Deli Türk, köpek Türk gibi kavramlar benden önceki nesillerin çok iyi bildiği Rumca kavramlardı. Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türkleri yıllar yılı aşağılamak için kullandığı bir çok kavramda yalnızca iki tanesi bu kavramlar.
Alında bizim literatürümüzde de benzer cümleler var, “en iyi Rum ölü Rumdur”, “domuzdan post, gavurdan dost olmaz” kavramlarını da yıllarca kullandık tanımlamak için sınırın öte yanındaki toplumu.
Şimdi karşılıklı uzatılan zeytin dallarının gölgesinde zaman zaman basına yansıyan şiddet olaylarını duyuyoruz. Oysa emin olun basına yansımayan, örtbas edilen, mağdurların polis veya mahkemeye başvurmadığı olayların da çokluğu önemli bir gerçeğimiz aslında.
Bir Kıbrıslı Türk’ün bir diğer Kıbrıslı Türk’ten dayak yemesi o kadar büyütülmeyebilir. Ayni şekilde bir Kıbrıslı Rum’un bir diğer Kıbrıslı Rum’dan şiddet görmesi yine asgari müşterekte kabul edilebilir. Oysa bir Kıbrıslı Türk veya bir Kıbrıslı Rum arasında çıkacak olay, hele olayın çıktığı coğrafya ile suç ve suçlu kavramları daha da değişken bir şekle uğrayabilir.
Özünde toplumsal olmayan bir çatışma, bir şiddet olayının Türk - Rum kavgasına dönüşebileceği bir ortamda bu ve benzer suçların önüne geçmek için bir ayrıcalık tanınması ve yasal düzenlemelerin bu doğrultuda iki kesimde de gerçekleşmesi gerekir.
Son olarak APOEL taraftarlarının Kıbrıslı Türklere uyguladığı şiddetin basına düşmesi sonrasında Cumhurbaşkanlığı’ndan kınama geldi. Benzer bir olay ELAM tarafından Kıbrıslı Türklere yönelik olarak gerçekleşmişti ve Kıbrıslı Türklerin araçlarına hasar verilmişti. Bunların yanı sıra 2010 yılında Limasol’da benzer bir olay, gayet barışçıl bir etkinlikte yaşanmıştı. Düşündükçe aklıma dahaları geliyor. 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a da 2014 yılında ırkçı bir saldırı gerçekleştirilmişti.
Şimdi 3-5 kişinin veya 5-10 kişinin farklı zamanlarda yaptığı saldırıları kocaman bir topluma mal etmek ne kadar doğrudur sorgulamak gerek.
Yineliyorum benzer saldırıların kuzeyde de olduğunu belirtmem gerek.
İşte bunların önüne geçmek için yasalarımızda olmayan Nefret Suçu kavramını veya “etnik suç” denilebilecek olguları yasal mevzuata sınırın iki yanında da sokmamız gerek.
Artık ince bir çizgideyiz. Çatışmaların kolayca gerçekleşebileceği bir adadayız. Şiddetin hiç olmadığı, zeytin ağaçlarının ve yaseminlerin büyüdüğü, gökyüzünde güvercinlerin uçuştuğu bir adada, barışın ve diyalogun prim yaptığı yarınlara ulaşmak temennisi ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.