“Hükümet” ısrarla sürdürdüğü öngörüsüz ve iş bilmez uygulamalarıyla eğitimde bir neslin kaybolmasına sebep oluyor. Eğitim sisteminin her alan ve kademesinde ciddi eğitim kayıpları yaşanırken, her geçen gün eğitimde yeni sorunlar yaratılıyor ve sistemi bir kaosa dönüştürüyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi öğretmene de sırt çeviren gayrimeşru hükümet, öğretmenlerin örgütlü bulunduğu sendikaları dinlememekte ve eğitim bilimi ilkelerine göre değil, alınan talimatları uygulamak adına siyasi kaygılarla kararlar alınmaktadır.
Öğretmen ihtiyacı, “geçici öğretmen” yaklaşımıyla çözülmeye çalışılırken, özel eğitim öğretmenliği alanında çok sayıda yetişmiş öğretmen adayı olmasına rağmen bu alandaki öğretmenlerin Türkiye’den getirilmesi açıklamasını da anlamak mümkün değildir. Söz konusu durumun nedenleri, bir an önce topluma izah edilmelidir.
Yaratılan “hademeler krizi” nedeniyle okullar kullanılamaz, sınıflar ders yapılamaz hale getirilmiştir. Öğrenciler aylarca sağlıksız koşullarda eğitim almaya mecbur bırakılmıştır.
Kamu okullarının altyapı sorunları çözülmemiş ve hiçbir adım atılmamıştır. Etkili ve verimli eğitim yapma şöyle dursun öğrenci, öğretmen ve diğer eğitim çalışanlarının can güvenliğini ciddi riske atacak okul binalarına yatırım yapılmamıştır. Tek bir çivi çakmadan yeni eğitim yılına başlanmıştır. Sözde hükümet, öğrencileri, yıkılma riski taşıyan, tavanları çöken okullarla baş başa bırakmıştır.
Her alanda olduğu gibi eğitimde de plansız ve programsız uygulamalar devam etmektedir. Eğitimde günü kurtarmaya yönelik kararlarla öğretmen, öğrenci ve veli üzerindeki moral bozukluğu ve motivasyonsuzluk da artmaktadır.
Nitelikli ders verilemez 40 kişilik sınıflar, hiçbir pedagojik anlayışa uymayacak biçimde sadece öğretmen tasarrufu gailesiyle eğitim yapılamaz okullar yaratılmaktadır. Karşı karşıya olduğumuz zihniyet, eğitimde verimi ve kaliteyi de yok saymaktadır.
Eğitimde fırsat eşitsizliği de giderek derinleşmektedir. Partizan ve siyasi uygulamaların sonucunda, hasar görebilecek öğrenciler olabileceği de düşünülmemiştir. “Akıl tutulması” yaratan kararlarla eğitimde yeni sorunlar yaratılmaktadır.
Öğrenci nüfusunun yüzde 8’ini oluşturan, ana dili Türkçe olmayan yabancı uyruklu öğrencilere yönelik nitelikli bir program oluşturulmamış ve bu öğrenciler de yok sayılmıştır.
“Tam gün eğitim” sadece söylemde kalmış, bu konuda tek bir adım atılmadığı gibi okulların en temel ihtiyaçları bile giderilememiştir.
Kendi iç kavgaları ve beceriksizliklerinin bedelini bu halka ödetmeye çalışan sözde hükümetin ömrü kalmamıştır. Kıbrıs Türk halkına verebilecek hiçbir şeyi kalmayan “hükümet” halk iradesinin tecelli etmesine de uzak durmaktadır. Ülkenin eğitim sistemini talimatlarla yönetme yolunu seçenler, ısrarla sürdürdüğü plansız, programsız ve tutarsız uygulamaların altında ezilecektir. Beceriksiz ve iş bilmez tavırlarla eğitimde derin yaralar açılmıştır. Bu ülke insanlarına reva görünen anlayış, kabul edilebilir değildir.
Bir neslin kaybedilmesine izin vermeyeceğiz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.