[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"] OSHAN SABIRLI[/caption] Soyadımın “Sabırlı” olması bana hayatımda çok fayda sağlamadı. Özellikle devlet dairelerinde “nede olsa bu sabırlıdır” yaklaşımı gösterildi hep. Hal böyle olunca, kişiliğin oturmaya başladığı zamanlarda, yani lise çağlarımda, amcam tarafından ailem için seçilen bu ismi hep değiştirmek özlemi yaşadım. Oysa, insan zaman içinde soyadına alışıyor. Her ne kadar soyumun adı olan ve dedemin dedesinin hacı olmasından kaynaklanan “Hacı Hilmi” soyadını taşıma şansım olsaydı, eminim çok daha fazla içselleştirmiş olurdum o adı. Üstelik atalarımın ismini taşımış olurdum… *** Üzerine basa basa belirtirim. Hiçbir zaman sabırlı bir insan olamadım. Hiçbir zaman stratejik düşünüp alttan alıp, farklı bir hayat çizmeyi başaramadım. Hep ince ruhlu olduğumu düşündüm. İnsanları kırmaktan, üzmekten, sesimi yükseltmekten hep kaçındım. Bu ülkedeki, hatta bu dünyadaki çıkarcı, bencil, adi insanları gördükçe, bu insanlar gibi olmayı başaramayınca, kızgınlıkları, öfkeyi ve karşı duruşu hayata geçiremeyince bizim kendi kendimizi yediğimizi ve üzüldüğümüzü fark ettim. *** Dün karşıma Meryl Streep‘in çok özel bir yazısı çıktı bu yazıyı sizinle paylaşmak istedim. Bu yazıyı kim okuyorsa, eş zamanlı “sanki beni anlatıyor” diyor. Kim bilir belki bu yazı sizi de anlatıyordur… *** “Bazı şeyler için artık sabrım yok; ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için… Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok. Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim. Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum. Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekarlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum. Çok bilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok. Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum. Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum. Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan olan insanlardan kaçınıyorum. Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum. Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada olamıyorum. Abartılar beni sıkıyor ve hayvanları sevmeyenleri kabullenmekte zorlanıyorum. Ve her şeyin de üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiç kimseye sabrım yok” Meryl Streep
NOSTALJİ [caption id="attachment_33435" align="alignleft" width="237"] Yıl 2002’yi gösteriyorduk ve Türkiye’nin ünlü gazetecilerinden Mehmet Ali Birand Manşet programı için Türkiye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’tan sonra 4.Günde DAÜ’ye gelmişti. DAÜ İletişim Fakültesi öğrencileri tarafından yapılan hazırlıklar ve yayın desteği, şimdi bile programın yüksek tansiyonu ile anılıyor. O dönemin ayrılmaz ikilisi Talat ve Denktaş işte bu şekilde objektiflere yansıdı.[/caption]
GÜNÜN RESMİ
[caption id="attachment_33434" align="alignright" width="267"] Lefkoşa Türk Belediyesi’nin sunduğu Kıbrıs’ın ilk ve tek tiyatro festivali olan “Kıbrıs Tiyatro Festivali’nin 12’ncisi devam ediyor. Birbirinden değerli oyunların yer aldığı festivalde bu gece Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun “Kayıp” oyunu izleyicilerle buluşacak. Bu görsel şöleni kaçırmayın.[/caption]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.