkeleri nasıl ele geçirip yönettiğine tanık oldum orada. Tüm bunların ötesinde sürgünün her zaman sürgün olmadığına da tanık oldum. Makarios’un bir cennet adayı terk edip başka bir cennet ada olan Kıbrıs’ta savaşı, çatışmayı, göçü, ölümleri başlatabileceğine de tanık oldum kendimce. Şeysellerde şimdilerde huzur var. Bu adaların ekonomisinde turizm önemli bir yer tutuyor. Onlar tam 182 yıl koloni ülkesi olarak yaşadı. Biz ise Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar tam 82 yıl koloni idaresi altında kaldık. Kim bilir belki bizim adamızda o huzura ve o refaha günün birinde erişme başarısını gösterir. Umudum bu doğrultuda.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları