Uzun yıllar yaşadığım İstanbul’da sokağa her çıktığımda gördüğüm insanların yüz ifadelerinden, o anki duygularını anlamaya çalışmayı adet edinmiştim son zamanlarda. Merakımdan değildi aslında, yanı başımda duran, oturan insanlara bakmamak ancak gözlerimi kapamakla mümkündü ki bu da olanaksızdı. Yolların, sokakların, otobüslerin, metroların, vapurların, mağazaların eğlence yerlerinin insanlarla dolup taştığı o şehirde istem dışı da olsa gözlerdeki, mimiklerdeki ifadeleri kendi kendime doğru veya yanlış, yorumluyordum. Telaşlı, sevinçli, korkak, bir şeyin müjdesini sanki yeni almış gibi coşkulu, bir şeye yetişmesi gerekiyormuş gibi telaşlı ve aceleci, asabi, suçlu, hüzünlü, hayal sukutuna uğramış kederli ifadeler yakalıyordum gözlerde ve hareketlerde. Eğlenceli bir oyun keşfetmiştim sanki. Hayatın içinde olmak, paylaşmak gibi bir şeydi bu. ****** İlk Çağlardan günümüze kadar uzanan süreçte insan, daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek ihtiyacını duymuştur. İnsanın kafasından geçenleri diğer insanlarla paylaşma isteği günümüz haberciliğinin de temelini oluşturmuştur. İlk insanların birbirleri ile kurdukları iletişimde kullanılan araçlar arasında ilk sırayı işaretler almaktaydı. Karşısındaki kişilerle vücudunu ya da doğal simgeleri kullanarak iletişim kurmuşlar; böylece kendi iç dünyalarını yansıtırken, birlikte yaşadıkları insanların iç dünyaları ile ilgili önemli bilgilere de sahip olmuşlardır. Konuşma ile iletişim başladıktan sonra insanlar konuşarak anlaşsalar da vücut dili önemini hâlâ korumaktadır Beden, iç dünyayı saran bir elbise gibidir ve duygular, düşünceler konuşmayla olduğu kadar beden dili ile de anlaşılmaktadır. Eski çağlarda insanlar beden dili aracılığı ile duygularını, düşüncelerini, isteklerini, ihtiyaçlarını ve ruhsal zenginliklerini başka insanlarla bu yolla paylaşmışlardı. Bugün her ne kadar konuşarak kendimizi anlatmayı, başkalarını anlamayı başarıyorsak da, konuşmalarımız mutlaka beden diline de yansımaktadır. Romalı filozof Çiçero, "ruhun tutkularının ve duyguların beden hareketleri ile ifade edildiğini" söyleyerek bu konuyu incelemiş, sağlıklı ve iyi bir iletişim kurmak için beden dilinin ve kelimelerin birlikte, paralel olarak kullanılması gerektiği görüşünü savunmuştu. Gerçekten de öyle değil midir?. Beden dilimizle duygu ve düşüncelerimizi ifade etme olanağı buluruz. Örneğin başımızı sallayarak bir görüşü onaylamadığımızı, dostumuzun elini tutarak onu sevdiğimizi ifade edebiliriz. Beden dili ile sözlü iletişimi destekleyip onun akıcılığına katkıda bulunuruz. İletişim kurduğumuz kişilerle ilgili düşüncelerimizin oluşmasında beden dilinin rolü büyüktür. Bazen ilk kez karşılaştığımız ve hiç konuşmadığımız birinin duruşundan, tavırlarından hoşlanmayız. Ya da bakışını hiç beğenmeyiz veya bir görüşte kanımızın ısındığını hissederiz. Yani daha o insanı tanımadan, konuşmadan, sadece hareketlerine bakarak ön yargı ile değerlendirmeler yaparız ve çoğu zaman da haklı çıkarız. Bu değerlendirmeler, o kişi ile gelişecek iletişimimizin temelini oluşturur. Bu da, bir hareketin bazen bin söze bedel olduğu anlamına gelir. Varlıklar içinde en güzel şekilde, özenilerek yaratılan insanoğlu, ruh yönüyle olduğu gibi vücut yönüyle de mükemmel bir surette yaratılmıştır. Kelimelerin, duygu ve düşüncelerimizi anlatmada kifayetsiz kaldığı anlarda yüzümüz, bütün maharetiyle ortaya atılarak bizi en güzel şekilde anlatır. O zaman sözler biter; göz ve mimikler konuşmaya başlar. Yüz, mimiklerin oluştuğu vazgeçilmez bir iletişim vasıtası, duygu dünyamızın en güzel ifadesidir. Gülümseme, gözlerin parlaması, öfkeyle kızarma, utanarak pembeleşme ve buna benzer mimikler kelimeler üstü bir dildir, bir anlatımdır. Mimik ifadeleri dünyanın her yerinde hemen hemen aynı anlama gelir. Dillerini bilmediğimiz insanlarla yüzler ve bakışlar vasıtasıyla bir iletişim kurabiliriz. Sağır ve dilsizlerin kendilerini bu şekilde anlatması, vücut dilinin ve mimiklerin bu konuda ne kadar önemli olduğunun en bariz göstergesi değil midir? Kelimelerle anlatmak istediklerimize az veya çok beden dilimiz de eşlik eder. Bazı politikacıların kürsülerden, meydanlardan nutuk çekerken(!) konuşma dili ile beden dillerini uyuşturmak ve inandırıcı bir tablo çizmek için özel eğitimler aldıklarını bilmeyen yoktur sanırım. Bizim ülkemizde de bunlardan var mı bilmiyorum ama varsa da bunu başardıklarını söyleyemem. Çünkü ezberlenmiş söylemlere ve hareketlere herkesin karnı tok artık.
Beden Dilinin önemi
- 11:53 - Sağanak Yağmur Bekleniyor
- 11:51 - Bakanlar Kurulu'ndan 55 kişiye vatandaşlık
- 11:48 - 41 yaşındaki Eda Kuş, evinin bahçesinde ölü olarak bulundu
- 12:59 - "Ani sıcaklık değişimi kalp krizini tetikleyebilir"
- 12:25 - Aykut'un davası 6 Aralık'ta yeniden görüşülecek , Avukatları tutukluluğun devamına itiraz etti
- 12:15 - ESPA Başkanı Mete Boyacı, ülke iyi yönetilmiyor
- 12:03 - 83 yaşındaki Esentepe’de sakin İsmet KİM bulundu
- 09:49 - BES Başkanı Yalınkaya: "Bu, Ekmeğin Kavgasıdır!"
- 09:35 - Putin: 'Ukrayna'yı durdurulması imkansız balistik füze ile vurduk'
- 09:34 - Türkiye'de gazeteci Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatıldı
- 09:28 - Hulusi Akar'dan 3. Dünya Savaşı uyarısı: Şakası yok, hazır olmamız lazım
- 09:26 - Sendikalardan Kitlesel Eylem Uyarısı
- 09:24 - 13’üncü maaşlar 24 Aralık’ta ödenecek
- 09:18 - Rum Polisi bir Rus vatandaşını tutuklandı
- 09:16 - Gök gürültülü sağanak yağmur bekleniyor
- Atatürk'ün ilk kez yayınlanan fotoğrafları
- Atatürk’ün az bilinen fotoğrafları
- Beş bin yıllık problem: İyi karpuz nasıl seçilir
- Karpuz kilo yapar mı?
12345678
Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Detay Kıbrıs | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.