Ülkemizde yaşananlar hepimizi üzmekte fakat kurulan yapıları yıkamamktayız. Bir taraftan göç yasası ile açlık sınırında maaşa talim ettirilen Devlet memurları, diğer taraftan özel sektörde geleceği patronun iki dudağı arasında kalan çalışanlar.
Üretim ve ihracatın sonlandırldığı 1983 sonrası yeni bir tüketim ekonomisi yaratılmıştır.
Tüketim ekonomisi içerisinde hizmet sektöründe çalışanlar ön plana çıkmış, ekonominin daralması ile üç meslek grubu sivrilmiştir.
Doktorluk, Öğretmenlik ve Avukatlık.
Sağlık vazgeçemediğimiz bir meslek. Öğretmenlik, ebebeyinlerin öğrencileri yarış atına çevirmesi ile öne çıkmış. Avukatlık, Ekonominin çöküşü ile birlikte özellikle borç/alacak, Boşanma davaları ile birlikte öne çıkmış.
Son zamanlarda Doktorlarımızın isyanına katılasım geliyor ancak katılamıyorum. Sorunları var fakat yıllardır Meclisimizde ve Kabinede egemen olan doktorlarımızdır. Ortada bir çözümsüzlük varsa sorunu kendi melektaşlarında aramaları gerekmektedir.
Bu güne kadar yasaları yapmayan onlar olmasına rağmen seçilen yine doktorlar olmaktadır.
6900 TL’nin az bir doktor maaşı olduğu iddia edilmektedir. Belki da kendilerinin yaşam standartlarına göre düşük olabilir fakat diğer meslek gruplarını da gözardı etmemelerini salık veririm.
Kliniklerde vizite ücretlerinin ne kadar olduğunu kendi meslek odaları açıklamaktadır. Hiç da azımsanmayacak hatta gıpta edilecek ücretlerdir. Düşünün Kendi ifadesi ile Gülgün Hanım 1000 hasta için Devletten 6900 TL alırken kliniğinde 1000 hasta bakan meslektaşı asgari 100000 TL almaktadır. Tabi ülkede gerekli vergilendirme olmadığı için da büyük paralar kazanmaktadır. İşte şikâyetin temeli budur.
Gelelim benim meslek grubunun yaşadıklarına. Benim şikâyetlerime.
Zamanında herkesin başaramayacağı bir okul olan İ.Ü Kimya fakültesinde Kimya Yüksek Mühendisliği okudum(O zaman TIP’ta okumak daha kolaydı).Başarılı bir mühendis olarak iş hayatına atıldım. Üretim sektörünün olduğu dönemde iyi de kazandım. Sonrası Hükümetler üretimi öldürdü. Devlet memuru da olmadım. Devlete giren meslektaşlarım iyi makam ve baremden emekli oldular. Hakları.
Bizim öyle klinik gibi yerler açma olanağımız da yok. Değil ikinci iş birici iş olarak çalışacağımız fabrika da yok. Ancak benim gibi düzen karşıtlarına Devlette yer yok Sonuçta sigorta emeklisi oldum.
01.07.2017 Tarihi itibarı ile 3186 TL emeklilik maaşı almaktayım.(En üst baremden emekli oldum)
Şimdi ben de oturup neden Doktor, Öğretmen ve Avukat olmadım diye şikâyet mi edeyim.
Ben düzenden şikâyetçiyim.
Emekçilerin haklarını alamadıklarından şikâyetçiyim.
Bunca yıl Doktorlar yönetiminde olan bir Devlette sağlığın sorunlarının giderilmediğinden şikâyetçiyim.
Laikliği ortadan kaldıracak eğitimden şikayetçiyim.
Ayni işi yapanların farklı ücret almalarından şikâyetçiyim.
Özel sektör çalışanların iliklerine kadar sömürülmesinden şikâyetçiyim.
Nereden buldun yasalarının olmamasından şikâyetçiyim.
Vergi yasalarının işlerlik içermemesinden şikâyetçiyim.
Faiz yasalarının çıkarılmayarak insanlarımızın Banka ve tefecilerin kucağına teslim edilmesinden şikâyetçiyim.
Devletin barem içi artışlarında Yüzdelik esasını kullanıp tavan ücret ile taban ücret arasındaki farkın devasa büyümesinden şiayetçiyim.
Asgari ücretin açlık sınırında belilenmesinden şikâyetçiyim. İnsanlara tek güvenli seçenek olarak sunulan Devlet memurluğunun rüşvet olarak verilmesinden şikâyetçiyim.
Ben bu düzeni değiştirmeyip düzene ve statükoya teslim olan, otur arap kalk arak yönetilen Hükümetlere ve o Hükumetleri oluşturan partilerden şikâyetçiyim.
Benim derdim 6900 TL veya 3186 Tl maaş alma değil kendi ülkemde insanca yaşamaktır.
Hadi buyurun bu düzenden şikâyetçi olanlar düzeni değiştirelim. Sizce mümkün mü bence değil. Alışmışız bir kere seçimlere bir gün kalana kadar şikâyet etmeye fakat o son bir gün herşeyi unutup gidip bu düzeni ayakta tutacak partilere oy vermeye.
Oturup nedenini kendinizde bulmaya başlayın artık..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.