Suriye iç savaşın başlangıcından bu yana adeta bir “silah cenneti” haline gelmiş durumda: Binlerce AK-47 olarak da bilinen kalaşnikof tüfek, makineli tüfek, havan mermisi, roketatar, panzer ve daha niceleri… Peki, iç savaşı besleyen tüm bu silahlar nereden geliyor?
Araştırmalara göre, Suriye'ye silah ihracatının en önemli kaynağı Orta Avrupa ve özellikle Balkan ülkeleri. Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Karadağ, Sırbistan ve Romanya'dan gelen silahlar uzun bir mesafe kat ederek Suriye'ye ulaştırılıyor. Hava ya da deniz yoluyla önce Suudi Arabistan'a, Ürdün'e, Birleşik Arap Emirlikleri'ne ya da Türkiye'ye gelen silahlar buradan savaş bölgesine gidiyor. Bu büyük çaplı silah ticaretinin finansal boyutu ise 1,2 milyar euroyu buluyor.
Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı (BIRN) ve ABD Organize Suç ve Yolsuzluk İhbar Etme Projesi (OCCRP) bu silah ticareti rotasını aydınlığa kavuşturmak için hummalı bir çalışmaya imza attı. Bu çalışmaya katkıda bulunanlar sayısız video izledi, çok sayıda fotoğraf topladı, deniz ve hava yolundaki bazı hareketlenmeleri takip etti, silah anlaşmalarını inceledi ve silah ticaretini gerçekleştirenlerin izlerini takip etti.
Bu çalışma sonucu Balkanlar'dan Orta Doğu'ya yoğun bir silah trafiği olduğu ortaya çıktı. Bu silahların çoğunun ise 1990'larda yaşanan Balkan Savaşları'ndan kalma olduğu tespit edildi.
Silahlar kime gidiyor?
Bu uzun yolculuğun ardından Suriye'ye ulaşan silahlar yalnızca Özgür Suriye Ordusu tarafından değil, adını ‘Fetih El Şam Cephesi' olarak değiştiren El Nusra Cephesi militanları ya da IŞİD gibi radikal İslamcı örgütler tarafından da kullanılıyor. BIRN ve OCCRP bunun kanıtı niteliğindeki fotoğraf ve videoları sosyal medyada paylaşmayı planlıyor.
Almanya'nın rolü
Federal Meclis'te özellikle Sol Parti ve Yeşiller kriz ve savaş bölgelerine silah ihracatına karşı çalışmalar yürütüyor. Yeşillerin verdiği bir soru önergesine cevaben Federal Meclis Balkan ülkelerinden silah ve cephaneliğin toplanması ve imha edilmesine yıllık yaklaşık 1 milyon euro civarındaki bir bütçeyle katkıda bulunulduğunu açıklamıştı. Ancak muhalefet, bu rakamın oldukça düşük olduğu görüşünde.
Yeşillerin güvenlik politikaları sözcüsü Agnieszka Brugger Almanya'nın silah dolaşımı konusundaki rolünü eleştiriyor. Brugger'in eleştirilerinin hedef noktasını ise Almanya'nın Suudi Arabistan'a gerçekleştirdiği silah ihracatı oluşturuyor. DW'ye konuşan Brugger, “Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'ın ifadeleri bana oldukça ironik geliyor. Örneğin Suudi Arabistan'ın bölgede istikrarı sağlayan bir konumda olduğu, bu yüzden de bizim bu ülkeyle iyi ilişkiler içinde olmamız gerektiğini söylemesi gibi… Suudi Arabistan'da insan hakları iyiye değil kötüye gidiyor…” açıklamasını yaptı.
Vaatler eyleme dökülüyor mu?
Açıklanan son silah ihracatı raporunda Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, Almanya'nın silah ihraç ettiği ülkelerde bu silahların yasa dışı bir biçimde savaş bölgeleri de dahil başka yerlere ulaştırıldığını ve bunun sık karşılaşılan bir durum olduğunu vurguladı. Bu durumun önüne geçmek için de deniz nakliyatından sonrasına ilişkin kontrollerin başlatıldığını söyledi. Bu da, Gabriel'in açıklamasına göre ihracatın ulaştırıldığı ülkelerdeki yetkililerin Alman yetkililerin silahların olmaları gereken yerde olup olmadığını kontrol etmesi konusunda işbirliğine olanak vermeleri anlamına geliyor.
Ancak Brugger'e göre bu açıklamalar eyleme dökülmediği sürece büyük bir anlam taşımıyor. Brugger bu kontrollerin henüz gerçekleştirilmediğini söylüyor ve Gabriel'i daha önce duyurduğu silah ihracatı yasasını hayata geçirme yolunda henüz bir adım atmamakla eleştiriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.