Ben de sana şiirler yazmak istiyorum Sevgili İstanbul!.. Öyle şiirler yazılmış, öyle şarkılar yapılmış ki sana, Eksik bir şey kaldı mı? Ben de yazsam Eksik varsa tamamlasam. Boğaziçi mi desem, Çamlıcaya mı gitsem? Tepesinden güzelliğini seyretsem İlk yağmurda ıslanan Sarmaşık güllerine değsem Köşkünde bir salep içsem Sonra usulca insem, Kavağa yönelsem Yol uzun. Olsun!.. Yine de sahilden gitsem Paşabahçe’nin çardak olmuş yeşil yolundan geçsem Yol kenarındaki böğürtlenlere gülümsesem. Hele klasik müzik de varsa Joy fm de Onu ruhuma çeksem!. Manzaranın seyrine iyice doysam Ve balık kokulu Kavağa varsam Gün batımını izlediğimiz günlere dalsam. Bulutların çizdiği tabloyu resmeden Eski dostların kulağını çınlatsam. Gün karardı! Kestirmeden dönsem Bu seferlik Çamlıcaya, Kavağa veda etsem Fatih köprüsünden Avrupa’ya geçsem Işıklar içinde güzelliğini seyretsem Bu şehir için Tanrı’ya şükretsem Bir Fatiha ile Sultan Mehmed’e teşekkür etsem. (İstanbul’a şiirimden) İlkbaharı da uğurlayıp yaza yelken açtığımız günlere ulaştık. Her mevsim başlangıcında evlerde, bahçelerde mevsimin gerekleri uyarınca bir faaliyet başlar. Yaza hazırlık daha çok bahçelerde gösterir kendini. İnsanlar daha çok bahçelerini tanzim ederken, kışın ve baharın birikintilerini temizlerken; kuruyan çiçekleri sökerken, kameriyelerle, yazlık şemsiyelerle bahçelerini, avlularını süslerken görülürler ait oldukları mekânlarda. Hareketli bir zaman dilimidir bu!.. Eeee kolay değil deniz ve havuz mevsimi geliyor. Başkonsolosluktaki görevimi bitirip de adaya kesin dönüş yaptıktan sonra her yıl bahar aylarını İstanbul’da geçirmeyi adet etmiştim kendime. Bu yıl baharı Kıbrıs’ta yaşamak istedim ve gitmedim. Ömrümün büyük bir kısmını geçirdiğim o şehir şimdi bir yoksunluk duygusuyla rüyalarıma girecek kadar özletiyor kendini. İnsanın er veya geç doğup büyüdüğü topraklara dönmek arzusu neyse, yılarını geçirdiği bir şehri özlemesi de ayni şey. Bir yere kavuşurken diğerinden mahrum olmak insanın içini acıtır; pişmanlıkları ve keşkeleri çoğaltır zaman zaman.Hele söz konusu bu yer şiirlere, romanlara konu olmuş, bağrında nice sevdaları barındırmış İstanbul şehri olursa!.. **** Günler, aylar nasıl da süratle geçiyor hayatımızdan, daha doğrusu hayatımız onlardan... Daha dün gibi yeni yıla girişimiz.. Yılın ilk dört ayı arada sırada gelen küçük sevinçler haricinde endişelere, üzüntülere rağmen su gibi akıp gitti. Mayıs çaktırmadan “ ben geldim” dedi ve eski Mayısları hatırlattı. Özellikle de 1 Mayısları ve İstanbul’u; Taksim Meydanı’nı ve Kazancı yokuşunu.. Bu günün tarihi geçmişi taa Osmanlı’ya kadar uzanır. 1910 yılından beri işçilerin kutladığı bu gün, onların toplu dayanışmasını ve haklı eylemlerini tehlikeli bulan Osmanlı hükümeti tarafından 1925 te yasaklandı. Bu yasak uzun yıllar devam etti. 1935 yılında çıkarılan bir kanunla bu günün “Bahar ve Çiçek bayramı” olarak kutlanması kararı alındı. Adı değişse de 1 Mayıslar işçilerin, emekçilerin tüm engellemelere rağmen inançlı ve inatçı bir gururla kutladıkları bir gündür. Unutulması mümkün olmayan, en kitlesel 1 Mayıs, 1976 da İstanbul’un Taksim Meydanı’nda kutlandı. O gün meydanı 400 bin emekçi doldurdu. Bu yüzden 1977 yılındaki gösterilerin daha da görkemli kutlanmasından bazı kesimler tedirgin oldu. Yine de her şeye rağmen Taksim Alanı'na beş yüz bin emekçinin toplanması engellenemedi. Saat 14.30'da başlayacak olan kutlamalar için alan, sabahın erken saatlerinden itibaren işçiler, emekçiler, öğrenciler, çocuklar ve kadınlarla doldu. Mahşeri bir kalabalıktı bu. Dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in konuşmasının sonlarına doğru, çevredeki binalardan halkın üzerine ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından 37 insanımız Kazancı yokuşundan kaçıp kurşun yağmurundan kurtulmaya çalışırken yaşamını yitirdi ve 200'den fazla insan da yaralandı. Bu yüzdendir ki her yıl bu günde Kazancı yokuşu o şehitlerin anısına çiçeklerle donatılır. Şimdilerde orası eyleme yasaklı; bomboş bir alan haline getirilmiş olsa da, “Taksim Meydanı” 1 Mayıs’larda haksızlıklara karşı ayni direniş ruhu ile yeniden şahlanır.
Bir Şehri Özlemek…
- 18:20 - Google'ın "Willow" çipi insanlık için ne ifade ediyor?
- 17:18 - 2024'te hangi iklim rekorları kırıldı?
- 15:23 - Ay bilinenden yüz milyonlarca yıl daha yaşlı olabilir
- 14:16 - Havalimanında unutulan saati çaldı!
- 14:08 - Hükümete Çağrı: Ekonomiye Odaklanın, Yasaklardan Kaçının
- 14:07 - Gece Kulübü’ne silahlı saldırı: Zanlılara ek tutukluluk
- 14:05 - Sendikalar taleplerini iletti... Toplantıya ara verildi!
- 14:04 - Trodos’ta kar ve fırtına alarmı: Pazar gününe kadar dikkat!
- 14:03 - Ön izin vaadiyle akrabalarını dolandırdı... Tutukluluğu devam edecek!
- 14:02 - Karar verildi: 2 Ay hapis yatacak sonra sınır dışı edilecek!
- 14:02 - Uyuşturucu ile yakalandı, kurye olduğunu itiraf etti!
- 13:28 - İş araçları Meclis önüne geldi, arbede yaşandı...
- 12:42 - DAÜ, Dünya Paramedikler Günü’nde Dr. Semra Çelikli ile Çevrim İçi Seminer Düzenledi
- 12:39 - Sadık Gardiyanoğlu: Asgari ücret toplantısı ocak ayında yapılacak
- 12:18 - DAÜ’de Prof. Dr. Esin Konanç Anısına “Dijital Çağda Fikri Mülkiyet Hakları” Paneli
- Atatürk'ün ilk kez yayınlanan fotoğrafları
- Atatürk’ün az bilinen fotoğrafları
- Beş bin yıllık problem: İyi karpuz nasıl seçilir
- Karpuz kilo yapar mı?
12345678
Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Detay Kıbrıs | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.