• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • Lefkoşa 14 °C
  • Mağusa 14 °C
  • Girne 16 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 14 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 2 °C

Batış ve hükümetin geleceği

Ediz TUNCEL

ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında sözde eşbaşkanlık hayaliyle Ortadoğu bataklığına sürüklenen Türkiye 2000’li yıllara kadar sadece PKK belasıyla uğraşıyordu, ki o da bir ABD projesidir ve işi o yıllarda nerdeyse bitmişti.

2000’li yılların başından sonra bölgede gelişen savaş ortamı, sözde Arap Baharı, tam bir felakete dönüştü, milyonlarca insan öldürüldü, göç etmeye zorlandı, savaşın vahşetini, dehşetini en uç noktada yaşadı,  oluk oluk kan aktı ve halen bölgenin geleceği belirsiz.

ABD bölgede kendine bağlı bir uydu Kürt devletçiği kurmaya uğraşıyor.

Rusya Orta Doğu bölgesinde son kalesi durumunda olan Suriye’de Esad rejimini kurtarmaya uğraşıyor.

Irak darmadağın, ABD egemenliği altında bulanık sularda yüzüyor.

İsrail bu kaosun sürüp gitmesini, ABD güdümündeki Müslüman güçlerin birbirini parçalamaya devam etmesini, böylece kendisini rahat bırakmalarını istiyor.

Suudi Arabistan petrol parasını har vurup harmanda harcamasından dolayı ekonomik bir krize düştü, çare olarak ise Kraliyet ailesindeki hazır yiyici prenslerin para ve mal varlıklarına el koymaya başladı.

İran Rusya ile işbirliği içinde Orta Doğu coğrafyasında ekonomik ve askeri varlığını hissettirme derdinde, birkaç yıl öncesine kadar kendisine nefes aldırmayan ABD kıskacını kısmen kırmış durumda.

Türkiye ise, bir ABD ve NATO uydusu olarak yakın zamanlara kadar ABD’nin planları doğrultusunda kullanılmış bir maşa görüntüsü içindeydi, bugünse “yeter artık” moduna geçti ve bölgedeki ABD emperyalizmi kendisini şiddetli ve derinden vurmaya başlayınca, ABD’nin emperyalist emellerine karşı harekete geçti.

Geçti geçmesine de, günün sonunda ABD’nin kendisine de vuracağını hesaplamadı, ekonomik ve askeri gücünü dıştan gelebilecek tehditlere karşı geliştirmedi, iç siyasetin kısır döngüsüne hapsoldu, FETÖ darbesinin ve sonrasında ortaya çıkanların etkisini henüz üzerinden atamadı, AB ile ilişkiler buzdolabına kondu, Kıbrıs ve genel olarak dış siyasette tam bir başarısızlık örneği sergilendi, ABD’nin bölgedeki emperyalist politikalarına ayak uydurmaya çalışalım darken tüm komşu ülkelerle siyasi sıkıntılar yaşamaya başladı, günün sonunda ise kendisine karşı kullanılan PKK/PYD maşasına karşı Suriye topraklarında bir askeri harekat başlattı, ABD’nin bölgede kurduğu tezgahın ayaklarından birine sağlam bir darbe indirdi ve NATO’ya girdi gireli ilk kez ABD’nin bölgedeki politikalarına karşı çıkma noktasına geldi.

Darbeyi indirdi indirmesine de, ekonomik temelleri sağlam olmadığı için ekonomisi 9 şiddetinde depremle sarsılmaya başladı, Türk Lirası muazzam bir değer kaybına uğradı ve halen de uğramaya devam ediyor, halkın alım gücü iyice düştü, ekonomi çarkları iyice durgunlaştı, ticari işletmeler çalışanların maaşını ödeyemez hale gelmeye başladı, hükümet is ek gelir elde etmek için devlete ait taşınmazları satışa çıkarmak için hazırlıklar yapmaya başladı…

Tüm bu olumsuzluklara karşı, aslında göze görünmeyen bir olumlu gelişme de var.

Göze görünmüyor  çünkü olayın daha başlangıcındayız.

Yarım asırdır Türkiye’yi arka bahçesi gibi gören ve Orta Doğu bölgesindeki hedeflerine sıçrama tahtası olarak kullanan ABD’nin artık bir sıçrama tahtası yok, tezgahının en önemli ayağı kaymış durumda.

Bu da bundan sonraki süreçte Orta Doğu bölgesi şekillenirken Türkiye’yi kilit konuma getiriyor.

Türkiye kimden taraf ağırlığını kullanırsa, Orta Doğu’daki gelişmeler ondan taraf ivme kazanacak.

ABD bu tezgahı elinden kolay kolay bırakmak istemeyecek, ancak şu anda İran, Türkiye, Rusya ve Suriye dörtlüsünün kendisine karşı olması vesilesiyle dört bir taraftan köşeye sıkışmış durumda kaldı.

Elbette bunun da bir bedeli var, şu anda da Türkiye bu bedeli ödüyor, ekonomik olarak bir çıkmaza doğru gidiyor.

Bu kaotik durumun elbette ki bizde de yansımaları olacaktır.

Mevcut hükümetin giderek artan dövize ve değeri eriyen TL’ye karşı yapabileceği birşey yok, daha dün yapılan bütçe birkaç gün içinde patlayan döviz yüzünden hala hazırda sağlamından açık vermiş durumda.

Bu gidişat böyle devam ederse, ki edecek, bütçe açığı daha da büyüyecek.

Bu hükümetin de ülkede kontrolsüz şekilde gezen parayı kontrol edebilecek ve denk bütçesini oluşturacak, hatta bütçe fazlası verecek tedbirler için adım atacak cesareti yok, çünkü, istisnalar kaideyi bozmasa da,  siyasiler koltuklarını korumak için o paradan ve musluğun başında duranlardan besleniyor, ülkeye perde arkasında onlar hükmediyor.

Bu şekilde KKTC denen devletçikte devleti yönetenler görünüşte seçilmiş siyasilerden bir hükümet ama perde arkasında da karmaşık gibi görünen, ama hiç de karmaşık olmayan bir kirli ilişkiler yumağı var.

Geçmişten böyle gelmiş, halen de böyle gidiyor, muhtemelen de böyle gitmeye devam edecek.

Amma ve lakin, bu hükümetin hali, geleceği ne olacak!

Herkesin cevabını merakla beklediği bir soru!

Fazla alternatif yok aslında, bu hükümet UBP kurultayına kadar devam edecek.

UBP kurultayında Hüseyin Özgürgün’ün defter dürülecek, arkasından HP hükümetten çekilecek, jet hızıyla UBP-HP hükümeti kurulacak, Kudret Özersay’ın Cumhurbaşkanlığı için önü açılacak, UBP-HP hükümetinin Türkiye’nin mevcut AKP hükümetiyle al gülüm ver gülüm şeklinde güzel ilişkileri olacak, ta ki AKP iktidardan gidene kadar, o da giderse…

Bu gidişatta, zaten bir hava kesemeyen TDP ve CTP’nin iyice eritilmesi, Serdar Denktaş’ın ortalıktan temizlenmesi, DP’nin UBP ile birleştirilmesi, YDP’nin de yedek lastik olarak tutulması, en azından bugüne kadar DP’nin birkaç milletvekiliyle girdiği sözde kilit parti rolünün YDP’ye kaydırılması da hedefler ve beklentiler arasında.

Şu anda “sözde sol” partilerin temsiliyeti 15 milletvekiline düşmüş durumda.

HP hem soldan hem de sağdan biraz çalmış, biraz da emanet almış durumda.

İşin özü ve sözün neti, KKTC’de sol BATTI VE BÖYLE ÇARPIK VE BECERİKSİZ YÖNTEMLERLE SİYASET YAPMAYA, SEÇİME GİRMEYE DEVAM EDERSE BİR DAHA DA ÇIKAMAYACAK…

Ülkede UBP’nin patlama yapması, HP’nin ortaya çıkması, YDP’nin yeniden canlanması ve bu üçünün Meclis’in büyük çoğunluğunu ele geçirmesi, CTP-TDP-TKP üçlüsünün beceriksizliğinin ta kendisidir…

Bakmayın siz, günün sonunda KKTC’nin 40. Hükümetinde zoraki bir şekilde ve HASBELKADER yer aldıklarına…

Ya bu maskaralığa ve hasbelkaderciliğe devam ederler ve daha da erirler, hatta yok olurlar, ya da maskaralığı bir tarafa bırakırlar ve güçlerini yeni bir parti altında birleştirirler, yeniden toparlanma sürecine girerler…

Gelelim yerel seçimlerdeki işbirliği tantanasına…

Bu fantazi hükümeti yerel seçimlerde ne yapacak, işbirliği yapacak mı?

Eh, partilerin başında oturanlar görünüşte yapacaklar ama belli oldu ki tabanları onları pek dinlemeyecek, bildiğini okuyacak, yukardakilerin yaptığı işbirliği da havanda su dövdükleriyle kalacak.

Zaten sonuç şimdiden belli, UBP öyle ya da böyle, çevirdiği entrikaları da hesaba katarsak, son seçimde kullanılan oyların yarısından azını aldı ama tek başına üç partinin aldığından daha çok oya ulaştı.

Kapı arkasında dört parti işbirliği için uzlaşmış gibi görünürken, yine kapı arkasında çevrilecek dolaplarla HP tabanı gelecekteki müstakbel ortağı UBP’nin adaylarına destek atışına yönlendirilirse de hiç şaşırmayın.

Nasıl mı olurmuş!

Hemen belirtelim, HP’nin başındaki arkadaş bugüne kadar yapmayacağım dediği herşeyin tam tersini yaptığı için, önce dört silahşörlerin işbirliğine evet demesine, sonra da “düşmanla” işbirliğine girişmesine hiç mi hiç şaşırmam, kimse de şaşırmaz.

Bu ülkeyi ve halkı entrikalardan kurtarmak ve ülkeye sahip çıkabilmek  için tek bir çare vardır, o da az yukarda açıklanmıştır, ama onu da yapacak yüreğin şu anda koltuklarda oturan ve günün keyfini çıkaran, hızlı icraat yerine bol bol laf salatası yapan “hasbelkadercilerde” olduğundan ciddi ciddi şüpheliyim.

Seçim biteli 2,5 ay oldu, bütçe hikayesiyle devletin ve kurumların yönetimlerini de yeniden oluşturma hikayesi yılan hikayesine döndü, eğer yerel seçimlerin tarihini ertelemezlerse kısa süre sonra seçim yasakları da başlayacak,  hade bakalım “hasbelkaderciler”, kaderinizi ve kaderimizi çizin de görelim.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları