Hala Sulta İlahiyat Koleji’nin açılmasına ,açılmak istenmesindeki niyetten dolayı, en fazla karşı çıkanlardan biriydim.
Zira bu okulun, ihtiyaç ve talepten dolayı değil de, AKP’nin, her zaman olduğu gibi bizim “yöneticilerimizden” nazikçe istediği(!) taleplerden birinin yerine getirilmesi sonucu açıldığını herkes biliyor.
AKP’nin, gelecek nesilleri, muhafazakar yetiştirmek istediğini, bu okulun da bu amaçla açıldığını bilmeyen yok zaten.
Bu, işin siyasal boyutu.
Olayı, bu boyutta eleştirebilirsiniz ya da bu boyutta mücadelenizi devam ettirebilirsiniz.
Diğer yandan, Kıbrıslı Türk Halkının inanç özgürlüğüne müdahale olarak görüp, hatta asimilasyona hizmet ettiğini düşünerek de eleştirip, tavır geliştirebilirsiniz.
Hatta bir İlahiyat okuluna ihtiyaç olup olmadığını, ihtiyaç varsa hangi kriterlerde açılmalı, bunları da tartışabilirsiniz.
Ancak, bu okulun varlığından da, verdiği eğitimden de, taşıdığı misyondan da, bu okulda öğrenim gören öğrencileri ve işini yapan öğretmenleri sorumlu tutamazsınız.
Bir eğitimci ve bir sendika başkanı olarak, bu okulun, “canlı bomba yetiştirdiğini” söylemek, hiçbir mücadele anlayışı ile bağdaşmaz.
Bir gurup çocuğu, potansiyel suçlu ilan etmek, ne eğitim anlayışına ne de vicdani yaklaşıma sığmaz.
Onlar, sadece çocuk.
Kaldı ki, bu okul, Mesleki Teknik bünyesinde, ihtiyaç duyulması halinde açılıp, talep olmadığında açılmayacak ve ayrıca denetimi yapılabilecek bir bölüm olacakken, ayrı bir okul olarak açılmasını isteyip, bu konuda aylarca eylem yapan sizsiniz Sn. Tahir Gökçebel.
Eğer bu gün, o okulu, “canlı bomba yetiştiriyor” diye görüyorsanız, bu sizin ve verilen eğitimi denetlemeyen Milli Eğitim Bakanlığı’nın eseridir o zaman.
Kaldı ki, O okula, öğretmen atanmasına, nakil listesinde yer almasına onay veren de sizsiniz.
Madem o okulu, “ canlı bomba yetiştiriyor” diye görüyorduysanız, Bayraktar Ortaokulunun 400 öğrencisinin de var olan 500 öğrencinin üzerine eklenip, bu okulda eğitim almasına neden izin verdiniz?
Bana göre, amacını ve haddini aşan bir açıklama olmuş.
Hatta, çocukları, öğretmenleri ve sendikayı yaralayan, “canlı bomba” etkisinde bir açıklama.
O nedenle Sn. Tahir Gökçebel, potansiyel terörist gördüğünüz için, bu okulda öğrenim gören çocuklara ve terörist yetiştiricisi yerine koyduğunuz öğretmenlere bir özür borcunuz var.
Ayrıca, temsil ettiğiniz Sendikanın üyelerine de bir özür borcunuz var.
Zira bunca öğretmeni temsil eden bir başkan, böyle bir sorumsuz açıklama yaparak, olayı sendika ismi ile tartıştırma ve itibarsızlaştırma lüksüne sahip değildir.
O yüzden de Tahir Gökçebel, yaptığı, canlı bomba etkisindeki bu açıklamanın yarattığı yaraları sarmalı.
Ancak, şunu belirtmeden de geçemeyeceğim, bu açıklama ne kadar yanlışsa, bu olayı, din ve etnik köken üzerinden tartışmak da o denli yanlıştır.
Bu gün, din ve etnik köken üzerinden ayrışıp, bir birimizi kırıp üzme günü değildir.
İçinden geçtiğimiz bu hassas günlerde, böylesi bir yanlışa düşülmeyeceğini umuyorum.
Zira dil, din ,ırk ya da etnik köken, konusunda gösterdiğimiz hassasiyet ve duyduğumuz saygı, bu adada bizi bir arada tutup, bizi bir birimize bağlayan en temel değerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.