• BIST 9951.78
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 16 °C
  • Mağusa 16 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 14 °C
  • İskele 16 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 9 °C

Çağın Veremi: Dikkat Dağınıklığı

Melin ULUÇ

Bulunduğum iş ortamı gereği sürekli farklı kişilerle tanışma ve bu kişileri gözlemleme durumundayım.Hepsinin buluştuğu ortak bir nokta mevcut:Dikkat Dağınıklığı. Kastım tanı alacak derecede bir bozukluk değil. Genel anlamda bir dikkat sorunu var. Herkes telaş içinde, yeni bir ortam peşinde… İnanması güç belki ama kimi zaman dikkatin değişimine yetişmek çok da kolay olmuyor.  Peki, neden bu durumdayız? Elbette ki teknoloji çok büyük bir etken… Teknoloji hızla ilerliyor. Haliyle biz de zihnimizi onlara emanet ediyoruz. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle çok fazla uyarıcıya maruz kalıyoruz ve bu durum zihnimizin çok dağınık çalışmasına neden oluyor. Sürekli dikkatimiz farklı mekanizmalardaki farklı uyarıcılarda ve buna bağlı olarak farklı yorum ve bilişlerde… Hangimiz telefon numaralarını ezbere biliyoruz? Ya da hangimiz doğum günü tarihlerini duygusal bağlamda işleyip hafızamıza kazıyoruz? Çok az… Artık akıllı telefonların önderliğinde bir hayat sürüyoruz. Telefonun takviminde doğum günü tarihlerini işaretleyip günü geldiğinde bizi uyarmasını bekliyoruz. Düşünsenize ne ilginç… Ofistesiniz herhangi birinin doğum günü olduğuna dair bildirim geliyor. Kaydetme ihtiyacı duyduğumuza göre illaki değer verdiğimiz biridir ve değer verdiğimiz birinin doğum gününden cansız bir cismin bizi haberdar etmesini bekliyoruz. Bu da demek oluyor ki beyin kullanım aralığı daraldı iyice tembelleştik, hiçbir şeye dayanamaz hiçbir yerde duramaz olduk. Böylece uyarıcılar arası gelgit yaşar bir durumla yüz yüze olduğumuzu söylemek mümkündür.  Gelin bir de yaş gruplarına göre durumu irdeleyelim.

Paçamıza yapışmış, sürekli hareket halinde bir çocuk… Sabır yok, tekrar tekrar anlattığınız bir şeyi anlamamakta ısrar eden ve sizi çileden çıkarırcasına anlamak istemeyen. Eminim çoğumuz çocuğumuzun zekâsından şüphe ediyoruz. Biz yetişkinler şehrin yoğunluğuna ayak uydurmakta zorlanırken çocuklarımızdan tüm bu renkleri görüp kör olmalarını beklemek tabii ki de anlamsız olurdu… Birde onların gözünden bakalım olaya o zaman; televizyonu açıyorlar; alt yazılar, reklamlar, ürün yerleştirmeler, renkler, desenler… Oynadıkları oyunlar yine kargacık burgacık, çizgi filmler bile bir garip olmuş, tüm bu kargaşaya adapte olup saatlerce başından kalkmayan çocuk okulda okuduklarını unutuyor, dikkatini toplayamıyor. Tekdüze giden bir ders ortamı elbette dışardaki uyaran karmaşıklığına ve renkliliğine galip gelmeyecektir. Ayağı sürekli kaçar pozisyonda ders dinleyen çocuklara rastlıyorum. Sebep şu; hocam bırakın gideyim burası çok sıkıcı dışarda çok daha çekici ve renkli şeyler var.  Bu çocukların zihinlerini etkili bir şekilde kullanmamalarına ve yoğunlaşma sorunu yaşamalarına sebep olur. Dikkati bir yere odaklayamama sorunu hem erişkinleri hem çocukları işlevsel problemlere maruz bırakmaktadır. Bir çocuk için akademik başarı risk altında iken bir erişkin için iş hayatı risk altındadır. Bu kişiler ileriki vadede kazalara, yaralanmalara meyilli duruma gelirler. Öyle ki hayati anlamda da sorun arz eden bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bu sorunlarla karşılaşma sıklığımız dikkat dağınıklığının dozuna bağlıdır. Orta şiddette olanda sorun biraz daha yoğunlaşabilmekte, uzun süreli ve daha çok sorunun yer aldığı seçme sınavlarında dikkatsizlikle yapılan hatalar artarken aynı durum diğer sınavlarda da kendisini göstermekte ve öğrenciler sınavdan çıktıklarında çoğunlukla “Ben bunu biliyordum, nasıl yanlış yaptım” diyerek üzülmektedir. Sınavlarda kimsenin yapamadığı soruları yapıp en basit soruları yanlış yaparak kendileri dâhil herkesi şaşırtmadırlar. Evde de ders çalışırken biraz daha çok sıkılmakta ve mırın kırın ederek bile olsa derslerini çalışmaktadırlar. Sınıfta öğretmen biraz sıkıcı anlattığında dersten kopmakta ama diğer derslerde sorun yaşamamaktadır. Dikkat eksikliğinin yoğun olduğu durumda ise beş dakika bile dersin başında oturamamakta, en ufak uyaranla dikkati dağılmakta, sınavlarda pek çok basit hata yapmakta hatta sürenin sonuna kadar dayanamadığından salondan ilk çıkan olmaktadır. Bildiklerini unuttuğu için düşük notlar almakta, bir ders süresini sıkılmadan tamamlayamadığı için sürekli olarak derste konuşmak, hatta kalkıp gezinmekte ve sınıfın düzenini bozmaktadır. Aynı şekilde ana-babaları bilgisayarın başından saatlerce kalkmadığı halde ders çalışmadıklarından şikâyet etmektedirler. Kişi başarısızlığa uğradıkça kendine olan güvenine ket vurulduğundan sürekli bir hayal kırıklığı elbisesi giymektedir. Bu durumda olan erişkinler çocuklarda görülen şekle göre, daha fazla değişken ruh haline bürünürler. Bunun en büyük sebebi yaşadıkları hayal kırıklığı veya başarısızlık ve bu durumda hissettiği çaresizliktir.

Neler Yapılabilir?

Ciddi bir rahatsızlık haline gelmesini önlemek mümkün olmakla birlikte işin ehli biriyle işbirliği içinde olmak bizi sonuca daha da yakınlaştıracaktır.  Zihin aktif halde ve doğru çalıştığında kişi dikkatini doğru yere odaklar, akıl yürütme becerisi ve muhakeme kurma yetisi gelişir. Öncelikle söylemeliyim ki eğer mevzu bahis bir çocuksa sabır önkoşuldur. Yaşanan sorunun dikkat eksikliği olduğundan emin olmalısınız. Uygun davranış modeline geçiş yapmak için öncelikle çocuğun kendisine ona nasıl yardım edebileceğinizi sorun. Genelde açıklarlar fakat dolaylı yoldan yaparlar bunu çünkü tarz kişilerin konuşma stili dolambaçlıdır. Çocukların fikirleri genelde yok sayılır ya da aşağılanır fakat yine onlardan gelen fikirlerle aydınlığa kavuşulur. Ardından çocuk için uyarıcının az olduğu, sınırlı saat dilimleri içerisinde sosyal medya ve telefon tarzı aygıtları kullandığı bir ortam hazırlamalısınız. Böylece zihin daha rahat ve düzgün bir yörüngede işleyecektir. Zihnin performansını artırıp odaklanmasını sağlamak, dikkat dağınıklığını azalttığı gibi çocuklarımızın yoğunlaşma düzeyini de arttıracaktır. Bunun için evde uygulanabilen dikkat materyalleri, dikkat oyunları, göz egzersizleri önerilebilir. Uçurtma uçurmak da etkili bir faaliyet olarak değerlendirilmektedir. Çocuk, uçurtma ile geniş bir alanı dikkatli bir şekilde kullanabilmeyi, çevreye uygun davranabilmeyi öğrenir. Bu yolla çocuğun ince motor, kaba motor ve el-göz koordinasyonunun gelişimine katkıda bulunur. Çocuğun kendi uçurtmasını kendisinin yapması oldukça yararlıdır. Böylelikle çocukta el becerileri ve üreticilik yeteneği gelişir. Böylece çocuk hem eğlenir hem de kendini bir aktiviteye verir. Masa başında kâğıt kalem ile yapılan zihin egzersizleri zihindeki işleyişi daha etkin hale getireceğinden zihnin daha aktif çalışmasında da rol oynayacaktır. Örneğin; çocuğa yaşına uygun bir resim gösterilir ve çizmesi istenir. Çocuğun çizdiği resme göre detaylara hatta bariz noktaları ne derece atladığına dair bilgi edinebilirsiniz. Aynı durum hem erişkinlikler hem çocuklar için geçerlidir. Periyodlar halinde ve sabırlı bir şekilde sindirerek çalışıldığı ölçüde durumla baş etme becerisi artacaktır.  Eğer durumun başında iseniz ve adaptasyon ya da işlevsel sıkıntı yaşıyorsanız. Deneyebileceğiz alternatifler arasında kendi kendinizi teste tabii tutmak yer almalıdır. Dikkat testleriyle başlayabilirsiniz. Örneğin bir kitabın içindeki r ve h harflerini (ki bu herhangi bir harf da olabilir) sayarak işaretlersiniz. Dikkat dağınıklığının yoğun olduğu dönemden hafifleyeceği döneme kadar atlamış olduğunuz harfler belirgin bir şekilde fark edecektir. Bunun yanı sıra aklınızda tutmak istediğiniz şeyi şifreleyebilir kesinlikle aklınızdan atamayacağınız bir şeyle kategorize ederek aklınıza yerleşmesini sağlayabilirsiniz. Bulmaca, satranç gibi etkinlikler de faydalı olacaktır. Unutmayın amaç zihni çizgisel bir şekilde meşgul ederek dikkati bir yere bağlamaktır.  Bu örnekler uzar uzar ve gider. Esas konu şu; bir spor salonuna yazıldığımızı düşünelim; planlı bir şekilde uzun vadede çalışırsak kaslarımız güçlenir ve istediğimiz sonucu elde ederiz, dikkat ve odaklanma süreci de bunun gibi gelişir. Bu nedenle esaslı bir şekilde problemi ele alarak üzerinde çalışmak faydalı olacaktır. 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları