Bazen, “neden hep kendi kendimizi tekrar ediyoruz ?” diye soruyorum kendi kendime.
Konuştuklarımız, yazdıklarımız, yaptıklarımız ve yapamadıklarımız hep aynı.
“ Kıbrıs sorunu”
“Zamlar ve Pahalılık”
“İç siyaset” ve “Türkiye’nin müdahalesi”
Çünkü içine sıkıştırıldığımız bir cendere var.
Yaşadıklarımız değişmiyor ki, yazdıklarımız ve konuştuklarımız da değişsin.
Oysa biz de , bilimden, sanattan, aşktan ve güzelliklerden söz edip, yazmayı bilmiyor muyuz?
Elbette ki biliyoruz ancak insan öncelikli konuşması da, yazması da yaşadıkları üzerinedir.
Bize biçilen ve kabullendiğimiz yaşam şekli değişmedikçe konuştuklarımız da yazdıklarımız da değişmiyor işte.
Bu bir gerçek ki, Kıbrıs sorunu çözülmeden ve Kıbrıs’ta bu belirsizlik sona ermeden hiçbir şey değişmeyecek.
Sorunlar da, bizim için yazılan senaryolar da şekil değiştirilerek tekrar çıkacak sahneye.
Misal dün “Kıbrıslı- Türkiyeli” ayrımı üzerinden oynanan oyun bu gün şekil değiştirip, “Türkiye düşmanlığı” ve “Türkiye sevgisi” şeklinde oynanmaya başlandı.
Ne yazık ki dıştan yazılan bu senaryolar, içteki yönetmenler tarafından sahneye konuyor.
Dünkü, “Kıbrıslı- Türkiyeli” ayrımını yaratıp beslenenlere, Kıbrıs’ta yaşayan Türkiye göçmenleri ve Kıbrıslılar, evlenerek, ortak çocuk yaparak, eş, dost, akraba, komşu olarak, ekmeklerini ve aşlarını bölerek, aynı kaderi paylaşarak son verdi.
Bu politika çöktü.
Politikayı, ayrımı yapılmak istenen iki halk çökertti.
Bu politika çökünce devreye “Türkiye düşmanlığı” senaryosu kondu.
Senaryoyu yine Türkiye’de siyasiler yazdı, Kıbrıs’taki yönetmenler ise fügüran ettikleri halka oynatmaya çalışıyorlar.
Oysa Türkiye ne AKP, ne MHP, ne CHP, ne HDP, ne UBP, ne ,CTP ne , ne TDP, ne de YDP değil!!!!
Türkiye benim!!!
Türkiye benim anam, babam, kardeşlerim, komşularım, Türkiye’de hiç karşılaşmadığım kardeş saydığım halktır!!!
Türkiye, Türk yanımla, Kürt yanımla, Çerkez ya da Laz yanımla benim!!!
Türkiye, okumaya giden, kız alıp kız veren, sağlığına çözüm aramak için ilk Türkiye’ye koşan, tatillerinde ilk gittiği yer Türkiye olan, Depremine, sel felaketine , gelen şehidine Anadolu insanı ile birlikte ağlayan, başarılarda birlikte gülen, Türkiye Milli maçlarında koşulsuzca Türkiye Milli takımından yana olup 82 milyonla aynı heyecanı yaşayan Kıbrıslıdır Türkiye!!
Türkiye, ne ürettiğiniz siyasettir ne de dayattığınız politikalardır.
O yüzden sizin her iki ülkeyi ve halkı zora sokan bu politikalarınıza karşı çıkmak da düşmanlık değil, yurtseverliktir.
Siz kimsiniz ki, bizi kendimize düşman olmakla suçlayabiliyorsunuz?
Siz kimsiniz ki benim Türkiye’de de, Kıbrıs’ ta da istediğim özgürlüğü, egemenliği, demokrasiyi ve insanca yaşama hakkını “düşmanlık” olarak niteleyip beni suçlu ilan ediyorsunuz?
Ne Kıbrıs’ta çözüm istemek ne de çözümden yana tavır alanlara destek vermek düşmanlık değil, tam aksine her iki vatan için de yurt severliktir.
Ve biz halk olarak bunun farkındayız.
O yüzden ne Türkiye’deki, ne de Kıbrıs’taki partiler, bunu siyasi malzeme yapıp bu halkı tekrar çirkin bir oyunun içine sokmaya kalkmasınlar.
Seçim için her yol mubah değil.
Ben, biz, Türkiye’yiz.
Siz kimsiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.