• BIST 10004.64
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 9 °C
  • Mağusa 8 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 9 °C
  • İskele 8 °C
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 5 °C

Birkaç doktor ve düşündürdükleri

Mesut GÜNSEV

Bu haftanın öyküsü vefakar ve cefakar tabiplerimiz,sağlık çalışanlarımız için..Son iki haftada Kıbrıs Türk Tabipler Birliğinin iki pırıltılı etkinliğine katılma şansım oldu. Dr. Filiz Besim, birliğin başına geçtiği günden beri hayranlık uyandıracak bir azim, gayret ve enerji ile hastalarından geri kalan zamanlarda ekibi ile birlikte hem mesleki hem kültürel hem de sosyal etkinliklere imza atıyor. Bu arada da birlik toplumda iz bırakmış tabiplerimizin anılarını-biyografilerini kitaplaştırarak tarihe de iz bırakılmasını, genç kuşaklar başta olmak üzere tüm toplumumuzun aydınlanmasını sağlıyor… Birliğin bu yeni dizideki ilk yayını Dr .Kaya Bekiroğlu’nun “Dr.Kaya “adlı kitabıyla başlamıştı..Bunu Dr.Erdoğan Mirata’nın “Şaka Gibi-Hatıralar,Hatırlatmalar” la devam etti.En son da benim de heyecanla beklediğim “Dr.Aytenin Romanı” gün ışığına çıktı ve okurları ile buluştu .Tanınmış Araştırmacı-Gazeteci-Yazar Ahmet Tolgay’ın kaleme aldığı ve beş haftadır “en çok satanlar “listesinde zirveye oturan kitabın tanıtımı da çok anlamlı bir tesadüfle Türk Tabipler Birliğinin 59 ncu Kuruluş yıldönümü kutlamaları ile ,büyük bir katılımla da tam bir şenliğe dönüştü… Kitap, Kıbrıs Türkünün “abide isimlerinden” ,sporcu, doktor, TMT direniş örgütü komutanı ,sancaktar,müsteşar ve yöneticilik gibi birbirinden önemli görevleri başarı ile yapmış ve ömrünü bu topluma adamış bir değer olan Dr. Ayten Salih Berkalp ‘in roman tadında yazılmış bir solukta okunan biyografisini içeriyor. Kitabın tanıtım ve Tabipler Birliğinin doğum günü gecesinde Dr.Filiz Besim,Ahmet Tolgay,Dr.Cavit An,Osman Güvenir kitapla ilgili görüşlerini aktardılar…Efsane ismi daha İstanbul Çamlıca Kız Lisesinde okurken Fenerbahçe Atletizm takımında eski Fenerbahçe stadının tahta tribünlerinden seyretmiş bir ilk okul öğrencisi olarak yarışlarını seyretmiş salondaki tek kişi olarak kısa da olsa ben de anılarımı paylaştım… Aynı gün Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi(TMOK) Başkan Başdanışmanı Levent Karataş’ tan gelen mesajı da katılımcılara gururla aktardım aktardım. Kaptan ,dalgıç TMOK Yönetim Kurulu Üyesi Levent Karataş o gün gönderdiği mesajla Ayten Berkalp’in bu yıl ki spora erdem katan değerlere takdim edilen “TMOK Fair Play “ ödülü için teklif yazısının komite sekreterliğine teslim edildiğini bildirmişti. Gecenin en güzel sahnelerinden biri de Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile “Ayten Abla”mızın dans ettikleri dakikalardı…Gerçekten bir mutluluk veren ışıltılı bir demokrasi tablosu gibiydi… Katıldığım iki etkinlikte de çok değerli hekimlerimizle de görüşme hasret giderme imkanını buldum . Devlet hastanelerindeki sorunlar, sağlık personelini darp a kadar giden saldırılar ve çok düşük ücretlerle ağır bir hizmete başlayan genç hekimlerin sivil sektöre ve yurtdışına girme zorunda kalmaları başta gelen sorunlardı. Kıdemli tabiplerimiz devlet hastanesinin bu durumda zafiyete uğramasının kaçınılmaz olduğunu da endişe ile altını çiziyorlar. Zaten ağır koşullar altında çalışan özellikle hekimlerimizin durumunun acilen çözülmesi hükümettin gündeminde yer almalı diye düşünüyorum.. Gelelim bu haftanın öyküsüne .Kendisi de tıp doktoru olan Prof.Dr Erbuğ Keskin yazmış., “Anneme cerrah olduğumu söylemeyin” ANNEME CERRAH OLDUĞUMU SÖYLEMEYİN sad_doctor “Dün akşam geç saatte hastaneden çıkarken iki farklı cerrahi klinikten olduklarını tahmin ettiğim genç asistanlar ne kadar yorulduklarıyla ilgili konuşuyorlardı… 2,5 sene genel Cerrahi 4 sene Çocuk Cerrahisi asistanlığı yapmış kıdemli bir cerrah olarak bazı deneyimlerimi cerrahi asistanı meslektaşlarım ile paylaşmak istedim.. Ana Kural: İşler yetişmez… Paniğe gerek yok.. Biz yetiştiremedik. Sen de yetiştiremeyeceksin. Nöbet ertesi akşam 19.00 da hastaneden çıkarken hocanın yolladığı ve ertesi gün listeye konmasını ”istediği” iki hastayla karşılaşacaksın kapıda.. Ya da kıdemlin ”Kongre bildirileri için dosya taramaları tamamlanmadan gitme bugün” diyecek.. Sen, aklında evinizdeki sıcak yatağın, dilinde bildiğin tüm küfürler, adının hiç geçmeyeceği bildiriler için dosya taramak üzere, bir gün daha gece yarılarına kadar sevgili kliniğinde kalacaksın. Ama inan, gece yarısı çıkarken de işler bitmemiş olacak. Bugüne kadar o günkü iş listesinin yetiştirilebildiği bir cerrahi kliniği görülmedi. Senin ki de ilk olmayacak. İşin kötüsü, bütün işleri sen yapıyormuşsun gibine gelecek sana,. Herkes oturuyor bir sen çalışıyormuşsun gibi. Isyan edeceksin hikayedeki acemi asker gibi. Hani komutanı demiş: -Oğlum siperdesin vatanı savunuyorsun, ön tarafından düşman geliyor ne yaparsın? – Nişan alır ateşe ederim. -Soldan da gelmeye başladılar. -Bi oraya bi oraya sıkarım -Sağından da geliyorlar -Sırayla hepsine ateş ederim -Peki aynı anda arkandan da saldırdılar.. Asker sinirlenmiş, -Lan şeyettiğimin memleketinde benden başka asker yok mu? demiş ya.. Tam böyle hissedeceğin zamanlar o kadar çok olacak ki.. Ama merak etme.. kıdemsizin de , eş kıdemlin de, kıdemlin de aynı anda, aynı şeyi hissediyor olacak. Bazan bir hastaya ve yakınlarına bir saat hastalığını anlatacaksın, sonunda öyle bir soru soracak ki, hiç bişey anlamadığını görüp baştan anlatacaksın. Sonra hoca vizite geldiğinde ”Hastalığınız biliyorsunuz değil mi?” diye soracak hastaya. O da senin gözünün içine bakarak.”Hayır hiç bilgi verilmedi bize” diyecek.. Vizit sonunda hocanın ”Bütün hasta şikayetleri eksik bilgilendirme yüzündendir bunu bi türlü öğrenemiyorsunuz” konulu fırçasını dinleyeceksin. Ameliyattan çıkıp koşarak polikliniğe indiğinde, senin 36 saattir uyumadığını, en son 12 saat önce bişeyler atıştırdığını bilmeyen hasta yakınları tarafından, geciktiğin gerekçesiyle tehdit edileceksin. Karşılık vermeyeceksin.. ”paranı ben veriyorum” diyecekler sesini çıkarmayacaksın. Tam artık ”bitirdim” derken 2 gün önce ki bir şikayetin dilekçesini tutuşturacaklar eline, savunma yazmanı isteyecekler. Çok isyan edeceksin. İlk yıllarda sık, sık istifa edip, çekip gitmeyi düşüneceksin. Bu fikir çok mantıklı gelecek sana. Hatta belki istifa da edeceksin. Sonra hocan ”iki gün git dinlen, sonra gel” diyecek. Bu teklife hayır diyemeyeceksin. İstifayı filan unutup gidip uyuyamadığın zamanların acısını çıkaracaksın evinde o iki gün. Zaten istifa etsen de bişey değişmeyecek ki. Yeniden TUS belasıyla uğraşıp başka bir yere gitsen de déjà vu olacaksın. Her şeyi bırakıp gidip Hawai de bar açacaksan, hiç durma derim. Bence süper fikir. Hepimiz düşündük… yapamadık. Belki sen yaparsın… Kim bilir? İşte sen tam bunları düşünürken, 2 ay önce acilde hayata döndürdüğün genç adamla karşılaşacaksın kapıda.. Elini sımsıkı tutacak, sevgiyle bakacak gözlerine.. ”sağol doktorum” diyecek.. ”sayende”.. Bir anda her şey silinecek beyninden.. ne bitmek tükenmek bilmeyen uykusuz nöbetler kalacak, ne yorgunluktan ayakta durmakta zorlandığın ameliyatlar.. ”sayemde” diye tekrarlayacaksın kendi kendine.. ve koşarak ineceksin hastanenin merdivenlerini.. mutlulukla atacaksın kendini hastanenin bahçesine..” Selam olsun özveri ile şifa dağıtan tüm hekimlerimize…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları