Bir türlü önünü alamıyorlar.
Onlar da cesaretlendikçe daha organize saldırılar düzenlemeye başlıyorlar.
Malum bu örgüt ve çetesinin üyeleri Güney Kıbrıs’ta hayat buluyorlar.
Dolayısıyla ELAM diye bilinen faşistlerin ırkçı saldırılarına dur diyebilecek otorite Güney Kıbrıs Rum Yönetimidir.
Ve / fakat maalesef bu yönde bir irade ortaya koyamıyorlar.
ELAM'ın ırkçı faşist sempatizanları Güney Kıbrıs'a bir vesile ile giden Kıbrıslı Türklere saldırıp duruyorlar.
Ciddi şekilde darp ediyorlar, araçlarına zarar veriyorlar ve kaçıyorlar.
Bunu rutin hale getirmişler.
Tasarlıyorlar ve organize bir şekilde kendileri gibi olmayan insanlara zarar veriyorlar.
Özellikle de Kıbrıslı Türklere.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi kana susamış bu insan müsvettelerine karşı bir türlü etkin önlemler alamıyor.
Ya da almak istemiyor, ya da onları birileri koruyor.
Başka bir izah aklıma gelmiyor.
Çünkü Güney Kıbrıs'ta Kıbrıslı Türklere karşı yapılan bu saldırıların ardı arkası kesilmiyor.
Her seferinde de zamana terk edilip, yenisi yaşanana kadar hafızalardan siliniyor.
Bu adada devam eden çözüm sürecine de büyük zararlar veriyor.
Özellikle Kuzey'de yaşayan bizlerin çözüm istenci kırılıyor.
Bu yönde motivasyonumuz azalıyor.
Zira bu insanlık dışı saldırılara hep tek taraflı olarak maruz kalıyoruz.
Bütün iyi niyetimize rağmen bu saldırıların hedefi haline getiriliyoruz.
Günün sonunda hepimizin evlatları vardır.
Zaman zaman Güney Kıbrıs'a geçtikleri de oluyor.
Bir vesile ile hepimiz geçiyoruz.
Peki endişelenmeli miyiz?
Maalesef evet.
Endişelenmek durumunda bırakılıyoruz.
ELAM ve benzeri grupların dehşet saçtığı bir bölge var karşımızda.
Ne zaman nereden gelip zarar verecekler bilemiyoruz.
Bu saldırgan gruplar için de Güney Kıbrıs otoritesi sessiz.
Etkin bir önlem alan yok.
Kuzey otoritesi ise çaresiz bir görüntü veriyor.
Üç beş kınama mesajından sonra yaşanan hadise bir yenisi yaşanana kadar unutuluyor.
Kendilerini de ELAM’cı diyev tanımlayan ırkçı faşistler saldırıyorlar, darp ediyorlar, araçlara zarar veriyorlar ve ellerini kollarını sallayarak gidiyorlar.
Bu ne demek?
Çok açık belirtiyorum, Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs'ta can ve mal güvenlikleri yok demek.
Var mı bunun başka şekilde yapılabilecek bir izahı?
Ha çözüm için çalışıyoruz, çok hassas bir dönemden geçiyoruz, ilişkilerin zedelenmemesi adına yazılanlara, çizilenlere dikkat edilmesi gereken bir süreçteyiz vs.
Bunların hepsini anlayabiliyorum.
Ve katılıyorum da.
Ama bu da bir yere kadar değerli dostlar.
Zira söz konusu olan güvenliğimizdir.
Eğer kendi ülkemizde birilerinden korkarak yaşayacaksak, kimse kusura bakmasın şiddeti makul kılacak hiçbir hoşgörüyü göstermemizi kimse bizden beklemesin.
Ne adanın Güney'inde ne Kuzey'inde.
Şiddet şiddettir.
Buna maruz kalanlar da dini, dili, ırkı, soyu, rengi, milleti ne olursa olsun masum insanlardır.
Tabi ki de bunu çoğunlukta Rum halkına mal etmek doğru değildir.
Böyle bir düşünce içerisinde de değilim.
Ve/fakat bu bir olur elim bir hadisedir dersiniz, iki olur münferit bir olaydır dersiniz, üç olur kendini bilmez birkaç kişinin densizliğidir dersiniz.
Ama bu mevzu süreklilik kazanıyorsa ve defalarca bu saldırılar yapılıyorsa, insanlar sırf başka bir dili konuşuyorlar diye darp edilip, araçlarına zararlar veriliyorsa ve bunları yapanlar her seferinde korunuyor ve hiçbir şey olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak ortada dolaşıyorlarsa ve başka başka insanlara zarar vermeye devam ediyorlarsa burada müzakere masası dahil yanlış giden birşeylerin olduğu çok açıktır.
Kimse karşı tarafın tehdit oluşturduğu ve bunun günlük hayatlarımıza somut olarak yansıdığı bir ortamda kağıt üzerinde anlaşma sağlayamaz.
Zira böyle bir anlaşma zaten sürdürülebilir olmaz.
Bunu lütfen bir tarafa yazın ve artık ne önlem alacaksanız alın..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.