Modern çağın en ağrılı hastalıklarından biri olan bel ve boyun fıtığı riskinden alacağınız basit tedbirler ile kurtulabilirsiniz.
Modern çağın en önemli sağlık sorunları arasında yer alan bel ve boyun fıtığı, tedavi edilmediği zaman insanların yaşam kalitesini de oldukça fazla düşürüyor. Uzmanlar, gün içerisinde farkına bile varmadan yaptığımız birçok hareketin bel ve boyun fıtığı riskini artırdığına dikkat çekiyor. Peki, belimizde ve boynumuzda şiddetli ağrılara neden olan bu hastalıktan nasıl korunacağınızı ve tedavi yöntemlerinin neler olduğunu biliyor musunuz? İşte size bel ve boyun fıtığıyla ilgili merak edilenler…
Hayatı kabusa çeviren ağrılar
Bel ve boyun ağrısı şikayetlerinin her geçen gün artığını belirten uzmanlar, gün içerisinde farkına varmadan yaptığımız birçok yanlış hareketin de bel ve boyun fıtıklarının oluşumuna zemin hazırladığına dikkat çekiyor. Boyun fıtığı, geçmeyen boyun ağrısı, ağrının omuzlara ve kollara yayılması ile kendini gösterirken, bel fıtığı da aynı şekilde belden yukarı kısımlara doğru ağrıların ortaya çıkmasına neden oluyor.
Hapşırma da fıtık riskini artırıyor
Yanlış yapılan ani hareketlerin yanı sıra hareketsiz yaşam, obezite, zihinsel yükler, hamilelik, ağır yük kaldırma gibi omurgaya zarar veren birçok faktör, omurlar arasındaki diskleri zamanla aşındırıyor. Hastaların birçoğu belinden kalçasına ve bacağına doğru yayılan ağrı şikayetleriyle doktora başvuruyor. Omurlar arasındaki disklerin aşınmasına bağlı olarak omurgalar içindeki basıncı arttırıcı harekete neden olan hapşırma ve öksürme bile fıtık riskini artıyor. Bu nedenle uzmanlar, hapşırırken ya da öksürürken dizlerin hafif bükmesi gerektiğini ve ellerle bir yere dayanarak hapşırılmasını öneriyor.
Yanlış pozisyonda oturmak da sakıncalı
Uzmanlar, yanlış pozisyonda oturma ve beli korumadan eğilme gibi günlük hayatta yapılan birçok hatalı hareketin de bel ve boyun disklerine zarar verebileceğini belirtiyor. Omurga çevresi kaslarının zayıflamasıyla birlikte, bel ve boyun ağrılarında artış görülmesinin kaçınılmaz olduğunu dile getiren uzmanlar, oluşan bu ağrıların kronikleşerek hayat kalitesini düşüreceğini de dile getiriyor.
İnce boyunlularda daha çok görülüyor
Bu hastalık, bazı kişilerde yapısal özelliklere bağlı olarak da gelişebiliyor. İnce, narin ve uzun boyunlu insanlarda boyun fıtığı, kısa boyunlu insanlara oranda daha sık görülüyor. İnce boyun yapısına sahip kişilerin kas yapıları zayıf ve hareketsiz bir yaşam sürüyorlarsa, çevresel faktörlerden daha çabuk etkileniyor. Kısa boyunlu ve basık kafa yapısına sahip olan kişilerde ise boyun fıtığının görülme oranı çok daha düşük.
Ameliyat korkunuzu yenin
Birçok hasta ameliyat olursa sakat kalacağı korkusuyla tedavi sürecini geciktiriyor. Uzmanlar, bel ve boyun fıtığı hastalığında erken tanının çok önemli olduğunu, ilerleyen fıtıkların tedavisinin de zorlaştığına dikkat çekiyor. Hastalar ameliyat sonrası uzun süre yatakta yatma, korse takma ve fıtığın tekrar edeceği endişesini de yaşıyor. Ancak uzmanlar, mikrocerrahi sayesinde bu tip korkulara gerek olmadığını, mikroskop kullanılarak yapılan bel ve boyun fıtığı ameliyatlarında sakatlık oranının yok denilecek kadar az olduğunu belirtiyor. Bu hastalıktaki en tehlike şey ise geç kalınmış bel ve boyun fıtığı hasarlarının ameliyatla bile düzeltilemiyor olması. Bu nedenle erken tanı çok önemli.
Egzersiz yapmaya özen gösterin
Uzmanlar, bel ve boyun fıtığından kurtulmak için egzersiz yapılması gerektiğine dikkat çekerek, boynu sağa sola bükmeden, boyun adalesini güçlendiren egzersizlerin, boyun fıtığına yakalanma riskini de azalttığını belirtiyor. Bir uzman tarafından önerilen hareketlerin günde en az 2-3 kez yapılması ve hastalıktan korunmak içinde bunun yaşam tarzı haline getirmek gerekiyor. Uzmanlar, şiddetli ağrılara maruz kalmamak için kişinin gün içinde 5 dakikayı kendine ayırarak, boyun fıtığı riskinden korunabileceğini de söylüyor.
Düzenli yüzme de riski azaltıyor
Boyun fıtığına yakalanma riski olanların bilinçli ve düzenli olarak yüzerek bu olasılığı azaltabileceğini de belirtiyor. Yüzmenin boyun yapısının bozulmasını engelleyen önemli bir faktör olduğunu hatırlatan uzmanlar, masa başında çalışan kişilere ise sırt ve bel desteği olan sandalyeler kullanmalarını tavsiye ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.