Sivil toplum örgütlerine “birlikte direnme” çağrısı çerçevesinde ziyaretler başlatan Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP)’nin Genel Başkanı Cemal Özyiğit ve heyeti Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu’nu (Türk-Sen) ziyaret etti.
Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı, Türk-Sen Genel Sekreteri Erkan Birer, Telekomünikasyon Dairesi Çalışanları Sendikası (Tel-Sen) Başkanı Tamay Soysan, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (El-Sen) Başkanı Çağlayan Cesurer ve sendika yöneticilerinin hazır bulunduğu görüşmede ilk sözü TDP Genel Başkanı Özyiğit aldı.
ÖZYİĞİT: “ORTAK AKILLA BİR ÇIKIŞ PLANI HAZIRLANMASI GEREK”
Kıbrıs Türkünün kendi ayakları üzerinde duracağı ekonomik yapı, demokrasi ve sivil yönetim için ortak akılla bir çıkış planı hazırlanması gerektiğini kaydeden TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, “Üzülerek görüyorum ki bazı örgütler sadece kendilerini ilgilendiren konularda ses vermeye çalışıyor. Bu doğru bir yaklaşım değil” dedi.
Örgütlere “birlikte direnme” çağrısı yaptıklarını kaydeden Özyiğit, bu kapsamda ilk ziyaretlerini Türk-Sen’e yaptıklarını, ekonomik pakette telefonun ve elektriğin “topun ağzında” olduğunu söyledi.
Ülkede kritik bir eşiğe gelindiğini kaydeden TDP Genel Başkanı, “Bu kritik eşik maalesef yeni bir pakettir” dedi.
“ERCAN’I, DAİ-DAK’I DEVRETTİLER, KTHY BATIRDILAR...NEYİ ÇÖZDÜLER?”
“Ercan’ı, DAİ-DAK’ı devrettiler, KTHY batırdılar, kapattılar. Neyi çözdüler?” diyen Özyiğit, ekonomik protokolle topluma aba altında sopa gösterildiğini savundu, “çalışanlar ve örgütler maaş tehdidiyle karşı karşıya bırakılıyor” şeklinde konuştu.
30 yıldır ülkede dayatma paketler uyguladığını savunan Özyiğit, “Her defasında Kıbrıs Türküne ‘bu paket uygulanınca kendi ayaklarınızın üzerinde duracaksınız’ deniyor. 30 yılda böyle bir şey görmedik, tam tersi daha bağımlı hale geldik. El avuç açma dönemi bitti, el etek öpme başladı” ifadesine yer verdi.
“HANGİ KAYNAĞIMIZI FEDERAL KIBRIS’A TAŞIYACAĞIZ?”
“Özelleştirme birilerine peşkeş, sendikasızlaştırma, sokağa atma, işsizlik ve göç demektir” diyen Özyiğit, birlikte mücadele etme çağrısını yineledi.
Özyiğit, “niye biz, ikide birde kurum ve kuruluşlarımızı birilerine peşkeş çeker duruma düşürülüyoruz. Cumhurbaşkanımız ve müzakere ekibi canla başla Kıbrıs sorunu çözmek için uğraşıyor. Haziran’da sürecin yeni bir ivme kazanmasını beliyoruz. Peki, biz hangi kurumumuzu, hangi kaynağımızı federal Kıbrıs’a taşıyacağız? Eski Başbakan İrsen Küçük’ün dediği gibi bir toprak parçası, üzerinde sayısı bilinmeyen bir kalabalık mı? Ne kurum kalacak ne de başka bir şey” şeklinde konuştu.
Özyiğit, hükümet edenleri bostan korkuluğu olarak niteleyerek, ülkedeki kurumların doğru yönetilmediğini savundu.
Cemal Özyiğit, “Bu kurumlar halkın gözünde bilerek ve isteyerek itibarsızlaştırılıyor, halkın ‘verin de kurtul’ noktasına gelmesin istiyorlar. Uğraş budur. Meclis’te TDP dışında temsil edilen ‘3’ü bir yerde’nin bütün misyonu da budur” iddiasında bulundu.
“Suçlu kurumlar değil, Kıbrıs Türk halkı ve çalışanlar değil” diyen Özyiğit, “Suçlu, bilgisiz, beceriksiz, basiretsiz yönetimlerdir. Aslolan onları alaşağı etmektir” ifadesine yer verdi.
BIÇAKLI: “SABAHTAN CAMİYE GİDERLER, ÖĞLEDEN SONRA KİLİSEYE”
Türk-Sen Genel Başkanı Arslan Bıçaklı ise, konuşmasına “artık anlatmaktan yoruldum” diyerek başladı.
Bıçaklı, “Ülkeyi yönettiğini iddia eden birçok siyasi parti seçim zamanı başka, hükümete geldiklerinde başka, muhalefette başka...Sabahtan camiye giderler, öğleden sonra kiliseye” dedi. Türk-Sen Bıçaklı şunları söyledi:
“CTP-DP bizimle 2011’de özelleştirmeye karşı miting yaptı. Göç Yasası’na karşı miting yaptık. Ben konuşurken arkadaşlar beni alkışladı. CTP, TDP ve DP Özerkleştirme Yasa Tasarısı Meclis’e sundu. Sonra CTP ile DP hükümet olmadı mı? Daha dün olmadı mı? Neden Özerkleştirme Yasası’nı geçirmediler? Özelleştirme Yasası Meclis’ten geçtikten sonra bizimle miting yapanlar hükümetteyken nerdeydi? Türk-Sen, CTP ve TDP olarak Özelleştirme Yasası’nın iptalini istedik ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Sonra CTP hükümete gelemdi mi? Niye Özelleştirme Yasası’nı iptal etmedi?”
Herkesin tarafını belli etmesini isteyen ve “Biz Türk-Sen olarak emekten yanayız” diyen Bıçaklı, özel sektörde sendikalaşma konusuna da değindi. Özel sektörde sendikalaşmanın zorunlu hale gelmesi gerektiğini kaydeden Bıçaklı,“Zannedilmesin ki özelde çalışanlar sendikasızıdır da kamuda çalışanlar sendikaldır. Kamuda örgütlenme yüzde 30’dur ” şeklinde konuştu.
Ülkedeki tüm çalışanların sendikalaşmasının yasal zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini yineleyen Bıçaklı, şunu ekledi:
“ ‘İnsanları zorla sendikalara üye mi yapacağız Sayın Başkan, olur mu diyorlar. Olur ya...olur tabii. Sermayenin örgütlenmesi yasal zorunluluk haline gelir de emekçilerin örgütlenmesi gelemez mi? Ama 2 siyasi parti özelde sendikalaşmayla ilgili yasa tasarısının Mecliste görüşülmesini hazmedemedi ve reddetti....Ben Türk-Sen adına söylüyorum. Biz bunları unutmayacağız. Herkes ne ektiyse onu biçecek...”
“BU NE YÜZSÜZLÜK”
Ekonomik protokol konusunda da açıklamada bulunan Bıçaklı, “Bizim ülkemizde hiçbir siyasi partinin halkın malı olan kurum ve kuruluşları satma yetkisi yoktur. Kimse halktan böyle bir izin almadı” dedi.
Bakan olanların, vekil olanların “toplumun malını satacağım” diyerek ortaya çıkamayacağını söyleyen Bıçaklı, “Bu ne yüzsüzlüktür” ifadesine yer verdi.
En büyük ekonomik sıkıntının Maliye Bakanlığı’nda olduğunu savunan Arslan Bıçaklı, “Herhalde bunlar Maliyeyi de satacak. Bazı kurumlar verimli değilmiş. Oysa en büyük verimsizlik Meclis’tedir. Herhalde onu da satacaklar...” şeklinde konuştu.
Türk-Sen’in halkın malı olan kurumların satılmasına izin vermeyeceğini de kaydeden Bıçaklı, sözlerini, “Buralarda cereyan var insanları teper” diyerek tamamladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.