Dün, bir yanda televizyon, diğer yanda gazete ve internet, haberleri takip ediyorum.
Bakana, müsteşara, müdüre gelen şantaj mesajları.
Reza Zarrab’ın yakalanması ile ilgili haberler.
AKP’nin TBMM’de çocuk istismarını araştırması için komisyon kurulmasına ilişkin verilen önergeye “red” cevabı vermesi.
Bu habere verilen tepkilerin haberleri ve sonuçta AKP’nin baskılara dayanamayıp “evet” cevabı vereceğini açıklaması.
İstifa eden vekiller.
Patlayan yeni bombalar ve ölüm haberleri.
TC Aile Bakanı’nın, Ensar Vakfında yaşanan 45 erkek çocuğa tecavüz olayını ile ilgili, “ Bir defa yaşanmış olması önemli değil. Bu yüzden bir kurum karalanamaz” açıklaması.
Ali Ağaoğlu’nun, “Doğum günü kutlaması için gittiğim İstiklal caddesinde, fakir halk karanfil bırakmıştı ben olay yerine gül koydum” açıklaması.
Karpaz’a korucuların yerleştirildiği haberler.
Soygunlar, vurgunlar.
v.s v.s
Bu haberlerin her birisi sayfalarca yazı yazılacak haberlerdi ancak okurken bile, önce başım döndü, sonra gözlerim karardı ve nefes alamadığımı hissettim.
Ancak bunca haber içinde öyle bir haber vardı ki, bana nefes oldu.
Umut oldu.
Bunca olumsuzluğa rağmen, kalbimi ısıttı.
Evet bu haber, adaşım olan minik bir kız çocuğunun, Lefkoşa Türk belediyesine verdiği bir dilekçe ve bu dilekçede istenilenlerin Belediye Başkanı tarafından yerine getirildiğinin haberiydi.
Minik Ayşegül, mektuba benzer ve üzerinde kendi çizdiği resimlerin de yer aldığı dilekçesinde, sokaklarındaki bir bölgenin karanlık olduğu, buradan geçerken korktuğu için aydınlatılmasını istemiş.
Ayrıca, oyun oynayacakları bir alanın olmayışını da dile getirerek, en naif duygularıyla, başkanın da arada giderek kendileriyle oynamasını istemiş.
Her ne kadar bazı çevreler böylesi güzel bir olayı, “Büyükleri yönlendirmiştir” şeklinde basite indirgemeye çalışsa da, bu yaştaki bir çocuğun özgüvenle böyle bir medeni cesaret göstermiş olması taktire şayan.
Tabi ki, çocuklar, bir çok şeyi büyüklerden öğrenecek.
Mesele böyle bir olayın fikir babasını bulma meselesi değil.
Mesele, çocukları öz güvenli yetiştirip umutların yetiştirilmesi meselesidir.
Çocukların, haklarına sahip çıkıp, istemesini bilme cesaretini göstermesi meselesidir.
O yüzden bu haber beni inanılmaz mutlu etti.
Mutluluğumun diğer yanı ise, bu dilekçenin, cevap bulmasıdır.
Çocukların insan yerine koyulmayıp istismar edildiği, tecavüz edilip hayatının karartıldığı bu dönemde, bir çocuğun dilekçesinin dikkate alınarak, gereğinin yapılması, insanlığa verilen en güzel cevaptı bence.
Geleceğin, çocuklarla inşa edileceğine ve çocukların, istismarı değil, fikirlerinin dikkate alınmasını hak ettiğine, en güzel örnekti.
Umudun, çocuklarla gerçeğe dönüşebileceğinin göstergesiydi yapılan.
Ayrıca, bir Belediye Başkanının, sorumluluklarını en ince ayrıntısına kadar dikkate alıp çözüm ürettiğinin de kanıtıydı.
Kimse bu olayı, siyasi malzeme yapıp küçümsemeye kalkmasın.
Güzellikler nüanslardadır.
Görevinde en ufak bir detayı atlamayıp, çocuklara değer vererek onları gelecek adına cesaretlendiren bir başkan, siyasete malzeme yapılmaz, ancak ayakta alkışlanır.
Geleceği, çocuklarda gören ve onları yüreklendiren bir başkan da, bu özgüveni duyup medeni cesaret gösteren minik Ayşegül de, alınlarından öpülür ancak.
Belediye başkanı olmak, bir parkı, devlet büyükleri açılış yapıp, siyasi malzeme yapsınlar diye yapmak değil,
Bir parkın yapımına bile çocukları, ülkenin geleceği görüp, yapılana dahil etmektir.
İşte bu sebeple Sevgili Mehmet Harmancı’ yı, yaptığı işi siyasi malzeme yapıp açılışlarla değil, çocuk fikrine verdiği değerle taçlandırdığı için bir kez daha kutluyorum.
Ben boşuna demiyorum bu çocuk, bu Cumhura Başkan olacak adamdır diye.
Zira Sevgili Mehmet Harmancı, umudun koca çınarları, benim için.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.