Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dünya İnsani Zirvesi çerçevesinde İstanbul’da verdiği yemeğe katıldığı için Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in bu yemeğe iştirak etmemesini anlamsız ve ölçüsüz tepki olarak nitelendirdi.
Kıbrıs Türk halkının çözümden yana olduğunu ve var gücüyle çalışacağını vurgulayan Akıncı, Kıbrıs Türk halkının sadece ara bölgeye sıkıştırılmış bir halk olarak kalmayacağını söyledi.
Akıncı, BM Genel Sekteri ile görüşmesinin her zaman Kıbrıs’ta bir çözüm ve daha güzel günlerin gerçekleşmesi için olduğunu belirtti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dünya İnsani Zirvesi’ne katılan devlet ve hükümet başkanları onuruna verdiği yemeğe katılan ve BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile bir görüşme yapan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıcı dün akşam gittiği İstanbul’dan özel uçakla bugün 13.50’de yurda döndü.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Ercan Havalimanı’nda törenle, Başbakan Hüseyin Özgürgün, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral İlyas Bozkurt ve bazı bakanlar tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Ercan Havalimanı’nda, yemeğe katılması BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile görüşmesi ve Anastasiadis’in yemeği protesto ederek katılmamasını değerlendirdi, soruları yanıtladı.
“VARLIĞIMIZI HAZMEDEMEMEK ANLAMSIZ”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in yemeğe katılmamasını değerlendirirken, “Bizim oradaki varlığımızı hazmedememek gerçekten anlamsızdır. Duygularla tepkisel hareket etmek yerine akılla ve mantıkla doğru yönde
ilerlemek gerekir” dedi.
Davet aldığı yemeğe açıklık getiren Mustafa Akıncı, Dünya İnsani Zirvesi’nin BM organizasyonunda yapıldığını ve yapılan alanın BM toprağı olarak kabul edildiğini, oysa kendisinin zirveye değil, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği yemeğe, Erdoğan’ın daveti üzerine katıldığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı İstanbul ziyaretinin sadece bir yemekten ibaret olmadığını da hatırlatarak, bu ziyareti hem yemeğe katılmak hem de BM Genel Sekreteri’yle görüşmek üzere gerçekleştirdiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Akıncı, ziyaretin saklandığı gibi bir algının oluştuğunun hatırlatılması üzerine, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un programının çok yoğun olduğunu Ban’la görüşme olasılığının gerçekleşmesinin ardından kesinleştiğini bu yüzden ani gerçekleştiği gibi bir durumun ortaya çıktığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum tarafındaki seçim de geride kaldığına göre artık çözüme odaklanarak farklılıkları bertaraf etmek için yoğun tempoya girerek çözüm koşullarını yaratmak gerektiğini kaydetti.
“LİDERLER GÖRÜŞMESİNE GİDECEĞİZ”
Son gelişmeler ışığında 27 Mayıs’taki liderler görüşmesinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin sorulması üzerine Akıncı şunları söyledi:
“Bizim açımızdan gerçekleşmemesi için hiçbir neden yok. Biz şu anda planlandığı programlandığı gibi o görüşmeye hazırlanacağız. Ve o görüşmeye gideceğiz. Bizim elimizde olmayan nedenlerle eğer görüşmenin gerçekleşmemesi gibi bir durumu söz konusu olursa, bu durumun neden bu şekilde olduğunu da herhalde bunu yaratanlar kendileri izah ederler.
Ben İstanbul’dan ayrılırken böyle bir bilgi yoktu. Sadece Sayın Espen Eide ile görüşmeyecekleri şeklinde bana sosyal medyadan ulaşan bir bilgi oldu. Kendi takdirleridir Biz Sayın Eide ile Perşembe sabahı görüşmemizi yapacağız.”
“ZİRVEYE DEĞİL YEMEĞE KATILDIM”
Anastasiadis’in BM’den Akıncı’nın gitmeyeceği yönünde garanti aldıktan sonra zirveye katıldığı yönündeki iddialarla ilgili Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı şöyle konuştu:
“BM’nin toplantısının yer aldığı alanda bu zirve gerçekleşti, bugün de devam edip sonuçlanacak. Bizim katılışımız oraya olmadı Biz BM’nin kendi bünyesinde organize ettiği bir alana davetli olarak gitmedik. Çünkü o alan zirve devam ettiği sürece BM toprağı olarak algılanır ve BM’nin bayrağı çekilir. Ve orada yönetim BM’ye geçer ve usül budur. Zirve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın düzenlediği devlet ve hükümet başkanlarının davetli olduğu, benim de davetli olduğum bir yemek var. Bu konuda kimseye de söz söyleme hakkı da verilmeyecek bir durumda bir davete icabet ettim.
Ne bekleniyordu? Türkiye Cumhuriyeti’nin düzenlediği, kendi Cumhurbaşkanı’nın düzenlediği bir davet. KKTC Cumhurbaşkanı’nı davet etmesinden daha doğal ne olabilirdi ki?”
Bir ay önceki İKÖ toplantısına katılımın daha farklı olduğunu çünkü KKTC’nin gözlemci üye olduğunu belirten Akıncı, orada konferansa katıldığını ancak bu zirvede konferans katılmasının kendisi açısından söz konusu olmadığının altını çizdi.
“BM GENEL SEKRETERİYLE GÖRÜŞECEĞİMİ BİLEREK GİTTİM”
Yemek daveti yanında BM Genel Sekreteri’nin de İstanbul’da olması nedeniyle görüşme olasılığını araştırdıklarını soruşturdukları ve görüşmenin olacağının netleşmesinin ardından gitmeyi uygun gördüğünü söyleyen Akıncı, “Ben oraya giderken BM Genel Sekreteri ile görüşeceğimi bilerek gittim. Sadece bir yemeğe gitmedim. Hem yemeğe hem de onun ötesinde BM Genel Sekreteriyle de görüşmeye gittim” dedi.
Akıncı’ya daha önce bir çok kez Kıbrıs Türk halkının lideri olarak BM Genel Sekreteri ile görüştüğünü, Devlet Başkanı olarak yemeğe katılmasının Anastasiadis’i neden rahatsız ettiği, Anastasadis’in çözünden mi kaçtığının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Akıncı, bu konuda aşırı yorum yapmak istemediğini, aşırı tepkilerin anlamsız olduğunu düşündüğünü, Rum tarafının bu konuda ölçüsüz tepki gösterdiğini ifade etti.
Akıncı, BM Genel Sekteri ile görüşmesinin her zaman Kıbrıs’ta bir çözüm ve daha güzel günlerin gerçekleşmesi için olduğunu söyledi.
Akıncı, Kıbrıs Türk halkının çözümden yana olduğunu ve var gücüyle çalışacağını ancak Kıbrıs Türk halkının sadece ara bölgeye sıkıştırılmış bir halk olarak kalmayacağını vurguladı.
Akıncı “Biz BM teşkilatı ve onun Genel Sekreteri’yle bir tek New York’ta mı görüşeceğiz? Ya da BM yetkilileriyle bir tek ara bölgede mi görüşeceğiz. Ocak ayında Davos’ta görüştük ondan bile rahatsızlıklar duyuldu…” dedi.
Akıncı, çözüm için kendi haklarını sonuna kadara savunarak, Kıbrıs Türk halkının eşitliğini, özgürlüğünü güvenliğini gözeterek diğer toplumun makul hassasiyetlerini gözeterek bir çözüm için doğrultusunda ellerinden geleni art niyetsiz ve samimiyetle yapacaklarını söyledi.
Akıncı, “Bu demek değil ki, Kıbrıs Türk halkı kendisini tanıdığını söyleyen Cumhurbaşkanı’nın düzenlediği ve ev sahibi olduğu, davetli olduğu bir yemeğe dahi katlım gösteremeyecek. Ve orada BM Genel Sekreteri’yle de bir görüşme gerçekleştiremeyecek. Bu tahammülsüzlük bizim kabul edebileceğimiz bir durum değil” diye konuştu.
“NİYE BU BİZİM SÜRECE BİR BOMBAMIZ OLSUN”
Kendisinin yemeğe katılımının müzakere sürecine bomba olduğu yönündeki görüşlerin sorulması üzerine Akıncı, özetle şunları ifade etti:
“Niye bu bizim sürece bir bombamız olsun. Ben dün akşam saatlerinde gittim bugün öğle saatlerinde döndüm. Ne yaptım ben bu sürede? Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın yemeğine icabet ettim. Orada diğer davetliler gibi bulundum. Onun ardında da uygun bir odaya giderek BM Genel Sekreteriyle bir görüşme yaptım. Bu niye çözüm sürecini sabote etsin. Bizim oradaki varlığımız niye bu kadar rahatsızlık yaratıyor. Bunu soranlar önce bunu sorgulasın.
“İZAHI TUTARLI DEĞİL”
Bu sabotaj değil müzakere sürecine yardımcı olarak değerlendirilmesi gereken bir konudur. Davos’ta olduğu gibi Sayın Anastasiadis’le de beraber olmak isterdim ben orda yeri de ayrılmıştı yemekte. . Niye gelmediğini kendisi izah ediyor ama bu izahın çok da tutarlı olabileceğini düşünmüyorum. Çünkü yanlış bir değerlendirme içindedirler.”
BAN İLE YARARLI BİR GÖRÜŞME
Cumhurbaşkanı Akıncı BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile görüşmesini değerlendirerek, yararlı bir görüşme yaptıklarını vurguladı.
Genel Sekreterle en son Ocak ayında Davos’ta görüştüklerini anımsatan Akıncı, o günden buyana gelişmeleri ele aldıklarını, yıl sonuna kadar sürecin en iyi nasıl değerlendirilebileceği konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Akıncı, Ban’ın bu yılın sonunda görevini tamamlayacağını, o yüzden Ban’ın bu kadar çaba sarf ettiği çözümün gerçekleşmesini görevden ayrılmadan önce görmek istediğini arzuladığını söylediğini ifade etti.
Akıncı, ayrıca Dünya İnsani Zirvesi’nin Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşiyor olmasının, 2,5 milyon mülteciyi barındırıyor olması nedeniyle de anlamlı olduğuna işaret etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.