• BIST 9916.22
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 13 °C
  • Mağusa 10 °C
  • Girne 13 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 10 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 7 °C

Barış Harekâtı’nda başlayan dostluk

Mesut GÜNSEV

Zaferler ayı ağustosun bu diliminde bugünkü KKTC sınırlarının çizildiği 2ci Barış Harekatının da 43 cü yıl dönümü var…Türkiye’de yayınlanan Yeni Gün Gazetesinin yazar – muhabirlerinden Sevim Dabağ ,harekatın yıldönümünde gazetesinde tam sayfa bir röportaj yayınladı .Harekatta EOKA cı Rumlar tarafından vurularak esir alınan Gazi Harp Muhabiri Ergin Konuksever’ le o sıcak günlerde başlayan dostluğumuzu da konu alan bu röportaj olsun bu haftanın öyküsü..Söz Genç Gazeteci Sevim Dabağ ‘da:

“Asker emeklisi, gazeteci Mesut Günsev KKTC’de yaşıyor. Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında İtalya’da hastanede tedavi görmektedir. Kendisi de deniz subayı Mesut Günsev İtalyan doktordan savaş gemilerinin Kıbrıs’a çıkacağını öğrendiği günün sabahı hastaneden kaçarak, bindir güçlükle adaya ulaşır ulaşmaz da Amfibi Deniz Piyade Alayı’ndaki birliğine katılır. O gün karşılaştığı Kıbrıs Gazisi gazeteci Ergin Konuksever’le uzun yıllara yayılan dostluğu da o gün orada; 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında başlar. Barış Harekâtı’nın 43. Yılında savaş muhabiri Ergin Konuksever ve Mesut Günsev’le söyleşi yaptık.

Gazeteci Ergin Konuksever: Kıbrıs Barış Harekâtı’nda adaya çıkarken ve çıktıktan sonra; savaş sırasında ölen çok sayıda askerimiz var. Onlar başka milletin çocukları değil, bizim evlatlarımız. Bugün askerimiz Kıbrıs’tan çıkarılmak isteniyor. Ben buna hiç taraftar değilim. Aksi gibi bizim Kıbrıslı Türkler de askerin çıkarılmasını istiyorlar. Bu kadar kolaylıkla bırakıp, ‘hadi allahaısmaladık ‘ denmesi çok zor bir şey. Sıkıntılı günlerin unutulması yeni sıkıntıları beraberinde getirebilir. Kıbrıs halkı üzerinde ambargo olduğundan,  Rumların geniş ticaret imkânlarını kullanmak ve daha çok para kazanmak için birlikteliği istiyorlar, ama eğer öyle bir şey yaparlarsa pişman olabilirler. Bizimkilerin elindeki toprağı da alırlar ellerinden ve perişan olurlar. Kıbrıs’ta iki toplum arasında barış olabileceğini sanmıyorum. Mezarlıklar orada duruyor. Onların öldürdükleri insanlar açılan toplu mezarlardan elbiseleriyle gömülmüş, bir sürü çoluk çocuk, kadın cesedi çıktı. Son görüşmelerde de işin içinden çıkamadılar, çünkü Rumlar tam salahiyet istiyorlar. Adanın ayrı bir cumhuriyet olması sevdasındalar, ama adanın kendilerinin olmasını istiyorlar. O da çok zor bir ihtimaldir. Yapıyoruz derlerse olur, ama sonrasında birbirlerine ne öder, ödetirler bilinmez, rahatsızlığa; cana mal olur, bir sürü insan ölür. Ben öyle düşünüyorum. Kıbrıslı Rumların da Kıbrıslı Türkleri sevdiklerini sanmıyorum. Olaylar ortaya koydu. ‘Birleşelim, birleşelim’ diye referandum yaptılar. Allah’tan Rumlar, ‘hayır’ oyu kullandı. Yoksa çok zor günler kapıdaydı. Türkiye için de öyle. Şu an adalara sürekli yığınak yapıyorlar. Hiç kimsenin olmayan adaları işgal ettiler.  Türkleri denizden yine muhasara altına aldılar. Kimsenin sesi çıkmadı. ‘Katar’a, Suriye’ye gideriz’ diyorlar ama. Siz önce burnunuzun dibindekilere bakın.

ergin-konuksever.jpgBenim Kıbrıslı Türklere mesajım şu olur: Bir üniversiteleri, serbest yaşama hakları var mıydı? Bir şehirden diğerine gidemiyorlardı. Şimdi her yere gidiyorlar. Bir sürü üniversiteleri, kendi okulları var. ‘Biz yaparız, gideriz’ diyorlar, ama yaptırmazlar. Önlerinde; Amerika, İngiltere, Fransa engelleri var. Önce bu engelleri aşmaları gerekir. Biz daha Avrupa Birliği’ne giremedik.  Bundan sonra da almazlar. Bu ada Abdülhamit zamanında İngiltere’ye tekrar geriye alınmak kaydıyla kiraya verilmiş bir toprak, ama unutuldu. İngiltere bunu hatırlamak bile istemiyor. Sonra bizim o sıralarda İngiltere’ye altın lira karşılığında sipariş verdiğimiz ve kömürüne kadar parasını ödediğimiz iki savaş gemisini İngilizler bize vermediler. Altınlarımız da gemiler de onlarda kaldı, kendileri kullandılar. ‘Reşadiye’ ve ‘Sultan Osman’ adlı gemilerden biri, ‘Sultan Osman’ Birinci Dünya Harbi sırasında, çürük damgasıyla tersaneye çekildi. ‘Reşadiye’ de harpten sonra parçalanıp hurdacıya satıldı. İngilizlerin verdiği, ‘Sultan Osman’ın Harbiye Deniz Müzesi’nde kocaman maketi var. Biz de o makete bakıp avunuyoruz.

Barış Harekâtına katılmak için hastaneden kaçtım

Mesut Günsev: “Nisan ayında İtalyada yapılan bir NATO tatbikatında rahatsızlanmış ve üç aydır Sardunya Adası’ndaki Cagliari Devlet Hastanesi’nde yatıyordum. O sürelerde İtalya’daki bitmez tükenmez grevler nedeniyle özellikle PPT hizmetleri yok denecek kadar azdı. 19 Temmuz gecesi, hastanedeki tek İngilizce bilen doktor bayan Mazzurkato odama gelip, ‘Feliçe’ -bana öyle diyorlardı- İtalyanca Mesut- demek. ‘Sizin savaş gemileri Kıbrıs’a gidiyormuş, savaş çıkacak’ dediğinde başımdan sanki kaynar sular döküldü. Benim, ‘Sampson Darbesi’nden de haberim yoktu. Tek emin olduğum planlardan bildiğim mensubu olduğum özel birlik olan amfibi deniz piyade alayının adaya ilk çıkacak birlik olmasıydı..Uzun hikâye ertesi sabah hastaneden kaçtım. Bin bir güçlükle adaya vardığımda ilk harekât tamamlanmıştı. Hemen en ön saflardaki birliğime katıldım. O sırada küçük bir tank birliği de ikinci harekât için ön saflara gidiyordu. Tankın üstünde topa tutunmuş, kulenin dibinde gömleği haki ama sivil kıyafetli, boynunda fotoğraf makineler asılı birini de gördüm. Arkadaşlarım, ‘Günaydın gazetesinden Ergin Konuksever’ dediler. ‘Bizimle birlikteydi. Şimdi ileri hatlara gidiyor.’ Dünyada en çok savaşa girmiş harp muhabirlerinin başında gelen efsane gazi gazeteci Konuksever’le ilk tanışmam böyle oldu.

Harekât sonrası, 1975 mayısında İzmir’e dönünce bir müze yapmaya karar verdik, ama elimizde hiç fotoğraf yoktu. Aklımıza Ergin Konuksever geldi. İstanbul’a o zaman çalıştığı Milliyet gazetesine yanına gittim. Haber merkezinde kucaklaştık. Bir daha birbirimizin ellerini hiç bırakmadık. Müze için büyük katkıları oldu. Şimdi Foça’da Bulunan Amfibi Deniz Piyade Tugayı’nın Kıbrıs Barış Harekâtı Müzesi’nin büyük bir bölümü Ergin Konuksever sayesinde tarihe kayıtlıdır.  

‘Ben Hipokrat yemini etmiş bir doktorum’ diyerek, EOKA’cıların ağır yaraladığı Ergin Abi’yi ettiği ameliyatlarla hayata bağlayan Kıbrıslı Rum Doktor Andreas D. Dimitriadis ile otuz beş yılın ardından 19 Temmuz 2009’da Ledra Palas’ta gözyaşları içinde buluşmalarını sağlamak da yaşadığımız en güzel olaylardan biridir. Bu haber o yıl KKTC’de haberi yapan gazeteci Oshan Sabırlı’ya basın ödülünü kazandırdı. 

1986 yılında bu sefer KKTC Güvenlik Kuvvetleri’nin Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü göreviyle tekrar Kıbrıs’taydım.

Orada ilk üç yıl subay olarak görev yaptım. Kıbrıs’ta Devlet Maarif Koleji sınavla öğrenci alıyordu. Emekliliğim gelmiş, iyi de bir iş teklifi almıştım. Kıbrıs’ta yaşamaya başladık.  O gün bugündür de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz.

 Kovboylar toplu tabanca sever. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın kendisine hediye ettiği smith wesson marka tabancanın seri numarasının sonunun da 74 olduğunu fark edip, söylediğimizde denk geldiği belirten Ergin Konuksever Denktaş’ın hatırası silahla ilgili şunları söyledi: ‘Kıbrıs Barış Harekâtı’nda ben de bir er gibi çalıştım. Denktaş’la da daha öncesinden samimiyetimiz vardı. Beni çağırdı ve dedi ki: Senin için hiçbir şey yapamadık. Sana para verelim, ne kadar istersen. ‘Ben para istemem’ dedim. ‘Ne istersin?’ deyince, ben de ‘Sizin tabancalarınız var, ben silahı severim’ dedim. ‘ben de severim’ dedi. ‘Fotoğrafı da dolmakalemi de seviyorsunuz, -daha önce bana dolmakalem vermişti- ortak yönlerimiz var. Bana bir silahınızı verirseniz hem ihtiyaç olursa kullanırım hem de hatırası büyük olur saklarız’ dedim. ‘Olur, hangisini istersin?’ diye sordu. ‘Orada kısa namlulu,  2.5 inc smith wesson bir tane de uzun namlulu büyüğü; long rifle var o da olabilir, ama kısa namluluyu verin isterseniz hem taşıması da kolay olur. Onu isterim’ dedim. ‘Olur’ dedi verdi. Oradan kendileri getirdiler zaten. Ardından Denktaş’ın silahı bana hibe ettiğine dair bir yazı geldi. Bu altı patlar dedikleri kovboy tabancası. Kovboylar toplu tabanca sever.

 Savaş muhabiri Ergin Konuksever, 1974 Barış Harekâtı sırasında Rumlar tarafından vurulup esir düştüğü günlerde çalıştığı Günaydın gazetesinin tam sayfa haberini göstererek, ‘Kıbrıs Barış Harekâtı’nda yaralanınca ben öldüm diye Günaydın gazetesi benim için bir sayfa yaptı’ dedi. “

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları