• BIST 9949.01
  • Altın 2976.723
  • Dolar 35.1352
  • Euro 36.6264
  • Lefkoşa 8 °C
  • Mağusa 9 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 8 °C
  • İskele 9 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 3 °C

Binali Yıldırım'dan alıyoruz haberi!

Derviş DOĞAN

KKTC'den bir yetkili çıkıp da bilgi veremiyor.

Şunları şunları yapmayı planlıyoruz diyemiyor.

Neden?

Saf dışıyız da ondan.

TC Ulaştırma ve Habercilik Bakanı Binali Yıldırım ne diyor?

KKTC'deki tüm kamu kurumları arasındaki iletişimi çok yakında "BELGENET" üzerinden yönetmeye başlıyoruz.

Kim başlıyor?

Türkiye..

Bu ne demek?

Şu demek; bir devlet bir başka devletin kurumlar arası yazışmalarını raptı zap altına alıyor.

Peki nasıl?

Bir ülkenin kurumlararası yazışmalarını başka bir ülkenin yazılım şirketi üzerinden yürüterek.

Dünyada bunun başka bir örneğini görmek mümkün mü?

Değil.

Eğer devlet statüsü iddiası içerisindeyseniz hiç değil.

Ha devletler arasında zaman zaman işbirliğine gidilebilir.

Ve bu işbirlikleri protokollerle hayata geçirilebilir.

Bunlar doğaldır, ve /fakat bu işbirliklerinin bir sınırı olur.

Yapılan her anlaşmanın uzanacağı alanlar bellidir.

Hiç bir devlet içişlerine müdahale anlamı taşıyacak bir işbirliğine ve/ veyahut yardımlaşmaya girmez.

Hareket alanı bellidir.

Bu teknik konular olabilir, eğitim alanında işbirliği yapılabilir,adli konularda yardımlaşma olabilir, ekonomik konularda, iletşim, ulaşım, turizm,sağlık,kambiyo vs.

Mümkün.

Lakin bir devlett kurumlar arası yazışmalarını bir başka ülkenin yazılım şirketi üzerinden yürütmez.

Bazen kızıyoruz Güney Kıbrıs'a.

Bizim dışımızda Kıbrıs sorununda muhatap aradığı için.

Ama neden böyle bir yola başvurduğunu sorgulamaktan kaçınıyoruz.

Muhatabınız biziz diyoruz.

Ancak bunların gerekleini de yerine getiremiyoruz.

Şimdi bir düşünelim, adada siyasi bir sorunumuz var.

Bu sorunu giderebilmek için müzakereler yapılıyor.

Bu müzakerelerin sonunda kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmayla adanın birleştirilmesi öngörülüyor.

Buna federal bir yapının çatısı altında girmek de diyebiliriz.

İddiamız şu;  bizler Kıbrıs'ın Kuzey'inde yaşayan Kıbrıslı Türkler  egemen bir halkız.

Öyle mi?

Değil.

Ama iddiamız o!

Peki o zaman, niye adımıza hep birileri kararlar veriyor.

Emsal, şu kadar vatandaş yapın.

Yargıyı bize uyarlayın, şunları şunlar derhal özelleştirin.

Kısacası oturun, kalkın.

Geldiğimiz günde yukarıda bu saydıklarımın dışında bir pozisyona sahip değiliz maalesef.

Ve dönelim konumuza, şimdi de deniliyor ki e-devlet organizasyonu içerisinde devletinizin kurumlar arası yapılan yazışmalar bizim tarafımızdan düzenlenecek. Ve tabi ki görülecek.

Yahu biz Rumlarla yapılan görüşmelerde masada egemen olduğumuz iddiası ile oturuyoruz.

Diyelim ki yarın bir gün adada bir anlaşma olur.

Bu anlaşmanın gereklerini nasıl yerine getireceğiz?

Var mı böyle bir hareket alanımız?

Yok.

Neden yok.

Çünkü hiçbir konuda karar verici konumda değiliz.

Parça devlet olmanın sorumluluğunu bile almaktan yoksun bir pozisyona sürükleniyoruz.

Ekonomini sen düzenlemiyorsun, bağımlısın.

Yargına müdahale etme çabaları ile karşı karşıyasın.

Demokrafik yapın senin kontrolün dışında değişime uğruyor.

Stratejik kurumlarını sen yönetmiyorsun.

Ağırıklı sermayede söz sahibi değilsin.

Peki ne bekliyoruz?

Bütün bunlara rağmen bizleri ciddiye almalarını mı?

Alırlar mı sizce?

Almazlar.

Bu koşullarda hemde hiç almazlar.

Siz zannediyormusunuz ki,onlar bu durumun farkında değiller.

Bence farkındadırlar.

Zaten farkında oldukları için ellerine geçirdikleri her fırsatta bizleri yok hükmünde ele almaya çalışıyorlar.

Zira Kuzey'e dair gördükleri adanın birleştirilmesi için oluşturulması gereken zeminden çok, Kıbrıs'ın Kuzey'inde Türkiye yönetiminin ağırlıklı söz sahibi olabileceği bir yapının oluşturulmaya çalışılmasıdır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları