Yakın Doğu’da tam anlamıyla bir kültür-sanat fırtınası kopuyor...
Kıbrıs Türkü’nün Kıbrıs’taki 450 yıllık tarihinin toplamında olmadığı kadar sanat eseri, yüzlerce usta
sanatçının birbirinden güzel, birbirinden eşsiz binlerce eseri, bir yıldan daha az bir sürede Kıbrıs’a yığıldı,
Yakın Doğu Üniversitesi’nde tam anlamıyla bir kültür-sanat fırtınası koparıldı...
Asya’daki Türki cumhuriyetlerinden, Avrupa’dan, Türkiye’den, Ortadoğu’dan yüzlerce sanatçının
birbirinden değerli binlerce eseri birbiri ardına Yakın Doğu Üniversitesi’nin müzelerinin duvarlarını
süslüyor, sanat severleri adeta bahar çiçeklerine üşüşen arılar gibi kendilerine çekiyor, sanat severler bir
tablodan gözlerini alamadan ötekine dalıyor...
Yakın Doğu Üniversitesi ilk öğretim, orta öğretim, lise öğretimi, yüksek öğretim yatırımları derken
toplumun bir diğer kanayan yarası olan sağlık sorununa da uluslar arası boyuttaki sağlık yatırımlarıyla
cevap verdikten sonra, ki bunlar Kıbrıs Türkü adada var oldu olalı var olan hizmetlerdi, ülkenin ve
toplumun en büyük eksikliklerinden birine el attı ve Kıbrıs Türkü’ne muazzam boyutta, tarifsiz zenginlikte
ve güzellikte bir kültür-sanat hazinesi oluşturmaya başladı...
Bir yıldan daha kısa bir sürede yüzlerce yılda oluşturulamayan bir sanat kolleksiyonu oluşturmak ve aynı
hızla devamını getirmek, öyle aklın kolay kolay alacağı, algılayacağı bir durum değil...
Birbirinden usta, birbirinden değerli yüzlerce sanatçıyı, ressamı bir araya getirmek; insanoğlunun sanat
alanında binlerce yılda biriktirdiği yaratıcılığın, tecrübenin birikimine hayat veren, renklerinde yansıtan
binlerce eseri sanat severlerin önüne sunmak öyle kolay bir iş değil...
Kıbrıs Modern Sanat Müzesi’nin oluşumu da öyle bir anda başlamadı...
Önce Yakın Doğu Üniversitesi’nin bünyesinde ülkenin en değerli sanatçılarının önde gelenleri toplandı,
minik bir sanatçılar ordusu yaratıldı...
Bu “dev ruhlu adamlar ve kadınlardan” oluşan minik ordu önce eğitime katkı koydu...
Sonra, gün geldi, bu birikim, Kurucu Rektör Suat Hoca’nın düğmeye basmasıyla bir anda hareketlendi,
uluslar arası boyutta bir kültür-sanat fırtınası yaratılmasında, tarihe ve gelecek nesillere miras kalacak en
güzel eserlerden birinin yaratılmasında başrolü oynamaya başladı...
Çıraklık noktasında başlayıp, ustalık noktasına ulaştıktan sonra bile ustalıkta aradığı ideali bir türlü
bulamayan, yarattıkça yaratan, ruhu ve düşleri fiziki sınırlara sığmayan, lakin bazen bir tuvalin daracık
çaplarında hapsolan bir sanatçının en büyük beklentisi eserlerinin hakettiği değeri görmesidir, o eserleri
haz ve takdir edecek olanlarla paylaşmaktır, tuvalin daracık çerçevesinde hapsolan ruhunun ve düşlerinin
hapsoldukları yerden çıkarak evrene ulaşmasıdır...
Bunun için de sanatçı sürekli olarak eserlerini sergileme boyutuna getirmek için finans bulma,
müzelerde, sergilerde bir yer bulma, sanat denizinde batmadan yüzebilme derdindedir...
Kıbrıs Modern Sanat Müzesi bir taraftan sanatçıların bu dertlerine büyük oranda son verirken, diğer
taraftan sanatçılara maddi ve manevi destek için kapılarını da sonuna kadar açtı...
Kıbrıs’ta bugüne kadar görülmemiş hız ve şiddette devam eden bu kültür-sanat fırtınasının şiddeti şu an
için belirgin şekilde hissedilir durumda, ancak on yıl, otuz yıl, elli yıl, yüz yıl, beşyüz yıl sonrasında bu
fırtınanın etkileri ve birikimleri dünyanın kültür-sanat tarihinde özgün bir yer edindiğinde bu fırtınanın
anlamı ve önemi tam olarak anlaşılacaktır, işin boyutları çok daha farklı olacaktır, Kıbrıs ve Yakın Doğu
Üniversitesi’nin Kıbrıs Modern Sanat Müzesi bir kültür-sanat merkezi olarak da insanlık tarihindeki yerini
alacaktır...
Geçenlerde hiç aklımda yokken Suat Hoca’nın ufak bir “itişiyle”, “Hade sizin de onlarca yılda çektiğiniz
fotoğrafları da arşivlerinden çıkaralım ve sanat severlerle buluşturalım” deyişiyle, bir haftada iki foto-
resim sergisi gerçekleştirdik, 20 yılda Kuzey Kıbrıs’ın her köşesinde çektiğimiz fotoğraflara sulu ve yağlı
boya efekti vererek, binlerce birbirinden değerli sanat eserinin yarattığı fırtınanın arasından, kıyısından,
köşesinden, “ufaktan ufaktan” bir göründük...
Bu ülkede kendi sınırlı imkanlarımızla gerçekleştirdiğimiz sergilerden çok farklı olarak, bütün masrafları ve
emekleri Yakın Doğu Üniversitesi üstlendi ve nerdeyse yıldırım hızıyla eserler hazırlanıp, sanat severlerin
beğenisine sunuldu...
Belki de bu fani dünyada on yıl sonrasını bile göremeyeceğiz, ancak kesin olarak bildiğimiz birşey vardır ki
o da Kıbrıs Modern Sanat Müzesi ile birlikte isimlerimiz hatırlanacak, çok ama çok uzun yıllar varlıklarını
sürdürecektir...
Bugüne kadar kültür-sanat konusunda pek de kayda değer bir ilerleme kaydetmemiş, belirli sebeplerden
dolayı kendi içinden çıkan sanatçılara gerek maddi, gerekse manevi anlamda gerektiği kadar değer
verememiş, gerektiği kadar destek sağlayamamış, teşvik edememiş bir toplum Kıbrıs Modern Sanat
Müzesi’nin yarattığı sinerji ile yeni yeni sanatın ışına doğru bakıyor...
Artık yerel ve bölgesel sanatçılarımızın eserlerinin yurt dışına gitmesine, kültür-sanat mirasımızın yurt
dışına kaçmasına da gerek kalmayacak, kültür-sanat mirasımızı kendi evimizde barındırarak,
çocuklarımıza miras bırakabileceğiz...
Başdöndüren bir hızla ilerleyen, bedenleri üşüten fırtınaların aksine ruhları ısıtan bu fırtına öyle kolay
kolay dinecek bir fırtınaya da benzemiyor...
Dinmesin de!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.