Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin 21 Haziran-15 Aralık dönemini kapsayan BM Barış Gücü faaliyetlerine ilişkin raporu bugün yayınlandı.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, raporunda, Kıbrıslı Türk toplumunun ekonomik gelişimini önleyen sınırlamalar ve engellerin kaldırılmasına ve izolasyonların kaldırılmasının kapsamlı çözüme katkı sağlayacağına vurgu yaptı.
Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs Türk tarafının kararlı iyi niyet ve işbirlikçi tutumu neticesinde ortaya çıkan “bazı olumlu unsurlara yer verilmesine karşın, eksiklikler ve hatalar bulunduğunu” açıkladı.
Ban’ın hazırladığı rapor, ay sonu yer alacak BM Güvenlik Konseyi toplantısında görüşülecek.
“DOĞAL KAYNAKLARDAN HER İKİ TARAF DA YARARLANMALI
Ban Ki Moon, raporunda, adanın keşfedilecek doğal kaynaklarla ilgili olarak, “Adanın etrafında keşfedilecek, başta doğal kaynaklar olmak üzere, yeni zenginliklerden her iki toplumun da faydalanmasının garantiye alınması gerektiğini” vurguladı.
Ada etrafında keşfedilecek doğal kaynakların her iki toplumun ortak malı ve adada olası bir çözüme ulaşılmasında güçlü bir teşvik unsuru olduğunu kaydeden Ban, doğal kaynakların, bölgedeki tüm paydaşlar arasında derin işbirliğini de teşvik edici olduğuna işaret etti.
Kıbrıslı Türklere uygulanan yaptırımlara da değinen Ban, “Kıbrıslı Türklerin ekonomik kalkınmasını engelleyen kısıtlamalar ve engellerin kaldırılması güveni arttıracak. Bu yönde bir açılım, Kıbrıslı Türklerin isolasyonlardan ve küreselleşen dünyada anlamlı bir şekilde yer alamamaktan kaynaklanan sıkıntılarının çözülmesine yardımcı olacak. Böylece ada kapsamlı bir çözüme hazır edilecek” dedi.
Raporunda, iki kesim arasında ticaretin gelişmesinin adanın yeniden birleştirilmesi hedefine hizmet edeceğini kaydeden Ban, sosyal ve ekonomik açıdan iki toplum arasındaki farkı gidermeye yardımcı olacak ortamın sağlanması için iki lidere de çağrıda bulundu.
Genel Sekreter Ban raporunda ayrıca adadaki statükonun, özellikle bölgedeki tüm unsurlar dikkate alındığında sürdürülebilir olmadığını belirtti ve tüm ilgili kesimlere, 11 Şubat 2014’de iki liderin imzaladığı ortak açıklama temelinde sonuç alıcı görüşmelerin başlamasına yardımcı olacak ortamın yaratılması çağrısında bulundu.
Ban, raporunda, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün görev süresinin 31 Haziran’a kadar uzatılmasını tavsiye etti.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI: “OLUMLU UNSURLARA RAĞMEN EKSİK”
Dışişleri Bakanlığı’ndan raporla ilgili yapılan açıklamada, raporda, Kıbrıs Türk tarafının kararlı iyi niyet ve işbirlikçi tutumu neticesinde ortaya çıkan “bazı olumlu unsurlara yer verilmesine karşın, eksiklikler ve hatalar bulunduğunu” kaydedildi.
Bakanlık, kapsamlı çözüm müzakereleri ve doğal kaynaklar konularına birlikte atıf yapılan ve dolayısıyla raporun en can alıcı bölümlerinden birisi olan 26’ıncı paragrafın, Türk tarafının tüm uyarılarına rağmen, yaşanan gelişmeler çerçevesinde objektif ve adil bir dille kaleme alınmadığını belirtti.
Açıklamada, “Nitekim, bahse konu paragrafta doğal kaynaklar hususunun Türkiye ile GKRY arasında bir konu olarak resmedilmeye çalışılması ve bu bağlamda ada ve çevresindeki doğal gaz kaynaklarında eşit ve tabii hak sahibi olan Kıbrıs Türk tarafına herhangi bir atıfta bulunulmaması kabul edilemez bir durum teşkil etmektedir” denildi.
Türkiye’nin yayınlamış olduğu seyrüsefer bildiriminin (Navtex’in), Rum tarafının adanın doğal kaynakları hususunda ısrarla yürütmekte olduğu tek taraflı faaliyetler neticesinde Kıbrıs Türk tarafının talebi üzerine ve Kıbrıs Türk tarafı adına yayınlan dığının da belirtilmemiş olmasının, raporun bu konudaki olgulardan ne kadar uzak olduğunun başka bir kanıtı olduğu ifade edildi.
“RUM TARAFINI CESARETLENDİRMEKTE”
Açıklamada, “Bu durum, adadaki iki toplumun ortak malı olan doğal gaz konusunda işbirliği anlayışından ısrarla kaçınan Rum tarafını bu olumsuz tutumunu sürdürmesi yönünde ne yazık ki cesaretlendirmektedir” denildi.
Kapsamlı çözüm müzakerelerinde yeni bir aşamaya geçileceği bir dönemde görüşmeleri tek taraflı bir şekilde askıya alan Rum tarafına önkoşulsuz masaya dönmesi yönünde açık bir çağrı yapılmak yerine, konunun iki tarafı aynı pozisyona koyan çok genel ifadelerle geçiştirilmesini de eleştiren Dışişleri Bakanlığı, “Bu, gerçekleri yansıtan ve hakkaniyetli bir yaklaşım değildir. Bu bağlamda, müzakerelerin tekrar başlamasına yönelik taraflara yapılmış olan çağrının tek muhatabı Kıbrıs Rum tarafıdır” ifadesini kullandı.
“İZOLASYONUN ORTADAN KALDIRILMASI İNSANİ BİR SORUMLULUK”
Dışişleri Bakanlığı açıklaması, şöyle devam etti:
“Raporda bir yandan adadaki statükonun devam ettirilemeyeceği yönünde ifadelere yer verilirken, diğer yandan Rum tarafına gerek kapsamlı müzakereler gerekse doğal kaynaklar hususunda Kıbrıs Türk tarafıyla ortaklık ve işbirliği zemininde hareket etmesinin beklendiği yönünde herhangi bir mesaj verilmemiş olması, statükonun değişmesi gerektiğine ilişkin tespitin sadece sözde kalmasına neden olmaktadır.
Adadaki statükonun ana unsurlarından birisi olan ve hiçbir hukuki veya etik dayanağı bulunmayan Kıbrıs Türk halkı üzerinde uygulanan izolasyonun daha fazla gecikmeden kaldırılması, adadaki iki taraf arasında işbirliği ve ortaklık anlayışının yerleşmesini sağlayacak bir diğer önemli unsurdur. Bu bağlamda, son dönemdeki BMBG raporlarında yer almayan Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik gelişimini önleyen kısıtlama ve engellerin kaldırılmasına yönelik son rapordaki atfı not eder, bu çerçevede başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası camiaya izolasyonun tüm boyutlarıyla daha fazla gecikmeden ortadan kaldırılmasının insani bir sorumluluk olduğunu ve bu yönde atılacak adımların kapsamlı bir çözüme katkı sağlayacağını hatırlatır, Kıbrıs Türk tarafının sonuç odaklı çabalarının kesintisiz devam edeceğini bir kez daha ifade ederiz”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.