Kimilerine göre dinsiz imansız bir toplumuz. Kimilerine göre tembeliz. Üstelik “Rum piçi” gibi yakıştırmaların da yapıldığını biliyoruz.
Hatta bize “besleme” de denildi geçmiş dönemde.
Belki hepsi, yada hiçbiri.
Kıbrıs Türk toplumun ne olduğu ile ilgili farklı tartışmalar ve yakıştırmalar olsa da FETOCU olmadığını gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.
FETOCU veya Fetullah Gülenci olmadığımızı öyle baskı altında olduğumuzdan veya terörist damgası yemekten korktuğumuzdan falan da belirtmiyoruz.
Şu sıralar “Demokrasi Mitingleri”, “Cumhuriyet Mitingleri”, “Darbe karşıtı mitingler” düzenlenirken, ispat çabasına giren yüz binlerce insanın olduğunu, bayraklı, Tayyipli açıklamaların, demokrasi yoksunu psikolojilerde, endişelerde iktidar yanında konumlanmak mecburiyetlerinin gerçekleştiğini söyleyebilirim.
Fetullah Gülen’in Kıbrıs’ta da yatırımlarının, destekçilerinin olması mümkün elbet. Bakıldığında Kırgızistan’dan Sudan’a, ABD’den Avustralya’ya kadar birçok yatırımı olan Gülen imparatorluğundan Kıbrıs’ın kuzeyinin nasibini almaması hayalperestlikten öte bir şey de olamaz.
2015 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde 3.Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Türkiye basınına verdiği bir röportajda kendisine en büyük rakibi Mustafa Akıncı’nın Fetullah Gülen’e yakın olduğu şeklindeki iddiası duvara toslamıştı. Eroğlu’nun Erdoğan’ın desteğini almak ve Akıncı’yı yıpratmak amacı ile yapığı açıklamalar toplum tarafından sert şekilde eleştirilmişti.
“Zaman zaman söylentiler duyuyoruz. Paralel yapı Kıbrıs’ta, Amerika, Akıncı’nın arkasında gibi söylentiler duyuyoruz” şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
“Bu söylentileri biz de duyduk. Paralel yapı mı dersiniz, Fettullahçı mı dersiniz bilmem ama Amerika ile bağlantısı olduğu benim de kulağıma kadar geldi. Ama bu neticede bir iddia... Ancak ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye bir atasözü de var diye aklımıza geliyor” diyaloğu basına yansıyınca Eroğlu’nun yersiz ifadeleri kendisine tepki olarak dönmüştü.
Dün bir kez daha FETO tartışmaları alevlendi.
Hani sürekli Kıbrıs ile ilişkilendirilmeye çalışılan Kıbrıs ve Kıbrıslılar var ya bu kez komik iddialar bir meslektaşım, hatta ortaokul arkadaşım için geldi. Sivri dili ile bilinen Hüseyin Ekmekçi’ye bu kez tam kurtulduk dediğimiz bir anda yeniden sahneye çıkan Ozan Ceyhun’dan garip ve bir o kadar desteksiz atışlar, çirkin yorumlar, yakıştırmaları sosyal medyadan takip ettim.
Ozan Ceyhun’u hiç tanımam. 1-2 kez patron ricası ile televizyon programıma konuk olması dışında diyalogum da olmadı kendisi ile. Ancak ne acıdır ki sokakta, medyada hatta siyasette bulunan dostlarım tarafından çok iyi anılmadığını da söylemem gerek. Kendisinin dün sosyal medya üzerinden kamuoyu algısı yaratmak veya birilerine yaranmak amacı ile kullandığı ifadeleri görünce üstelik FETO ile ilişkilendirmeye çalıştırdıklarına tanık olunca anlaşılan bundan sonra “başımızı gereksiz yere daha çok ağrıtacak” düşüncesine kapıldım.
***
Literatüre “Arif Hoca’nın dediğinden” şeklinde geçen diyalogu anımsadım dün. 2002 yılıydı ve Kıbrıs Sorunu yine zirveye yükseliyordu. ATV’de Kıbrıslı Türklerin katıldığı “Siyaset Meydanı” programı Bilgi Üniversitesi’nden canlı yayınlanıyordu. Erhan Arıklı “Ben senden daha çok Kıbrıslıyım” şeklinde ifade kullanınca Arif Hoca dayanamamış ve o malum “ha siktir” sözünü sarf etmişti. Ali Kırca, Arif Hoca’dan stüdyoyu terk etmesini istemişti.
Özetle hassasiyetler, iftiralar, ukalalıklar bir yana dursun Kıbrıs insanı rahattır, sevecendir, affedicidir, fevridir ancak şiddeti, nefreti, öfkeyi barındırmaz.
Son olarak sevdiğim bir söz ile yazıyı noktalayalım;
“Bari dinime söven Müslüman olsa”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.