• BIST 9916.22
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 13 °C
  • Mağusa 10 °C
  • Girne 13 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 10 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 7 °C

BUGÜN 23 NİSAN

Mesut GÜNSEV

Ne diyordu sevgili Barış Manço “Bu gün bayram erken kalkın çocuklar”. Bu gün bayram Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı… Mutlu ve kutlu olsun…

Bilindiği gibi bu milli bayram Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin resmi bayramlarından biridir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünya çocuklarına armağan edilmiştir.Bildiğim kadarıyla da dünyada çocuklara adanan ve armağan edilen tek bayram…Bu arada KKTC nin davetlisi olarak Türkiye den dost ülkelerden gelen çocukların ve kendi okullarımızdan katılan  folklor ekiplerinin Girne Atatürk Medanı ve Antik limanda kurulan platformlardaki gösterilerini de gurur ve sevgi ve takdirle izledik…Bu gösteriler bu akşam, yani 23 nisan da saat 20.00 de Girne Amfi tiyatrosunda topluca izleyicilerle buluşacak…Tekrar hatırlatayım….

Biraz tarihine bakacak olursak bu bayram, TBMM'nin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlanan 23 Nisan Millî Bayramı ve 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla, önce 1 Kasım olarak kabul edilen, sonra 1935'te 23 Nisan Millî Bayramı'yla birleştirilen Hâkimiyet-i Milliye Bayramı ile Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin 1927'de ilan ettiği ve ilki Atatürk'ün himayesinde düzenlenen 23 Nisan Çocuk Bayramı'nın kendiliğinden birleşmesiyle oluştu. Türkiye deki 1980 darbesi döneminde Millî Güvenlik Konseyi, bu bayrama resmî olarak "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adını verdi.

Hakimiyet-i Milliye Bayramı (önceleri 1 Kasım, sonra 23 Nisan), saltanatın kaldırılışının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM'nin açılışının egemenliği padişahtan alıp halka vermesini kutlamak amacını taşırken, Çocuk Bayramı savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını taşımaktaydı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO'nun 1979'u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşımıştır. Günümüzde bayrama birçok ülkeden çocuklar katılmakta, çeşitli gösteriler hazırlanmakta, okullarda törenler ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Ayrıca 1933'te Atatürk'le başlayan çocukları makama kabul etme geleneği günümüzde çocukların kısa süreliğine devlet kurumlarının başındaki memurların yerine geçmesi şeklinde devam etmekte..

Türkiye de olduğu gibi KKTC ye de davet edilen çeşitli ülkelerin çocukları ziyaretleri sırasında çeşitli bölgelerde kendi kültür ve folklorunu tanıtan gösteriler yapmakta ,anavatan ve yavru vatanda yaşıtlarının evlerinde konuk edilmekte..bu konukluklarda başlayan bir çok dostluk yıllarca devam etmektedir.

Bu girişten sonra yazıya Türkiye de  Başkent Üniversitesinin bir kültür yayını olarak her ay yayınlanan ,ve en çok satan dergiler arasında yer alan “Bütün Dünya” nın sürekli yazarlarından Nuray Bertoshchek’ in “Bir Zamanlar Çocuktuk “ başlıklı 23 Nisan yazısı ile devam edelim…


BUGÜN 23 NİSAN,NEŞE DOLUYOR İNSAN..

“Keşke “Bugün 23 Nisan, Neşe doluyor insan” diye başlayabilseydim…

Bazen  “Kim daha şanslı? “ diye düşünüyorum.  Şimdi ciddi anne baba kimliğine bürünmüş dünün çocukları bizler mi yoksa çocukluk ve yetişkinlik arasında bir yerlerde sıkışıp kalan günümüz çocukları mı?

Bizim çocukluğumuz ara sokaklarda oyun oynayarak,  ağaç tepelerine tırmanarak, elimizdeki kiremit parçasıyla yere şekiller çizip, sek sek oynayarak, ip atlayarak geçti.  Belki ailemizin maddi olanakları kısıtlıydı ve istediğimiz her şeyi alım gücü yoktu ama maddiyat kimin umurundaydı ki!  Rengarenk uçurtmalarımız gökyüzünde salınırken,  evrenin hakimiydik  sanki hepimiz. Bizim elektronik oyuncak koleksiyonumuz yoktu ama sakızlardan çıkan resimli  kartlar, gazoz kapakları, düğmeler,  misketler en değerli hazinemizdi.  Sokaklarda koşmaktan, düşmekten dizlerimiz, dirseklerimizden yara, bere, çizik eksik olmazdı.

Kış akşamları sıcacık sobanın etrafında oturup, yarı uyuklayarak  aile büyüklerinin çocukluk öykülerini dinlemenin tadına doyum olmazdı.  Annemin anlattığı çocukluk öykülerini dinlerken annemi  ve teyzemi çocuk olarak ağacın tepesine tırmanmış hayal etmek çok mutlu ederdi beni. O  öyküler sayesinde aramızdaki yaş farkı kalkar, bazen annemi oyun arkadaşı gibi görürdüm. 

Şimdi çocuklarımızın gözlerine bakarken “Aramızdaki yaş farkının uçuruma dönüşmesinin  nedeni ne olabilir? “ diye düşünüyoruz.   “Çocuklarımızın gözlerinin içine bakarken “ mi dedim?  Haydi, lütfen dürüstçe yanıtlayalım, en son ne zaman çocuğumuzun gözlerinin içine baktık ?   Sabah bir telaşla evden çıkıp yoğun bir günün akşamında gerçekten çocuğumuzun  gözlerinin içine bakarak çocukluk öykülerimizi anlatacak zaman ve enerjimiz var mı? Çocuklarımız okul çağındaysa böyle bir soruyu sormak bile anlamsız çünkü büyük olasılıkla okuldan sonra akşam geç saatlere dek kurstan kursa koşuyorlardır ve göz göze geldiğimizde meraklı bir çocuğun değil, yorgun bir yetişkinin gözleriyle karşılaşacağız büyük olasılıkla.

Bizler rengi soluk okul önlüklerimizle sınıflarda  “Kuş sesleri ovalara yayılır “ diye neşeyle şarkı söyledik,  mandolin ya da  melodika çalmayı öğrendik.  Çocuklarımız  ise müzik ve spor derslerinde sınavlara hazırlanmak için matematik, fizik soruları çözüyorlar.

Sahip olduğumuz her şey için çabalamak zorundaydık, mücadele etmeyi, başarıya adım adım yaklaşmayı ve sahip olduklarımızın değerini bilmeyi öğrendik ama öğrendiklerimizi çocuklarımıza aktarmakta sınıfta kaldık.  Onlara her şeyi altın tepsilerde sunduk,  en küçük sorunlarında , hayatlarını kolaylaştırmak adına onların alması gereken sorumluluğu biz üstlendik, istedikleri her şeyi “içimizdeki çocuğa alırcasına “ aldık.  Sahip olduklarının değerini bilmediklerinde de  onları suçladık, kendimizi değil. 

Hedeflerini bizler belirledik çoğu kez, onlar değil. Dizginleri bizim elimizde yarış atları gibi kurstan kursa koşarlarken önce düşlerini çaldık,  sonra uçurtmalarını. Gökyüzü giderek daraldı, ev-okul-kurs üçgeni arasında duvarlarla sınırladık yaşamlarını.  Okuma yazmayı öğrenmeden ellerinde elektronik oyuncakları ile oynarken yaratıcılıklarını  öldürebileceğimiz  gelmedi aklımıza, ne denli zeki olduklarıyla gurur duyduk.   Aramızdaki uçurum giderek açıldı.

Yıllar sonra çocuklarımız çocuklarına hangi çocukluk anılarını anlatarak yaş farkını kapatacaklar sizce?  Belki de çocukluk döneminin sınırları giderek küçülecek bu gidişle.

Ata’mızın  armağanı  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlarken,  bir zamanlar çocuk olduğumuzu unutmadığımız, tüm çocukların çocukluklarını doyasıya yaşayabildikleri, insan olmanın erdemlerini unutmadıkları, sevginin, barışın, bilim ve aklın egemen olduğu bir  dünya  diliyorum. “

mesut-gunsev-003.jpg

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları